IŞİD’LE TÜM DÜNYA İÇİN SAVAŞIYORUZ
Aslı Aydıntaşbaş
08 Eylül 2014 Pazartesi 08:10
Artık bir devlet gibi davranan IŞİD’in teröründen Türkiye’nin de payına düşeni alacağını ileri süren Barzani, “Biz bu mücadelenin cephesindeyiz. Ama aslında sadece kendimiz değil sizin için de savaşıyoruz. Uluslararası camia ve dünya bu mücadeleyi onlar için de verdiğimizi görmeli” dedi
Kuzey Irak bölgesinin güçlü ve gizemli ismi Başbakan Neçirvan Barzani, IŞİD saldırısı sonrası dünya basınından ilk röportajını Milliyet’e verdi.
Geçen yıl Erbil’e geldiğimde, her yerde yükselen gökdelen inşaatları, beş yıldızlı oteller, alışveriş merkezleri arasında konuştuğum tüm Kürt yetkililer ağız birliğiyle “Yakında Dubai olacağız” diyordu.
Bir yıl da ne uzun zaman! Bir yıl sonra ise Irak’ın Kürdistan bölgesi, IŞİD’le 1100 kilometre sınırı olan, sokakların boşaldığı, yabancı yatırımcıların hızla tüydüğü, otellerinin akbaba gibi türeyen savaş muhabirleri, casuslar, yardım kuruluşlarıyla dolduğu tedirgin bir bölge...
O tedirgin bölgenin en kritik ismi, Başbakan Neçirvan Barzani. Halk arasında “Neçirvan” diye anılıyor. Amcası Mesut Barzani’nin sembolik ağırlığı bir yana, Kürdistan’da gün be gün ülkeyi yöneten ve dış ilişkilerinden sorumlu isim.
Barzani’nin son 10 yılda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la kurduğu güven ilişkisi, ortak petrol satışından PKK’yla çözüm sürecine kadar Türkiye ve Irak Kürdistanı’nın geleceğini birbirine bağlayan, çok stratejik bir dostluk.
Ancak Neçirvan Barzani’yi Erbil’deki başbakanlık ofisinde ziyaret ettiğimde, asıl konumuz bir ay önce neredeyse Erbil’in 22 km yakınına gelen IŞİD belası...
Tüm dünya medyasının peşinde koştuğu Barzani, Milliyet aracılığıyla hem Türkiye, hem de dünya kamuoyu için çok çarpıcı açıklamalarda bulunuyor:
‘IŞİD’le sınırımız bin100 km’
IŞİD bir ara Erbil’e çok yaklaştı. Cephede son durum nedir?
Musul’u aldıklarında, Irak ordusunun bütün silahlarını ve bol miktarda nakit ele geçirmiş oldular. Bu IŞİD için büyük moral kaynağı oldu. Bir baktık, bir anda IŞİD’le bin 100 km sınırımız olmuş. İnsanlar IŞİD’i bir örgüt sanıyor ama aslında imkânları, askeri eğitimi ve disiplini açısından adeta bir devlet. Askeri stratejileri, ateşgücüyle bir bölgeyi bombalayıp kısıtlı sayıda kara gücüyle geniş bölgeleri ele geçirmek.
Şu anda bir nebze gerilettiniz...
ABD hava bombardımanının da yardımıyla IŞİD’in ele geçirdiği bölgelerin çoğunu geri aldık.
En tehlikeli olan Mahmur’u almaları mıydı?
Bizim için evet. Ama Irak’ın geneli açısından en stratejik yer Musul barajıydı; ki onu da geri aldık.
‘Biz çatışma beklemiyorduk’
Peşmergenin son 10 yılda fazla rahata alıştığı, IŞİD’e karşı beklenen düzeyde savaşamadığı, bazı bölgelerden çok hızlı çekildiği söylendi... O anlamda sizin aldığınız dersler nedir?
Bizde organizasyon ve birliklerimiz açısından her şeyin mükemmel olduğunu söyleyemem. Çünkü 2003 sonrası bu coğrafyada artık yeni bir askeri çatışma olmayacağı düşüncesi hakimdi. Biz Kürtler de, yıllar süren yıkımdan sonra artık vatanı inşa ve insanlarımıza daha iyi bir hayat sağlama sürecine girdiğimizi düşündük. Çatışma olacağını düşünmüyorduk. Peşmerge daha ziyade yerel asayiş içindi. Irak ve Irak toprağının korunmasını ise peşmerge değil merkezi hükümetin görevi olarak düşündük. Ama Musul sonrası evet, bu konuyu yeniden düşünüyoruz. Belli ki biz de dıştan gelen saldırılara karşı korunaklı değiliz ve bugünün ve geleceğin tehditlerine karşı kendimizi yeniden organize olmamız gerekiyor. Bu bize (dış) tehditleri bertaraf edebilecek güçte yeniden yapılanma gereğini gösterdi.
Tam da bu noktada uluslararası dünyadan gelen silah yardımı çok önemli. Nedir ihtiyacınız?
