İSKOÇYA
Murat Belge
21 Eylül 2014 Pazar 03:01
İskoçya’da “Bağımsız İskoçya” istemeyenlerin oranı yüzde 54 olarak kesinleşti bu referandumda. Çok büyük bir fark olduğu söylenemez. Bence ayrılmayı isteyenlerin oranı bayağı yüksek. On yıl önce, bunun buralara varacağı aklıma gelmezdi.
Bu gibi durumlarda, “bağımsızlık” isteyen bir azınlık mutlaka olur. Ama o azınlığın bir çoğunluğa dönüşmesi, çok zaman, “burjuva” dediğimiz sınıfın alacağı tavra bağlıdır. Burjuvazinin bağımsızlıktan yana olması, başkalarıyla paylaşmak istemeyeceği bir kaynağın bulunmasına --ya da bulunmamasına-- bağlıdır. Böyle bir servet kaynağı varsa, burjuvazi bunun tadını kendi başına çıkarmak ister. O zaman böyle bir girişimde olmazsa olmaz yeri olan, ama eğitimsizlikten, şundan bundan ötürü fazla heyecan göstermeyen kitleyi de mücadeleye sokması gerekir. Bunu, eninde sonunda başarır.
Çok şematize ederek özetliyorum tabii. Bu, dünya tarihinde en sık ve en yaygın gördüğümüz örüntü ve belki bu tip olayların nihaî açıklamasıdır; ama somut duruma, “vaka”ya göre, gerekçeler, motivasyonlar çoğalabilir, çeşitlenebilir. Bir etnik veya dinî azınlık olarak bulunduğun yerde gördüğün muamele, oradan çekip gitmek istemek için yeterli neden olabilir.
İskoçya’da bağımsızlık talebinin gerisinde yatan, uzun-vadeli etken, Kuzey Denizi’nde bulunan petroldü. Bu, yetmişlerin başında önemli bir olguydu diye hatırlıyorum. Norveç o zamandan beri bu kaynağı verimli bir biçimde işletiyor. Birleşik Krallık ise fazla varlık göstermedi (konuşup sorduğum dostlarımdan böyle cevap aldım). Şimdi İskoçya’da gözünü buraya dikmiş bir kesim bulunduğu da bilinen bir şey. Ama bu, başka gerekçe olmadığı anlamına gelmiyor.
Örneğin İskoç halkı sola epey yatkın (İskoç milliyetçiliğinde ve ayrılıkçılığında hep böyle bir “sol damar” olmuştur). İngiltere ise, malûm, ağırlıkla muhafazakâr. Birleşik Krallık içinde kalmak İskoç halkının da sürekli bir muhafazakârlık içinde yaşamaya mahkûm olması gibi bir sonuç getiriyor. Bu da yeterince ciddi bir gerekçe.
Ama daha ciddi olanı İngilizler’in “imparatorluğun sahibi” olarak davranma alışkanlığı. İmparatorluk kendisi kalmamış ama “sahibi” orada! Ayrılık fikrine olumlu bakan İskoç soruyor: “Niçin burada kalayım?” Aldığı cevap bir tuhaf: “Ayrılmak senin için daha kötü olacaktır.”
Bu da sinir bozucu derecede “yukarıdan” bir tavır. Hani böyle çocuklarının büyüdüğünde bir türlü inanamayan ana-babalar vardır: “Koşma! Düşersin!” sendromu. “Niye düşeyim, yahu? Çek elini yakamdan! Çek de, düşüyor muyum, gör!”
Uzaktan izlediğim kadar, İngiliz siyasî seçkinleri, sağı ve solu, bundan daha somut bir şey, bir plan, bir proje, bir hayat tarzı sunmadı İskoçlar’a. O zaman, buna rağmen yüzde 54 iyi bir oran.
Ben her zaman farklılıkların (ne çeşitten olursa olsun) bir arada varolma başarısı göstermesinden yanayımdır. Ama şu içinde bulunduğumuz dönemin karakteri, bütün dünyada, buna hiç de yatkın değil. Onun için İskoç referandumundan bu sonucun çıkmasına çok sevindim.
Birleşik Krallık içinde İskoçya en özerk olanıdır; bağımsız bir varoluşa en yakın olanıdır. Kendi parlamentoları vardır, kendi paralarını basarlar. “Daha ne olsun?” diyebilirsiniz, ama olur, “dahası” da olur bu dünyada. Demokrasinin ucu bucağı yok.
Tabii bizler bu olayı Türkiye’den bakıp seyrediyoruz. O perspektiften bakınca, ayrılıkçı İskoç, “Kalın yahu, böyle iyiydik” diyen İngiliz ya da “Bak, ayrılırsanız başınıza iş gelir,” diyen İngiliz ya da “Gideceklerse gitsinler” diyen İngiliz, hepsi, bizim buralarda pek alışık olmadığımız bir medeniyet gösterdiler. Bunun bir örneğini de Çekoslovakya ayrılırken seyretmiştik. Kansız, kavgasız, “Ayrılalım” dediler, ayrıldılar. Yer yerinden oynamadı. Kimse birbirine girmedi.
İskoçlar çeker giderse bayrak, “Union Jack” ne olacak, diye düşünüyordum. Lacivert üstüne çapraz beyaz haçıyla St. Andrew gidince “Jack” falan kalmayacak! Bayrağın zemini o! Ama bunca yıldır hayatları o kadar iç içe geçmiş ki referandumdan “ayrılalım” sonucu da çıksa, belki bir süre sonra, “Yahu, eskisi daha iyiydi. Haydi gene birleşelim” demeleri bile mümkündü.
Hani, boşanıp yeniden evlenenler olur, onlar gibi.
Neyse, sonuçta iyi oldu, diyorum. Ama sahiden iyi olması için İngiliz muhafazakârlığı da kendine çekidüzen vermeli. Bir şeylerin değişmeden kalması için bir şeylerin de değişmesi gerekiyor.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.