İSTİFA ETMEMİŞİM!
Roni Margulies
19 Aralık 2012 Çarşamba 06:21
Taraf’tan istifa ettiğimi bazı internet sitelerinde okuduktan sonra, bu sabah heyecanla bakkala koşturup gazeteyi aldım, etmiş miyim, etmemiş miyim diye bakmak için.
Etmemişim.
İçim rahatladı vallahi.
Kurtuluş da etmiş diye okumuştum. O da etmemiş.
Markar gitti diye okumuştum. Gitmemiş.
Habis bir MOSSAD/ Savak/ Cemaat komplosu uyarınca Yıldıray gazetenin başına gelecek diye okumuştum. Gelmemiş. Ayrıca da gitmemiş.
Benim gitmem için iki ilkesel sebep olabilirdi (ve olabilir).
Yasemin, Neşe ve Ahmet, patron tarafından işten atılmış olabilirdi; grev yapmamız için çabalar, başarısız olursam istifa ederdim.
Anladığım kadarıyla, işten atılmadılar.
Gazetenin başına AK Parti’ye veya CHP’ye yakınlığıyla bilinen biri atanabilir ve bu kişi gazetenin siyasî içeriğiyle ilgili emirler verebilirdi; istifa ederdim.
Anladığım kadarıyla, böyle bir kişi yok.
Benim gönlümde yatan aslanlar Alev Er ve/veya Alper Görmüş.
Alev’i tanımıyorum; Alper’in ise tümüyle anlaşılmaz bulduğum bir doğa merakı, kuş kelebek ve çalı çırpı sevgisi var. Ormandan çıkıp İngiltere’deki sarayına dönen Tarzan gibi makul davranmaya ikna edebilir miyiz, bilmem.
Taraf okurları arasında bir oylama yapılsa, Hasan Cemal’in de fena oy almayacağını tahmin ediyorum.
Bütün bunlar bir yana, Taraf “depremi” gazete sektörüne ve siyaset sahnesine parlak bir ışık tuttu.
Geçenlerde Şehir Üniversitesi’nde katıldığım bir toplantı sonrasında bir öğrenci beni kenara çekip “Çok kaygılıyım, Taraf bölünüyor galiba” dedi!
Benim bildiğim, siyasî partiler bölünür. Gazeteler ise ticarî işletmelerdir, personel değişiminden bağımsız olarak devam ederler veya batarlar.
Ama bizde böyle değil. Gazeteler gerçekten de ya siyasî partilerin ya daha habis bir şeylerin ya da ihale peşinde koşan patronların doğrudan uzantıları. Taraf hariç, hiçbir gazete bilgilendirmek, haber vermek, haberin arka planını incelemek, okuyucunun kendi fikrini oluşturabilmesi için gerekli bilgileri sunmak amacıyla üretilmiyor. Taraf bunu çok iyi yapıyor demiyorum, hatta iyi yapıyor bile demiyorum; ama yapmaya çalıştığı, aşağı yukarı, bu.
Örneğin, generallerin darbe planı yapması haber midir, haberdir. Hükümetin bir işkenceciyi Emniyet müdürü olarak ataması haber midir, haberdir. Bunlardan birinin haber yapılması orduyu rahatsız eder, diğeri hükümeti. Dolayısıyla, gazetelerden bir kısmı birini yazmaz, bir kısmı diğerini.
Taraf ikisini de yazdı. Önce “haa, orduya düşman, hükümete dost” diye düşünüldü, sonra “haa, hükümete düşman” diye. Hiç kimse “helal olsun, iyi gazetecilik!” diye düşünmedi. Ben ise, hem orduya hem hükümete düşman olduğum ve iyi gazetecilikten hoşlandığım için, tam da “Helal olsun!” dedim.
Taraf, “misyonu bitti” diye düşünülen şu son bir iki ayda, işkenceci olduğu bilinen Sedat Selim Ay’ın İstanbul Terörle Mücadeleden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcılığı’na getirilmesini, Hrant Dink’in ölüm fermanını imzalayan Mehmet Nihat Ömeroğlu’nun Kamu Başdenetmeni atanmasını ve Hava Kuvvetleri Komutanı’na Roboski katliamının ardından madalya verilmesini haber yaptı ve günlerce bu haberlerin peşinde durdu.
Bu kadar misyon bana yeter. Geri kalanı fasa fiso.
“Deprem” bir de siyasete ışık tuttu.
Gazete hapı yuttu diye, nasıl bir sevinç, nasıl bir coşku!
Hem sağda hem “sol”da, halay çekenler horon tepenlere, mutluluktan gözyaşı dökenler çayda çıra oynayanlara karıştı.
Memlekette darbeci generalleri cezaevine düşürdü diye bir gazeteye öfke duyan “solcular” var. Böyle bir hilkat garibesinin olduğu yerde, Taraf’ın bir Fethullah/ CIA/ Fellini ortak yapımı olduğunu düşünenler de olacaktır elbet.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.