KARARGÂHTA ŞÜKÜR NAMAZI
Serpil Çevikcan
26 Şubat 2015 Perşembe 02:20
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Macaristan'a resmi ziyareti, Süleyman Şah Türbesi'ndeki askerlerin ve kutsal emanetlerin nakline yönelik operasyon nedeniyle sıcak bir tartışma ortamında gerçekleşti.
Bu nedenle Budapeşte'den dönüş yolundaki sohbetimizde soruların büyük bölümü operasyona ilişkindi.
Davutoğlu'nun açıklamalarına geçmeden önce, sembolik değeri de yüksek olan bir bilgiyi paylaşmak istiyorum.
Operasyonunun gerçekleştiği, 9.5 saat süren uzun geceden önemli bir ayrıntı.
Öğrendik ki Davutoğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ile birlikte, kendi ifadesiyle, "gözünü bir saniye kırpmadığı" o gece iki kez harekâtın yönetildiği merkezden dışarı çıkmış.
İkisinde de komutan için ayırılan özel odaya geçmiş. Merkezde üç operasyon odası bulunuyormuş.
Özel odaya ilk geçişi Orgeneral Özel'le birlikte olmuş. Harekât merkezinden ikinci çıkışı ise operasyonun tamamlandığı dakikalara denk gelmiş.
Sabah namazı için odaya geçerken, operasyonu tamamlayan askerlerin oluşturduğu konvoyun sınırdan Türkiye'ye geçtiğini görüp rahatlayan Başbakan, bir de şükür namazı kılarak dua etmiş.
Genelkurmay karargahında bir Başbakan'ın ilk kez şükür namazı kıldığı dakikalar da böylece tarihe geçmiş.
Davutoğlu'nun uçakta yaptığı açıklamalar ise şöyle:
- ÇİRKİN VE EDEPSİZ SALDIRI: Dikkat ederseniz, Şah Fırat Operasyonu ile ilgili dünyada Türkiye’yi eleştiren nedense sadece CHP ve MHP. CHP’li Loğoğlu çıktı, 'Türkiye, Suriye’ye gerekçesiz şekilde saldırmıştır' dedi. Bunu Suriyeli biri söyleyebilir ama ana muhalefeti temsilen eski bir diplomat söylüyorsa, ilişkiye dikkat çekmek lazım. Öbür tarafta Bahçeli, Genelkurmay Başkanımıza hakaretamiz ifadeler kullanıyor ama Meclis’te iç güvenlik görüşmelerinde HDP ile işbirliği içinde davranıyorlar. Bu operasyonu eleştirirken, 'Vatan toprakları terk edildi' diyorlar. Daha önce de iki kere yer değiştirmiş. Eğer o dönemdeki vatan hainliği değilse, bugünkü eylemi de böyle görmek mümkün değil. 1939’da CHP iktidardaydı. 1975'te de taşındı. Yine CHP iktidarı var. 12 Mart dönemi, Ecevit dönemi, arkasından da MHP’nin de içinde olduğu MC koalisyon dönemi. Genelkurmay Başkanı’na yönelik olarak yapılan bu gerçekten çirkin ve edepsiz saldırı hiçbir şekilde devlet ahlakına uymadığı gibi, Türkiye’de herhangi bir vatandaşın dahi kullanmayacağı ifadeler.
- DİREKTİFİ 1 AY ÖNCE VERDİM: İlk güvenlik toplantılarından itibaren konu görüşüldü. 2014 Ekim ayından itibaren daha spesifik konuşuldu ama Süleyman Şah ile ilgili risk analizleri daha eskiye dayanıyor. Aslında biz tam da bu operasyonu planlarken, yani takriben 1 ay önce ben Başbakan olarak Genelkurmay’a bu harekâtın yapılması direktifini yazılı olarak verdim. Genelkurmay’ın talebi üzerine. Özel güvenlik kurulumuzda riskleri analiz ettik. Sonra Cumhurbaşkanımıza arz ettik, istişarede bulunduk. Sonra düğmeye basıldı.
