21 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Diyarbakır9°C
  • Ankara13°C
  • İzmir18°C
  • Berlin1°C

KANDİL'DEN YAZILI RET GELDİ!

Tarhan Erdem

16 Şubat 2015 Pazartesi 03:29

HDP İmralı heyeti Kandil’de iki günlük görüşmelerinden sonra, bundan öncekilerin tersine, İmralı’ya gitmeden veya Hükümetle görüşmeden, bu kez yazılı açıklama yaptı.

Açıklamada, iki günlük görüşmelerde, Meclis’e sevk edilen iç güvenlik paketi, Kobane ve Şengal başta olmak üzere Ortadoğu’da yaşanan son gelişmelerin ele alındığı bildiriliyordu.

İmralı heyeti Kandil’in, 15 Şubat’a kadar müzakere başlıklarında mutabakat sağlanması gerektiğine işaret ettikten sonra, Müzakere mekanizmalarının oluşmaması ve müzakere sürecine geçilmemesinin kabul edilemez bulunduğunu; AKP Hükümeti’nin, kamuoyunda gerçekliğe tekabül etmeyen beklentiler üzerinden algı yönetimi oluşturma çalışmalarıyla zaman harcadığı ve Güvenlik Paketi ile AKP’nin tüm toplumsal muhalefeti tamamen sindirmek istediği kanısında olduğunu belirtmiştir.

Yazılı açıklamada, Kandil’de görüşülen KCK yetkililerinin, AKP’nin kendi seçim çıkarları peşine düşmek yerine, tüm halklarımızın demokratik geleceğini ilgilendiren konularda somut çalışmalar yapmasını önemli gördükleri yazılmaktadır.

Son günlerde, çözüm süreci görüşmelerinde olumlu gelişmeler olduğu yolunda iyimser yorumlar yapılıyordu. Gerçekte iyimserlik için neden yoktu ama birçok kişi o havaya girmişti.

2013 ortalarından beri 2014 seçimlerini; geçen Ağustos seçimlerinden sonra önümüzdeki 2015 seçimlerini dikkate alarak iktidar Çözüm Sürecinde ciddi bir adım atmadı.

İmralı Heyeti gidip geliyordu, ama zaman geçiyor, bazı duygusal gelişmeler dışında bir şey yapılmıyordu.

Adını ne koyarsanız koyun, Kürt meselesi veya çözüm sürecinin üzerinde bir türlü konuşulmayan üç koşulu vardır:

1- Türkiye gerçek demokrasi ve hukuk devleti olmadan, 1983 sonrası savaşın sorumluluğuna -o veya bu tarafta- katılanların, savaşı bütünüyle bırakma koşulu;

2- Savaşa şu veya bu biçimde katılmış ve halen Türkiye’de, Avrupa’da, Kandil’de yaşayanların gelecek koşulu;

3- Savaşta yüreği yanmış anaların koşulu.

Bu koşullar ortada kaldıkça, silahların bırakılmasına söz verenler ve bırakılacağı sözüne inananlar mahcup olurlar. Bir taraf sözünü tutamayacağı için, diğeri de olmayacak bir şeye inandığı için…

Ben bunları on beş yıldır açık-kapalı yazıp duruyorum; bazen anlatabiliyorum, bazen de hiddet çekiyorum!

İktidarın içtenliğini anlıyorum; gerçekten, “bu meselenin çözümünü” istiyor¸ meseleyi anladığını söylüyor ve yeterli gördüğü çözüme bağlı olarak çalışıyor, fedakârlığı da kabul ediyor belki ama, çözümde yapacaklarının seçim hedeflerine, örneğin 2015’de 330 hedefine zarar versin istemiyordu!

Hem iktidarın korunması, hem seçimde 330 üstünde sandalye, hem Anayasa ihlali, hem yukarda yazdığım koşulların boşlukta kalması, hem basın özgürlüklerinde gerileme; hepsi bir arada gerçekleşmez ki?

Son üç yılda da seçim baskısından kurtulamadık bir türlü; Ak Parti’de zor değişimler yaşandı; evet ama devlet adamlığı da kolay değildi!

2009’daki Kürt açılımı girişiminden bu güne, HDP’nin dünkü Kandil dönüşü açıklamasına benzer berbat bir haber duyduğumu hatırlamıyorum! Ben hissettiklerimi, duygularımın tanılarını ortaya koyuyorum; umut ederim yanılıyorumdur!

Gerginlik içindeki siyasal hayatımızın, böyle haberlere dayanıklılığı yetecek m?, Endişelenmemi bağışlamanızı beklerim.

2011 sonrasında iktidarı koruma arzusuyla siyaseti tıkanıklığa taşıdık; 2014 Anayasa ihlalleriyle geçti, şimdi çözüm süreciyle sarsılıyoruz!

Bugün yorumları dinleyeceğiz; beklentim, öğreneceklerimizin ferahlık getirmesidir. Perşembe günü buluşmak dileğiyle.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.