KAOS SENARYOSU BOŞA ÇIKSIN, ÜLKE KAZANSIN!
Nuray Mert
12 Haziran 2015 Cuma 07:16
Demokrasiyi onarmak için bir fırsat yakaladık, şimdi hepimize düşen bu fırsatı doğru değerlendirmek. AK Parti’ye bu konuda büyük bir görev düşüyor: Kaosa oynamak yerine, sorumlu davranmak!
Ne yazık ki, AK Parti iktidarı etrafında kümelenmiş bir grup çılgın, tam tersi yönde bir ateşi körüklemeye çalışıyor. Seçimin hemen ertesinde, hiç utanıp sıkılmadan, “bırakalım ülke kaosa sürüklensin de AK Parti’nin kıymetini anlasınlar” havasına girdiler. Birisi basın toplantısı yapıp, “AK Parti hiçbir iktidar formülüne evet demesin” çağrısı, bir diğeri “biz de muhalefete geçelim de görün” tehididi savurmaya başladı. Kendinize gelin, karşınızda düşman mı var? Aklınızdan zorunuz mu var, dünyanın neresinde seçime “darbe” denilir? Ruh hastası mısınız, hangi vicdan sahibi, “biz gidersek, ülke başınıza yıkılır, deneyin görün” havası çalar?
Cinnet hali
Bu tam bir cinnet hali, umarım AK Parti camiası topyekûn bu cinnete kapılmaz. AK Parti bu ülkenin önemli bir kesiminin temsilcisi, bu gerçeği unuttuğu, merkez siyasetten uzaklaştığı, toplumun diğer kesimlerine düşman gibi baktığı ölçüde gücünü yitirdi, şimdi gerçeklere geri dönme zamanı. Sağ-muhafazakâr merkezi içine katmayan bir demokratikleşme de, Kürt barışı da mümkün olmaz, bu gerçeği muhalefetin de, AK Parti’nin de unutmaması gerekiyor.
Hal böyleyken, seçimlerde büyük başarı göstermiş ve Kürt siyasetini demokratik zemine taşımakta büyük fırsat yakalamış HDP’ye yüklenmek neyin nesi? Barış sürecini, iktidar gücüne rehin tutma projesi tutmadı diye bu ne hırçınlık? İntikam alır gibi, “Bundan sonra çözüm sürecinin ancak filmini çekersiniz” tehdidi anlaşılır şey mi? Niyetiniz salihse, yüzde kırk bir desteğin sorumluluğundan kaçamazsınız, “ben oynamıyorum” diye çamura yatamazsınız!
Tüm bunların akıl, mantık, izan, sorumluluk, ciddiyet dışında tek bir izahı var: “Demokrasiye inanmıyorsunuz, hesap verilebilirliğe inanmıyorsunuz, uzlaşmaya, anlaşmaya, gücü paylaşmaya, yargı bağımsızlığına inanmıyorsunuz”, “verin genel vekâleti bize, ülkeyi kafamıza göre yönetelim, yoksa burnunuzdan getiririz” diyorsunuz. Belli ki şimdiye kadar iktidar etrafına kümelenmiş bir cinnet grubu, ülkeyi böylesi bir felakete sürüklemekte kararlı.
En başta, aklı başında sağmuhafazakâr kesimin bu cinnet taifesi ile yollarını ayırması gerekiyor. Tabii, bu cinnet nedensiz değil; denetimsiz güç kullanımı, yolsuzluk, her türlü iktidar yozlaşması ve hesap verebilirlikten ancak bir kaos senaryosu ile “kurtulunabileceği” hesaplanıyor. Bu hesap “varsın memleket batsın, yeter ki gücümüzü kaybetmeyelim” hesabı! En başta muhafazakâr kesimin, bu kâbus senaryosuna mesafe koyması lazım.
Muhalefet parti ve çevrelerinin de birinci kaygısı demokrasinin onarımı olmalı, bu nedenle kaos hesaplarına ön açmamalı, her şeyden önce de, AK Parti’nin oyundan kaçma hesapları boşa çıkarılmalı, gerekirse “azınlık hükümeti” desteklenmeli. AK Parti, ülkeyi nasıl bu hale getirdi ise çıkış yolunun da içinde sorumluluk almalı. Belli ki bazılarının hesapları bu değil, her şeyden önce o bazılarının hesapları bozulmalı.
Çirkin hesap
Dün, “ekonomik kriz derinleşsin de, iktidar zayıflasın” diye düşünen bile vardı, bu akla hep karşı çıktım, şimdi en büyük sorumluluğu yüklenmesi gereken “AK Parti oyundan çekilsin, kaos çıksın da, tek parti rejimi inşasına kaldığımız yerden devam edelim” hesabı yapanlar var. Bu çirkin hesap, bu rezil plan boşa çıkmalı, yoksa bu büyük demokrasi fırsatı elimizde patlayacak. Bu demokrasi fırsatını kaçırmak istemeyen herkese büyük iş düşüyor, sakın ha, boş bulunmayalım. Hesap vermekten kaçanlar ile etraflarında kümelenmiş bir avuç fırsatçı, akıl, vicdan, haysiyet, karakter fakiri kaybetsin, ülke kazansın!
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.