- 59 UÇAK HAVADA HAZIR BEKLEDİ: Tarihi mirası koruma altına almak, askerlerimizin ateş çemberi içinde daha uzun süre kalmamasını temin etmek, uluslararası hukuku korumak ve Türkiye’nin bir provokasyonla Suriye’deki çatışma ortamının içine çekilmesine engel olmak için bunu yaptık. Alıp Türkiye içine getirebilirdik. Eşme’ye taşıdık. Bu çok takdir toplayan bir operasyondur. Düşünün, 572 asker gece karanlığında giriyor. 40 tank, 57 zırhlı araç girdikten sonra belli bir yere kadar birlikte hareket ediliyor, sonra güvenlik koridorları oluşturmak üzere kuzey ve güney hattından iki kanat halinde geniş bir hilal şeklinde Süleyman Şah Türbesi ve karakol emniyete alınıyor. Bu arada Türkiye içinden olası bir saldırıya mukabelede bulunacak şekilde uzun menzilli toplar tespit edilen noktalara çevriliyor. 59 uçak yerde ve havada her an müdahaleye hazır bekletiliyor. 12 uçak havada 3 dakikada müdahaleye hazır bulunduruluyor. Tam bir entegre harekât. Orada bir karartı var, acaba bir saldırı olabilir mi düşüncesi oluşuyor, Suruç’a bildiriliyor, onlar alana bildiriyor. Bir askerimizin kaza sonucu şehit olmasının dışında kimsenin burnu bile kanamamış. Suriye içinde bir alan kontrol altına alınıp oraya da bayrak dikilmiş. Muhalefet bundan niye rahatsız oluyor? ('Ne ölçüde risk vardı' sorusu üzerine) Oraya 2007-2008’de gittim, biliyorum, savunulması zor bir alan. DEAŞ da başka unsurlar da Türkiye’yi savaşa çekmek isteyen herkes için, şu veya bu gizli istihbaratların faaliyeti de terör örgütlerinin faaliyeti de söz konusu olabilir.
- PARALEL YAPI DÜĞMEYE BASTI: Bu sefer Meclis’te Özgürlüklerin Korunması ve İç Güvenlik Reformu Yasası için kriz çıkarıyorlar. HDP ve MHP’nin bir konuda anlaşmalarını bekler miydiniz? Meclis’in bütün adabını, vakarını ayaklar altına aldılar. Çünkü seçim yaklaşıyor. Çünkü paralel yapı düğmeye bastı. New York Times’ta makaleyi yazdı, bunların içindeki paralele yakın unsurlar, birlikte bir orkestrasyon içinde harekete geçtiler. Beklentileri, Meclis’i bloke etmek.
- ŞEFFAFLIK YASASI ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA: Şeffaflık Yasası’nı da göndermeyi planlıyoruz Meclis’e. Sevk için son istişareleri yapıyoruz. Bu hafta yetişir mi bilemem ama önümüzdeki hafta herhalde olacak. Benim ilân ettiğim hangi yasa varsa, Meclis’e gönderilecek. Çalışan kadınlarla, uyuşturucu, istihdamla ilgili bir paketi sunmayı düşünüyoruz. Kamuoyuna gelecek dediğimiz hangi yasa varsa bunlar Meclis’e sevk edilecek.
-MHP-HDP OMUZ OMUZA GELDİ: Bugünlerde kimin nereden aday adayı olduğuna iyi bakın. Soruşturmalarla ilgili bir emniyet görevlisinin MHP’den aday olması mesela. Bazı çevreler HDP’yi destekleyip baraj üstüne çıkarmaya çalışacaktır. Bunlar, paralel yapının orkestrasyonu içinde Meclis tablosuna müdahale çabasıdır. ('Paralel yapı HDP’yi mi destekleyecek' sorusu üzerine) Hiç şaşıracak bir şey yok. MHP, HDP ile omuz omuza gelmişse, Ak Parti’yi aşağı çekebilmek için paralel yapının HDP’yi desteklemesi ki aralarındaki temasları biliyoruz.
- BİZE SIZMALARI MÜMKÜN DEĞİL: Dikkat ederseniz bizde üç dönemden kalan 78 milletvekili. Eski CHP’yi düşünün, aynı isimler. Belki birçok kişi benim kongrelere bu kadar önem vermeyeceğimi düşünüyordu. Ama akademik hayatta da esas önemli olan aktör öğrencidir, hoca değildir. İnşallah kırgınlıklara sebebiyet verilmez ama kimseye verilmiş bir sözümüz bu anlamda yok. 'Müracaat ettim' diyene 'Hayırlı olsun' diyoruz. Paralel yapı mensupları bize sızamayacaklarını bildikleri için şimdi CHP, MHP ve HDP’ye sızıyorlar. Bize sızamazlar.
- TALEP OLURSA DEĞERLENDİRİRİZ: ('Şah Fırat Operasyonu’ndan sonra Türkiye’nin IŞİD’e yaklaşımında değişiklik olur mu' sorusu üzerine) Suriye politikamızı ilkeler üzerine inşa ettik. Yanı başımızda hiçbir terör yapılanması istemiyoruz. (Bizim de hava harekâtlarına katılmamız söz konusu olabilir mi, şantaj ve benzeri riskler ortadan kalktığına göre? sorusu üzerine) Şantaj gibi bir şey olduğundan katılmamazlık etmiyoruz, belli taleplerimiz var, o talepler yerine gelirse o zaman tabii değerlendiririz. Eğit-donat farklı. Orada hiçbir rezervimiz olmadı bizim.
