04 Aralık 2024
  • İstanbul8°C
  • Diyarbakır5°C
  • Ankara4°C
  • İzmir11°C
  • Berlin5°C

KATALONYA

Murat Belge

29 Eylül 2015 Salı 02:30

Katalan Meclisi için yapılan seçim önümüzdeki dönemde dünyanın bu bölgesinde ilginç ve önemli şeyler olacağını haber verdi. Belli ki Katalanlar’ın çoğunluğu bağımsızlık istiyor. “Çoğunluk” dedimse öyle büyükbir çoğunluk değil bu. Ama yüzde elliyi geçiyor, belki yüzde altmışı da bulabilir, ayrılıktan yana partilere oy verenler.

Katalonya” deyince akla ilk gelecek şey, elbette, Barcelona. Dünyanın en güzel kentlerinden biri. Epey gitmişliğim vardır. Her gittiğimde de, “Burası İspanya değil” diye düşünmeme yol açan bir olay olmuştur. Basit bir olaydır, ama anlamlıdır. Örneğin bir sefer arkadaşım taksi şoförüne “Kusura bakma, İspanyolca bilmiyorum,” dedi. Adam hemen “Zaten ben İspanyolca değil Katalanca konuşuyorum” demeyi ihmal etmedi. Buna benzer şeyler.

Muhtemelen İspanya’nın en zengin bölgesi. Sanırım bu “ayrılık” talebinde bu zenginliğin payı var. Sanayi ve ticaretin öteden beri bir hayli gelişkin olduğu bu bölge (çağdaş kapitalizmin imkânları da öyle) İspanya ile ilişkisinde hep “alacaklı” durumda. Buradan İspanya’ya giden, İspanya’dan buraya gelenden daha fazla. Ekonomiye katkısı, vergisi vb.

İspanya’nın öteki ayrılıkça halkı, Basklar için de benzer bir durum sözkonusu. Bask da sanayileşmiş, zengin bir bölge. Buna, Avrupa çerçevesi içinde belki Kuzey İtalya eklenebilir. Orada böyle güçlü bir “ayrılık” talebi yok ama belli olmaz, yarın öbür gün olabilir, zaten bazı belirtileri görülmüştü. Avrupa’da bu ekonomik kaygı oranın baskın düşünce tarzıyla uyumlu: “Benim kazandığımı niçin başkası yesin?” Hayatın tamamını birtakım “ekonomik” rasyonellere dayandırınca, bu soru en meşru soru oluyor. Yugoslavya’nın parçalanmasında, özellikle Slovenya’nın ayrılmak istemesinde de bu kaygı birinci derecede etkili olmuştu: “Bizim servetimiz yoksul güneye kayıyor, kaçırılıyor.

Katalonya’da bağımsızlık talebi nicedir vardır. Örneğin, İç Savaş sırasında da vardı ve zaten Katalonya’nın düşmesiyle savaşın kaderi belli olmuştu. Barcelona, anarko- sendikalizmiyle vb., çok ilginç, değişik bir yerdi.

Franco sonrası demokratik dönemde Bask silâhlı mücadeleye girişen ayrılıkçı ETA dolayısıyla daha “militao” bir görünüm verirken, Katalonya’dan böyle bir örgüt çıkmamıştı. Ama şimdi, Bask çoğunluğun İspanya’dan ayrılmayı bir öncelik haline getirmediği, Katalanlar’ın ise gitgide ayrılık taraftarı kesildikleri görülüyor. Ayrılıktan yana tavır alanların çoğalmasında, bence, İspanyollar’ın da iki düzeyde işleyen katkıları var. Birincisi gene ekonomik. Yunanistan kadar ağır olmasa da, bir kriz var İspanya’da. Nedeni de ekonomisinin kötü yönetilmesi, yolsuzluk. Ama bir de siyasî düzey var: Katalanlar’ın referandumunu tanımayarak, çıkardıkları yasaları Anayasa Mahkemesi’nde bozarak, İspanya sağı Katalanlar’ı iyice kızdırdı; “Bu adamlarla olmuyor,” deme mertebesine getirdi.

Şimdi ne yapacak bu İspanyol sağı? Herhalde önceki siyasetlerini terketmeyecek. O zaman Katalanlar ne yapacak (şu son seçimde sağ ve sol birleştikleri zaman yüzde elliyi aşıyorlar ve solun aldığı oy yüzde onu ancak buluyor)? Bugünün koşullarında İspanya’da bir ayrılık savaşı çıkması beklenmez ama bu işler hiç de belli olmuyor.

Çekler ve Slovaklar kadar ya da Sırplar ve Slovenler kadar rahat ayrılabilir mi, İspanyollar ve Katalanlar? Böyle bir ayrılık gerçekleşirse Bask ayrılıkçıları ne yapar? Bask halkının tercihi ne olur?

Bütün bu işler olurken İspanyol solu nasıl tavır alır?

Soğuk Savaş, iki sımsıcak savaşla çizilmiş ulusal sınırları dondurmuştu. Soğuk Savaş bitince (yani, yeniden “hava ısınınca”) bu sınırlarda yeniden çatlamalar, yarılmalar başladı. Bir yandan, “globalizasyon” diyoruz dünya “tek”leşmeye, standartlaşmaya doğru gidiyor; bir yandan, yıllardır bir arada oturmuş halklar ulusal sınırlarını ayırma çabasına giriyor. İspanya şimdi çalkantılı bir sürece girecek; İskoçlar şimdilik “yerimizde duralım” dediler ama ayrılıkçılar da henüz işin ucunu bırakmış değiller, Belçika her zaman bir ulusal nevroz yaşar. Ukrayna… Kafkaslar…

Bu ayrılma tutkusu bana hiç akıl kârı görünmüyor, ama insanların her yaptığı akıl kârı olacak diye bir kural yok.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.