26 Aralık 2024
  • İstanbul12°C
  • Diyarbakır9°C
  • Ankara9°C
  • İzmir14°C
  • Berlin5°C

KANDİL BÖYLE DAVRANIRSA...

Gülay Göktürk

30 Eylül 2014 Salı 04:15

Erdoğan’ın Dünya Ekonomik Forumu’nda sarf ettiği “Ey dünya, IŞİD'e karşı ayaklanıyorsun da PKK'ya karşı neden ayaklanmıyorsun?” cümlesi çözüm sürecinin akıbeti açısından bir kesimde derin kaygılar; bir kesimde de yeni bir umut (!) uyandırdı. Hatta umuda kapılan kimi gazeteler dün “Çözüm süreci çöktü” başlıklarını attılar bile...

Ben bir şeyin çöktüğünü düşünmüyorum. Ama tehlikeli bir yola girenler var ve onların uyarılması gerekiyor.

Erdoğan’ın, iki yıldır masada karşılıklı müzakere yürütülen “çözüm ortağını” IŞİD’le aynı kefeye koyması ilk bakışta şaşırtıcı gelebilir. Zira biz, hem Cumhurbaşkanı’nın, hem de hükümetin çözüm sürecini gözü gibi koruduğunu ve bu uğurda tolerans eşiğini -şahsen benim tahminimin ötesinde - yükselttiğini; PKK’nın kabul edilemez birçok eylemini görmezden geldiğini ya da geçiştirdiğini biliyoruz.

Peki ne oldu da şimdi Erdoğan böyle sert bir çıkış yaptı?

İkili mesaj

Bu çıkışta, son dönemde ABD başta olmak üzere Batı’nın Türkiye’nin Kürt örgütleriyle arasını açma; Irak Kürdistanı ile Türkiye arasında gelişen ekonomik işbirliğini bozma; daha genel olarak Türkiye’nin Kürt coğrafyasıyla gönüllülük temelinde oluşturacağı büyük entegrasyonu engelleme politikalarının etkisini görüyoruz.

Ama sadece bu kadar değil. Erdoğan aynı zamanda PKK’ya da bir mesaj yolladı. Gerek Kandil’in gerekse HDP’nin son dönemde yoğunlaştırdığı düşmanca söylem ve eylemlere bakıp, hükümetin uzun süredir alttan alan tavrının yanlış değerlendirildiğini düşündü ve bir hatırlatma yapma; ayar verme gereği duydu anlaşılan. PKK’ya “Unutmayın, siz hâlâ bir terör örgütüsünüz” dedi ve bir bakıma haklıydı. Öyle ya, PKK silahlı güçlerini hâlâ ülke dışına çekmediyse, üstelik Rojawa bahanesiyle gün aşırı Türkiye’ye karşı yeniden saldırı başlatabileceğini ilan ediyorsa, blöf diyenlere “oraya gelirsek ne yapacağımızı görürsünüz” gibi tehditler savuruyorsa; böyle bir örgüte başka ne ad verilebilir ki?

İşin en inanılmaz yanı da şu ki, bu örgüt bir yandan silahı tekrar Türkiye’ye doğrultabileceğini ilan ederken bir yandan da Türkiye’yi PYD’ye silah yardımı yapmamakla suçluyor. Hangi devlet kendisine saldıracağını ilan eden bir gücün eline silah verir; bunun herhangi bir mantığı, açıklaması var mıdır?

Türkiye, Kobane’ye el uzatmalı ama...

IŞİD’in Erbil ve Kobane’ye karşı saldırı başlattığı günlerde sık sık, Türkiye’nin bölgeye gönderilecek silahların PKK’lı grupların eline geçme (ve oradan da Türkiye’ye çevrilme) ihtimali üzerinde duruluyor ve bu durum Türkiye’nin hassasiyeti olarak belirtiliyordu. Ben de o günlerde bu endişenin çözüm sürecinin hangi şartlarda ve neden başladığını, neden yürüyebildiğini anlamayanların düşüncesi olabileceğini yazmış ve şöyle demiştim: “Böyle düşünenler PKK’nın yeteri kadar silah bulamadığı için mi çözüm sürecine yanaştığını sanıyorlar ki, bu karambolde eline bol silah geçerse çatışmayı kaldığı yerden yeniden başlatacağını düşünüyorlar? Çözüm süreci, devletin de PKK’nın da bu savaşı silahla kazanamayacağını anladığı noktada gündeme geldi.”

Aslında hâlâ da böyle düşünüyor ve Türkiye’nin Rojawa’daki Kürtlere yardım etmesini savunuyorum. Türkiye, PKK’nın Ortadoğu’da güçlenme ihtimalini tehdit olarak algılar ve IŞİD’e karşı savaşan PKK-PYD güçlerine karşı güvensiz ve olumsuz bir tutum sergilerse, bu politika Çözüm Süreci’ni ciddi biçimde zaafa uğratır. Hükümetin tersi tutum alması, yani PKK’dan Türkiye’deki silahlı güçlerini yurtdışına çekmesini isterken, örgütün Suriye’de oluşturmaya çalıştığı yapıyı tehdit olarak görmediğini ortaya koyması ve IŞİD’e karşı verdiği savaşı desteklemesi ise hem çözüm sürecine güç katar; hem de güneyimizde Türkiye dostu bir oluşumun gelişmesine katkıda bulunur.

Şimdiye kadar hep böyle düşündüm ve yazdım. Ama bugün görüyorum ki, PKK-HDP aldığı tutumla hükümetin böyle bir politika izlemesini imkânsız hale getiriyor. Saldırılarıyla, yalan ve iftiralarıyla, tahripkâr açıklamalarıyla iktidarı adeta provoke etmeye, iki yıldır ilmik ilmik dokunmaya çalışılan Kürt-Türk dostluğunu dinamitlemeye çalışıyor. Herkes bilmeli ki, çözüm süreci yürüyecekse iki tarafın gayretiyle yürüyecek. PKK tarafı “Nasılsa hükümet sürecin çökmesini göze alamaz” diye düşünüp müdanaasız bir şekilde ağzına geleni söyler, sorumsuzca suçlar, sorumsuzca provokasyonlara kalkışırsa sadece hükümetin değil, Türkiye halkının da sabrını zorlamış olur.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.