- MEYDAN OKUYANA ANINDA MÜDAHALE EDERİZ: ('Eşme'deki yeni yer uluslararası hukuka göre hâlâ Suriye'nin toprağı. De facto bir durum mu oldu' sorusu üzerine) Orası artık bizim toprağımız. Suriye Ulusal Koalisyonu'na bildirimde bulunduk, biz onu muhatap kabul ediyoruz. Suriye rejimine de izin falan talep etmedik, nota verdik. 'Biz orada olacağız'ı, kayda geçirmek için. Artık orası Türk toprağıdır yani kimse de buna, 'challange' edemez veya kimse buna meydan okuyamaz. Burası Türk toprağıdır. Şartlar gelişirse Caber Kalesi'ne, orijinal yerine yakın bir yere götürmeyi düşünebiliriz. Süleyman Şah'ın mezarı neredeyse bizim toprağımız orasıdır. Yoksa şu enlemde, şu boylamda diye tanımlanmış bir şey değil. 1939'da Caber Kalesi içinde değişti, orası oldu, 1975'te Karakozak'a geldiğinde orası oldu, şimdi de Eşme. Yani birisi meydan okuyorsa gelsin oraya dokunsun bakalım, anında müdahale edilir.
Gördüğüm düşmandan korkmam
Hani 'PYD yardım etti' deniyor ya? Bilmiyordu kimse. Müdahale başladığı anda sivil kayıp olmasın diye taraflara bildirildi. En kolay baş edilebilecek düşman, görülen düşmandır. Gördüğüm düşmandan korkmam. Onun gücünü hesap edip ona göre hazırlarsın. Onun için konvansiyonel savaşta şu an bizim orduya meydan okuyabilecek hiçbir ordu yok, bu coğrafyalarda. Ama 'proxy war' denilen savaşlarda düşmanı görmeniz mümkün değil. Belki IŞİD görüntüsü altında bir başkası, belki IŞİD'in kendisi, belki rejimin IŞİD'in ya da PYD'nin içine soktuğu unsurlarıdır, bilemezsiniz. O nedenle görebileceğim bir yerde düşmana hazır olup orada onu karşılamak doğru olan stratejidir.
Bahçeli’ye bu utanç yeter
Kılıçdaroğlu'nun açıklaması sadece Suriye rejimi ajansı Sana'da manşet oldu. Bu ayıp, bu utanç, bu zillet Kılıçdaroğlu'na yeter. Meclis'te HDP ile işbirliği yapıp sonra PYD'nin bulunduğu bölgeden geçti diye bizi eleştirmeye, Genelkurmay Başkanı'nı da eleştirmeye kalkan Bahçeli'ye de Meclis'te HDP ile yaptığı ilişkinin getireceği maliyet ve utanç yeter. Açık söylüyorum, bu engelleme devam ederse ve en ufak bir olayda molotof sebebiyle tek bir vatandaşımızın başına bir şey gelirse seçim şartlarında, bunun sorumlusu Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'dir.
- EMRİMİZDEKİ BÜROKRATA KİMSE LAF EDEMEZ: Bahçeli, son derece onurlu ve vakur şekilde vazifesini mükemmelen yapmış Genelkurmay Başkanı'na dil uzatacağına HDP ile hangi işbirliği içine girdiğinin hesabını versin. Genelkurmay Başkanı'na talimat veren benim. Bana söyleyebilirsin. Genelkurmay Başkanı'na dil uzatmak senin hakkın da değil muhatabın da değil. (Genelkurmay Başkanı'nın yanıt vermesini nasıl değerlendiriyorsunuz?) Burada önemli olan siyasetçinin bürokrasiye öyle hitap etmesi. (Genelkurmay Başkanı açıklama yapmadan önce size sordu mu?) O sırada ulaşamadı çünkü ben Budapeşte'de sürekli toplantıdayım. Sonra aradım. Açıklamayı yolladılar. Vakur, kendini anlatan bir açıklama. Tabii gördüm. Tabii görüştüm bunu Genelkurmay Başkanımızla iki kere. 'Biz gerekeni söyleyeceğiz' dedim. Gayet memnun oldu. Bizim emrimizdeki bürokratlara kimsenin laf etmesine izin vermeyiz. Burada suçlu Genelkurmay Başkanı değil. Bakın söylediği şeye; 'Bunlar Allah muhafaza yarın Erzurum'u, Edirne'yi peşkeş çeker. Ey Özel Paşa senin için vatan nedir?' Bunu sormaya kimin hakkı var?
