'İSTERİZ Kİ KÜRTLER ETKİLİ OLSUN'
Mahmut Övür
18 Aralık 2012 Salı 08:17
Kürt meselesi açısından tarihi açıklamaların yapıldığı ilginç bir dönemden geçiyoruz. Kürt meselesinin hem iç, hem de dış boyutuyla ilgili hükümet üyeleri, deyim yerindeyse "ezber bozan" çıkışlar yapıyor.
Tabii Kürt siyasi hareketlerinde de benzer bir eğilim var, ona da değineceğiz. Ama önce şu satırları dikkatle okuyalım:
"Biz Ortadoğu'da Kürtleri karşı taraf olarak görmeyiz. Irak'taki federalizm döneminde Kuzey Irak'la ilişkimiz daha da gelişti. İsteriz ki Kürtler Suriye'de de etkili rol oynasın. Federalizm mi, adem-i merkeziyetçilik mi buna siz karar vereceksiniz. Burada tek doğru görmediğimiz, daha seçilmiş bir Suriye parlamentosu yokken bu tarz kararların alınması ya da 'de facto' bölgeler oluşturulması. Ama parlamento oluşur Suriyeliler özgür iradeleriyle karar verirse, buna saygı duyarız."
Bu sözlerin sahibi Türkiye'nin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu... Bundan daha demokratik bir yaklaşım örneği var mı?
Birkaç ay öncesini hatırlayın, Suriye'de diktatör Beşar Esat'ın Türkiye'yi tuzağa çekmek için terk ettiği Suriye Kürdistanı bölgesini PKK'ya yakınlığıyla bilinen PYD'ye bırakması bir anda ortalığı karıştırmıştı.
"Türkiye, Suriye'ye girip Kürtlerle savaşacak" iddiasından tutun da akla hayale gelmeyen onlarca spekülatif bilgi ortaya atılmış ve tam bir kirlilik yaratılmıştı.
Bu iddialarla Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun söylediklerini kıyaslayın. Hiç alakası yok.
Bu yaklaşıma ulusalcı- milliyetçi bazı kesimler kızıp, öfkelenecek ama ilginç olan sorunun çözülmesini savunan "sol demokrat ve liberal" kesimlerin bunu görmezden gelmesi.
Birkaç kez Google'a girip, Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun o sözlerini aradım, bir iki yazı dışında bırakın merkez medyayı muhafazakâr medya da ilgilenmemiş. İlginç değil mi? Sanki herkes gerilimin sürmesini istiyor.
Aynı şey Suriye'deki gelişmeler için de geçerli. Suriye Muhalifi ve Devrimci Ulusal Güçler Koalisyonu'yla Kürtler arasında yeni bir ilişki doğuyor. Suriye'deki Kürt muhalefeti de artık dünyanın tanıdığı Suriye muhalefetine katılıyor.
Sadece dışarıda değil, içeride de güçlü adımların atılacağına ilişkin çaba var. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Star gazetesine verdiği röportajda üç önemli adımdan söz ediyor:
Türkiye vatandaşlığı kavramı, resmi dil Türkçe olmak kaydıyla Kürtçe hakkı ve 4. Yargı Paketi'yle gelecek düşünce özgürlüğü konusunda şiddet kriteri... Bir de Bakan Atalay, dokunulmazlık konusunda yeni bir sürecin başlatılması arzusunu dile getiriyor: "BDP, 'pişman olduk' derse atmosfer değişir."
Aslında dün Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu Akşam gazetesine verdiği söyleşide hükümetin görmesi için bunun ipucunu veriyor: "BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'la görüştük ve bu görüntüleri de sorduk. Bize, 'Yanlış oldu' dedi kendisi. Fakat sanki bu hiç söylenmemiş bir cümle gibi, hiç konuşulmadı."
Türkiye ve Suriye'de rüzgâr değişimden yana esiyor. Zamanın ruhunu yakalamakta geç kalan muhalefet gibi ne yazık ki medya ve aydınların bir kesimi de bu gelişmeleri görmeyerek negatif enerji yayıyor. Yazık oluyor.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.