16 Ocak 2025
  • İstanbul6°C
  • Diyarbakır3°C
  • Ankara5°C
  • İzmir8°C
  • Berlin4°C

KANDİL'DEN ANKARA'YA ÇÖZÜMÜN ŞİFRESİ

Oral Çalışlar

28 Haziran 2011 Salı 11:08

Tarihsel bir kırılma noktasından geçtiğimiz şu günlerde, Başbakan hem tarihsel bir fırsatla hem de tarihsel bir sorumlulukla karşı karşıya...

Cengiz (Çandar), yılların birikimine yeni emekler de ekleyerek, Kürt sorununun bulunduğu noktaya ilişkin bir raporla karşımıza çıktı. TESEV’in hazırlattığı rapor günlerdir tartışılıyor. Cengiz’in, genel toplumsal kabuller açısından hazmı kolay olmayan ve tartışmayı yeni bir gerçekçilik düzeyine yükselten saptamaları, ‘çözümün ipuçları’na ilişkin yeni bir dil ve yeni bir bakış açısı ortaya koyuyor.

“Bunu bir terör sorunu olarak adlandırmak mümkün değil, bu bir Kürt isyanıdır” diyen Cengiz, “Kürt sorununu PKK’dan ayırarak değerlendirmek gerçekçi sayılmaz. PKK’nın dağdan indirilmesi, çözümün de temelidir” diye devam ediyor.

Cengiz, gereken ilk adımlardan birisinin, KCK davasının 3 bini aşan tutuklusunun bırakılması olduğunu vurguluyor. Bu tutuklamalar, PKK-KCK-BDP ilişkisini koparmak ve bu ilişkiyi sona erdirmek niyetiyle yapılıyor. (Başbakan, KCK tutuklamaları konusunda ikna edilmişti. ‘İyi Kürtler-kötü Kürtler’ ayrımı yapılmış ve buradan bir çözüm çıkacağı sanılmıştı. Ters tepti.)

Cengiz’in tartışma yaratan saptamalarından birisi de Öcalan üzerine. Cengiz, Kürt siyasi hareketinin hemen hemen bütün önde gelen aktörlerinin üzerine ittifak ettikleri Öcalan’ın, silahlı ayaklanmaya son verebilecek ve PKK’yi dağdan indirebilecek gücü elinde tuttuğunu vurguluyor.

Raporun içerdiği ilginç bir bölüm de ünlü Habur sınır girişi ve sonrasında yaşananları konu alıyor. Cengiz’in saptamalarına göre, hazırlanan plan ‘Genel Af’ ve ‘Öcalan’ın ev hapsine alınması’ gibi uygulamaları da kapsıyordu. Ancak Habur girişinin TV kameralarına yansıyan görüntülerinin kamuoyunda oluşturduğu tepki, sürecin kırılmasına yol açmıştı.

Cengiz’in raporunu okurken Habur üzerine yeniden düşünme ihtiyacı hissettim. “Habur’daki tepkinin ve geri çekilmenin asıl nedeni acaba o görüntüler miydi, yoksa Türk kamuoyunun henüz çözüme hazır halde bulunmaması mıydı” diye sordum kendime. Galiba, PKK’lıların toplumsal hayata dönmesini, geçmişe sünger çekilmesini, beyaz sayfa açılmasını hazmedebilecek bir kamuoyu o dönemde mevcut değildi. Bu tür ‘toplumsal gerilim temelli’ sorunlarda kamuoyunun ikna edilebilmesi ve yeni girişimleri hazmedebilecek bir psikolojinin gelişmesi için zamana ve siyasi güçler arasında mutabakata gerek bulunuyor.

Karayılan söyleşisi

Hasan Cemal’in Kandil’de Murat Karayılan’la yaptığı görüşme de PKK’nın belli bir olgunluğa ulaşmakta olduğu şeklinde yorumlanabilir. PKK’nın silah bırakmak istediğini dile getiren Karayılan, Türkiye’nin bölünmesinden yana olmadıklarını vurguluyor. Öcalan’ın çözüme ilişkin yol haritasına dikkat çekiyor. (Tabii onların da bir kamuoyu var. Onun da ‘hazırlanması’ gerekiyor. 25 yıldır savaşan ve binlerce militanını kaybetmiş bir örgütün silahları bırakmasından söz ediyoruz.)

Meclis’in açılmasıyla aynı günlere denk gelen bu gelişmeler, çözümün parlamentoya odaklanmakta olduğunu da gösteriyor. Bu Meclis, sorunun çözümü için gerçekten önemli bir imkân. Öcalan’ın ve Kandil’in de bu yönde vurguları var. (Tabii, 5 bağımsız, 2 CHP’li ve 1 MHP’li milletvekilinin hapisliğinin sürmesinin ve Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesinin Meclis’in durumunu tartışmalı hale getirdiği bir gerçek.)

“Şimdi toplumsal barışın kapısını açmak Başbakan Erdoğan’ın elindedir. Hem milletvekili krizini çözmek, hem Kürt sorununda köklü bir çözümün kapısını açmak AK Parti liderinin elindedir. Bugün böyle bir tarihsel liderliğe ihtiyacı var Türkiye’nin. Bunu gerçekleştiren lider tarihe geçer.”

Bunları PKK’nın Kandil’deki lideri Karayılan’ın söylüyor olması dikkat çekici değil mi?

Kılıçdaroğlu çözüm için ‘Akil Adamlar’ önerisinde bulundu. (Mesela bu öneri bir çıkış noktası olarak alınabilir.) Bahçeli de uzlaşma çağrısı yaptı...

Şimdi gözler Başbakan’da...

Tarihsel bir kırılma noktasından geçtiğimiz şu günlerde, Başbakan hem tarihsel bir fırsatla hem de tarihsel bir sorumlulukla karşı karşıya...

Cengiz ve Hasan’a teşekkürler, sevgiler...

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.