- BİR SANİYE UYUMADI: O gece 9 saat 45 dakika Genelkurmay Başkanı bir saniye uyumadı. Ben de. O gece ne yaşadığımızı biz biliyoruz. En ufak bir karartıda acaba teröristler mi geliyor, acaba haberleri var mı, bir şey mi oldu diye ne kadar şey yaptık. İstihbaratlar, bütün telefon görüşmeleri bizim önümüze geliyordu. Yani o çileyi, Genelkurmay Başkanı vazifesini o kadar titizlikle yapacak, Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri Komutanı hepsi... Bahçeli, oturduğu yerden bu soruyu soracak. Hakkı yok.
Kriterim liyakat ve ehliyet
('Ak Parti'de 7000 aday adayı var. Listelerde kriteriniz ne olacak' sorusu üzerine) Budapeşte’de olmaz zannediyordum ama üç kişi yanıma yaklaştı ve aday olduklarını söyledi. Benim için tek tercih sebebi var; ehliyet, liyakat. Sadece devlet tecrübesi anlamında değil, teşkilat tecrübesi anlamında da ehliyet ve liyakat. Geçmiş döneme göre daha fazla kadın temsili düşünüyorum. Başörtülü, başörtüsüz diye bir ayırım yok.
İstişare edeyim dediğinde eder
('Beştepe'deki ikinci Bakanlar Kurulu toplantısı bu olaylar üzerine mi gündeme alınıyor' sorusu üzerine) Hayır. Perşembe günü Sayın Cumhurbaşkanımız ile konuşmuştuk. Bunlardan falan herhangi bir sonuç çıkarmaya gerek yok. Sayın Cumhurbaşkanımız, arkadaşlarımla istişare edeyim dediğinde oturur istişare eder. Haftalık toplantılarda zaten Cumhurbaşkanı'na bilgi verilir ama MGK'da tabii daha detaylı olarak sunum yapılacak.
Tereyağından kıl çeker gibi
('Türbeye yönelik bir provokasyon istihbaratı aldınız mı? sorusu üzerine) Tabii istihbaratımız da var. Orada yapılan görüşmeler, kendi aralarındaki görüşmeler, telefon görüşmeleri... Çünkü Suriye rejimi de burada bir provokasyon yapmaya kalktı daha önceki dönemde. Onun için biz provokasyona yönelik olarak teenni ve teyakkuz halindeydik. Tereyağından kıl çeker gibi aldık, yeni yeri tanımladık.
- ESAD'IN TEMSİLCİSİ BİLE BUNU YAPMADI: ('Bahçeli, TSK'yı PKK ile aynı seviyeye düşmekle suçladı sorusu üzerine) Kendisi HDP ile işbirliği yapıyor. Dostlukları daim olsun. Birisi TSK'ya, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne zarar vermek isteseydi Bahçeli'den daha fazla zarar veremezdi. Esad'ın BM'deki temsilcisi bile Türkiye'ye dönük bu kadar ağır ifadelerle konuşmadı. Her şeyin bir sınırı var. Ak Parti düşmanlığı artık vatan, millet, devlet düşmanlığına, bütün kutsallara düşmanlığa dönüştü.
- HESABI BOZDUK: (Ege Üniversitesi ve diğer üniversitedeki olaylar) Çoğu belli bir tahrik unsuru. Bizim için önemli seçim güvenliğinin sağlanması, 6-7 Ekim gibi olaylarla karşılaşmamamız ve sınır boyları da dahil olmak üzere hassas coğrafyada Suriye'den Irak'tan yeni bir provokasyonla karşı karşıya kalmamamız. Oradan bir provokasyon gelsin de hükümet itibar kaybetsin, kaos ortamının içine çekilsin; hesap buydu. Biz bu hesabı bozduk. Başka birçok risk var ama askerlerimizin orada arzu edilmeyen bir durumla karşılaşması riski en azından yok.
- ELİMİZDE CİDDİ BİLGİLER VARDI: ('Suriye'de karakola yönelik herhangi bir bilgi var mıydı? Suriye füze atabilir miydi?' sorusu üzerine) Elimizde ciddi bilgiler olduğu için belli riskleri hesap ettiğimiz için. Düşünün, aslında bir gecede 9 saat içinde 572 personeli Suriye sathına göndermek bir risk hesaplamasıyla olur. Kolay değil konvoyun bir ucu ile diğer ucu arasında 12-13 km var. Bunlar Murat 124 değil, maşallah her birisi dozeri var. Şimdi orada birisi bu konvoya dönük bir saldırı yapabilir, yola bubi tuzağı kurabilir. Onun için o müdahale saatini kimse bilmiyordu.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.