KARIŞIKLIĞI HALK İSTERSE ÖNLER
Tarhan Erdem
19 Ekim 2015 Pazartesi 08:36
Oy verme gününe 12 gün kaldı. Seçimde, sonrasının iyi olması için oy vereceğiz hepimiz. Daha huzurlu yaşam, daha rahat geçim, ilerleyen bir çabasındaki Türkiye için sandık başına gideceğiz.
Huzur, geçim, ilerleme hedefleri nasıl gerçekleşir?
Oy vermeye gidenler, hedeflerinin "gerçekleşme koşullarını"düşünmekte midirler? Bir çoğumuz bu soru karşısında duraksamakta, çoğunluğun enine boyuna düşünmediğini sanmaktadır. Bu kanıyı kabul etmemişimdir gençliğimden beri! Çoğunlukla halk düşünüp taşınarak ve bilerek karar vermektedir.
Seçim sonrası için huzur, geçim, ilerleme hedeflerini irdeleyenlerin bir kısmı, tarafının çoğunluk kazanacağına güvenmektedir; çoğunluğu kazanacağına güvenmeyenler de, "bugünlerimizi ararız" umutsuzluğuna kapılmaktadır.
Kendisi gibi karar vermeyen seçmenlerin çoğunluğu kazanması ihtimalinden umutsuzluğa kapılarak, "bugünlerimizi ararız" diyenler, maalesef ikiye ayrılmış toplumun tek tarafında değildirler; onlar içinde bulundukları "tarafın" çoğunluğu alamamasını felaket olarak görmektedirler.
"Bugünlerimizi ararız" diyenler, iki tarafta da var olduklarından, halkın çoğunluğu değilse de bir hayli çokturlar.Bunlar endişeyle görüşlerini herkese duyurmak istediklerinden etrafımızı kötümser hava sarmıştır.
Ülkemizdeki siyasi yapının sonucu olarak, kaybetmeyi "felaket" olarak tanımlayanlar partilerinin lideri veya çevresiise seçimi kaybetmemek için ellerinden geleni yaparlar.
Kaybetmek, o lider için ölüm kalım meselesidir çünkü; kendini oturduğu yerin dışında, yetkisiz sade yurttaş olarak göremez; onun için sade yurttaş gibi olmak kabul edilemez durumdur!
Ne olursa olsun seçimleri kazanmalıdır. Kazanmak için düşünebildiklerini uygulamaya başlar, her adımı onu daha sakıncalı yerlere taşır; kısa bir zaman sonra kuralları değiştirir; örf ve gelenekleri görmezden gelir.
Kendisinin koyduğu bir kuralla çeliştiğini gördüğünde, kuraldan kurtulmak ister, değiştirir!
Ülkemizdeki partileri, kaybetmeyi "felaket" sayan liderler yönetmektedir. Çünkü çok partili hayata geçişten yirmi yıl geçtikten sonra, siyaset hayatını düzenleyen bir iki madde değişikliğiyle parti içi demokrasi tam anlamıyla tahrip olmuştur.
Bugün liderlerimizin istemediği bir kişi milletvekili değil, ilçe yönetim kurulu üyesi bile olamaz. Parti yönetim kurullarının yetkileri, kongrelerin toplanması ve yetkileri her geçen yıl biraz daha sınırlandırılmıştır. Örneğin, partilerin hepsinde "disiplin" kurulları vardır, bu kurullar, parti üyelerinin düşünce özgürlüğünü, parti üst kademelerinin o günkü görüşüne uyumunu düzenler. Ayrıca bu kurullar, "üyelik" koşullarını yönetimin isteğine bağlamış, partilerdeki fikir hareketlerini yok etmiştir.
Ülkemizdeki bu durumun üstüne, iktidar partisi lideri, partisindeki üç dönem kuralını değiştirmeyi kabul etmediği ve üç dönem sonrasında başbakanlık yetkilerini giderek arttırmak istediği için, cumhurbaşkanı seçilmek istemiş, dört yıllık hazırlık ve tertiplerden sonra "bildiğimiz cumhurbaşkanı" olmayacağını ilan ederek cumhurbaşkanı seçilmiştir. Seçilmeden önce söylediği gibi, parti başkanlığının yetkilerini fiilen kendisine bağlamış; Anayasa'nın temel maddelerini uygulanamaz hale getirmiştir.
Hukuken iktidar partisinin dışındaki cumhurbaşkanı iktidara fiilen el koyunca, devletin tepesi kuralsız ve karışık duruma gelmiştir.
Bu durumda, şu soru cevapsız kalmıştır:
Milletvekili seçimlerinde, partilerin adayları arasından, Meclis koltuklarına oturacaklar mı seçilecektir, yoksacumhurbaşkanının lideri olduğu partinin iktidarda kalmasına veya kalmamasına mı karar verilecektir? Hangisidir 1 Kasım'da oy vereceğimiz?
Başka deyişle, seçimlerde bugün iktidar olan partiye verilen oyların anlamı ile diğer partilere verilen oyların anlamı bir hayli farklıdır. Birisi cumhurbaşkanının Anayasa dışı fiili iktidarının devamına oy verilmiş olacak, diğeri iseAnayasa'ya ve parlamenter sisteme kısmen uygun milletvekilliği için oy anlamı kazanacaktır.
Bu kadar karışık hale gelmiş siyasal yapı, bir seçimle düzeldi mi? Düzelmedi!
İkinci seçimle düzelir mi? Halk isterse düzeltir!
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.