KAVGA AK PARTİ'YE OY KAYBETTİRİR Mİ?
Ali Bayramoğlu
05 Aralık 2013 Perşembe 08:48
Nereye doğru gidiyoruz?
Bu, herkesin sorusu.
Bugün itibariyle siyasi alanda, bu alanı şu ya da bu düzeyde, şu ya da bu konjonktürde etkileme gücüne sahip 4 aktör var.
İlki toplumsal tabanı ve siyasi gücüyle AK Parti.
İkincisi Kürt meselesinin çapı dolayısıyla PKK ve Öcalan.
Üçüncüsü gerek toplum düzeyindeki ulusalcı gruplar gerek devlet içindeki asker dahil görece özerk eski rejim kurallarına tabi kurumlar.
Dördüncüsü ise yaygınlığı, etkinliği ve talepleri ile Gülen cemaati.
Bu aktörler arası her tartışma gündemi şekillendirdiği oranda onları da dolaylı ya da dolaysız etkiliyor.
Cemaat-hükümet gerginliği de böyle seyrediyor...
Bir yanda laikçi hassasiyetler üzerinden siyaset yapan CHP'nin cemaatle yakınlık araması gibi gariplikler yaşanırken, öte yanda darbe hazırlığı nedeniyle hüküm giymiş kimi askerlerin, kendine mutlaklaşmış bir gerçeğe dönüştüren 2004 MGK kararına işaret ederek tahliye talep etmelerinde olduğu gibi 'geri dönüş' çabaları görülüyor.
Son 10 yılda atılan değişim adımlarının her birine karşı olan, her biri karşısında kaybeden konuma düşen 'diğerleri'nin AK Parti imajı ve politikalarından darbe seslerine o dönemdeki tüm gelişmeleri bir çırpıda yok sayma ya da tersine çevirme gayretleri işin diğer yanı...
En nihayet sırayı, hükümet ile cemaat arasındaki kavgayı 'herhangi bir cemaatin devlet içindeki konumunun ve eylem biçimi' meselesinin ötesine götüren, sorunu adeta iki siyasi parti arasındaki dış politika, demokratikleşme, Güneydoğu gibi konularda arayan ve doğal olarak faturayı hızla hükümete çıkaran yaklaşımlar alıyor...
Hiç biri işin özüne ve bizce gerçek olana temas etmiyorlar.
Ve hiç biri bu konuda, AK Parti'nin örselenmesini ummak, yani 'dolaylı fayda sağlama' dışında, 'doğrudan siyasi fayda' üretme imkanına sahip değiller.
Zira ortada yeni Türkiye'nin yeni dinamikleri etrafında yaşanan bir durum var. Cemaatin işaret ettiği gibi yeni bir siyasi varoluş türü ve yeni bir siyasi farklılaşma biçimi var.
Bu çerçevede kısa vadedeki soru ise şu: Bu kavga önümüzdeki seçimlerde AK Parti oylarını nasıl etkiler?
Bu soruya bir çırpıda yanıt vermek mümkün değil.
Cemaatin hatırı sayılır bir tabanı var, bu muhakkak. Ancak şu da açık: AK Parti seçmeni olmak ile cemaate yakın durmak arasında tabanda pek net çizgiler yok. Ve cemaat ile hükümetin doğal yakınlığı, sosyal türdeşliği seçmeni bugüne kadar bir tercihe itmedi.
Süregiden kavganın bugün, ister yukarıdan talep gelsin, ister taban kendi karar versin, böyle bir tercihi tahrik edeceğini varsaymak yanlış olmaz. Ancak AK Parti'den kaçacak oylar ne, bunu bilmek mümkün değil.
Bu durumda şu söylenebilir:
İlk seçimlerde her iki tarafta 'çıplak' olarak siyasi tartıya çıkacaklar.
Malum, AK Parti'nin 2002-2011 dönemi zımni bir ittifak üzerine oturuyordu. 'Liberal sol, sağ ve demokrat çevreler' ve 'Gülen cemaati' bu ittifakın iki önemli parçasıydı. 2009 sonrası KCK operasyonlarıyla başlayan 2013 Gezi olaylarıyla devam eden süreç ilk parçayı, liberal ve demokrat kesimi önemli ölçüde AK Parti'den kopardı.
Şubat 2012'de MİT hadisesiyle açığa çıkan ve bugün dershaneler tartışmasıyla doğruğa varan kriz de, çatışma araçlarının düşüklüğü ve yol açtığı sarsıntıyla çatlayan bir işbirliğini iyice sona erdirdi. İttifakın ikinci parçası da böyle koptu.
Şimdi AK Parti kendi başına sahnede olacak...
Elbet cemaat de...
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.