Bizim için en önemlisi, uluslararası camianın bu mücadeleyi onlar için verdiğimizi görmesi. Biz sizin için de savaşıyoruz. Cephedeyiz. IŞİD sadece Araplardan oluşmuyor; Doğu’dan Batı’ya her milletten insan var. Mesela 500 İngiliz vatandaşı, bir o kadar da Fransız var. Bir noktada bu insanlar ülkelerine dönecek ve oralarda ciddi tehdit oluşturacak. Öncelikle dünya bunu görmeli. Biz bu mücadelenin cephesindeyiz.
‘PKK da savaştı’
PKK Şengal ve Mahmur’da IŞİD’le savaştı. Kendi medyasında kahramanlık öyküleri dolu...
Biraz abartı var ama evet, doğru. Bir kere, onlar PKK mı YPG (PYD’nin askeri kolu) mi? Eğer YPG, PKK’nın bir parçasıysa, evet PKK’nın yardımı oldu. Değillerse, Suriye Kürtlerinden YPG’nin yardımı oldu. Yardımları önemliydi. Özellikle de Mahmur kampında. Kampta kalanlar kampın savunmasını üstlendiler.
IŞİD’e karşı bu savaş, bir anlamda PKK’ya uluslararası meşruiyet sağlamış olmuyor mu?
PKK’nın durumu biraz karmaşık. Nihayetinde PKK’nın Türkiye’yle bir sorunu var. Biz bu sorunun demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülmesini istiyoruz. Tabii ki Türkiye’nin sınırları içinde. Türkiye’deki sorun Türkiye, Suriye’deki Suriye sınırları içinde çözülmeli.
Türkiye’den beklentimiz daha fazlaydı
Size silah yardımı yapan ülkeler listesinde Türkiye’yi görmüyorum. Yardım alıyor musunuz?
Türkiye’den gelen insani yardım var. Tabii beklentimiz daha fazlaydı. Yeterli diyemem. Ama rehine meselesinin Türkiye için ne kadar önemli olduğunu da biliyoruz. Anlıyoruz. Yine de IŞİD’in temsil ettiği stratejik tehdit Türkiye’de hafife alınmamalı. Yardım yapıldı; ama tabii beklentimiz daha fazlasıydı.
Güvenlik bürokrasisi içinde IŞİD meselesine bulaşmayalım diyenler çok. Bulaşmazsak onlar da bizle uğraşmaz görüşü hakim...
İşte söz ettiğim tam da bu! Kimsenin kaçışı yok. (Burada asl‘kimsenin bağışıklığı yok’ dedi. Ben kaçışı diye tercüme ettim.)Herkes bu konuya çok dikkatli ve stratejik bakmalı. IŞİD yeni bir cephe açacak kadar güçlü hissettiği zaman, eninde sonunda Türkiye de payına düşeni alacak. Lideri Bağdadi bütün Müslümanların halifesi olduğunu iddia ediyor ve harita çok net. Türkiye’yi de kapsıyor. IŞİD bütün bölgenin istikrarı için bir tehdit. Terör örgütlerini yenmenin tek yolu vardır; onlarla savaşmak. IŞİD sadece biz değil; Türkiye, Ürdün, Lübnan, Suudi Arabistan, hepimiz için bir tehdit. Bütün bölgede ortak anlayış ve ortak zemin olması lazım.
Bizim rehinelerle ilgili son durum nedir?
Musul’daki olayların yaşandığı gece Sayın Davutoğlu’yla bir kaç defa görüştüm. Bizden oradakilere göz kulak olmamızı istedi. Konsolosunuzu iki defa arayıp ne yapabileceğimizi sordum. Tahliye teklif ettim. Ama iyi durumda olduklarını ve yardıma ihtiyacı olmadığını söyledi. Doğrusu çok şaşırdık. Sanıyorum başkonsolos bir değerlendirme hatası yaptı. Bildiğimiz kadarıyla bir noktada Dicle’nin batısında, şehrin Kürt bölgesinde tutuluyorlardı ama oradan başka yere götürüldüler.
‘Süreç için cesur adımlar atılmalı’
Neçirvan Barzani, hiç hayal edemediğimiz biçimde PKK’yla çözüm sürecinde kritik roller oynayan bir isim. Sürecin geldiği noktayı, 3. göz olarak değerlendirdi:
Kamuoyuna hiç yansımasa da Türkiye’deki barış sürecine çok kritik katkılarınız olduğunu biliyoruz. Nasıl gidiyor süreç?
Bize göre Türkler ve Kürtler açısından ileriye dönük tek çözüm bu meseleyi Türkiye’de halletmektir. Tabii kolay değil. Bugünden yarına olmayabilir. Ama önemli olan bir hedef koymak ve o hedefe erişmek için bir yol haritası çıkarmak. Taktiksel davranmamak lazım. Benim artık Cumhurbaşkanı olan Sayın Erdoğan’la olan tecrübem, taktiksel davranmadığı ve nihai hedefinin gerçekten çözüm olduğu yolunda. Ama gerçekçi olmamız lazım. Her şeyden önce, toplum hazır olmalı. Cumhurbaşkanı olduktan sonra Erdoğan’ın Türkiye’de herkesin çıkarına dostane bir çözüme yönelik bu süreci hızlandırabileceğini umuyorum. Tabii bazı büyük ve cesur adımlar atılmalı.
‘Seçimler süreci yavaşlattı’
Ne mesela? Barış sürecinde bundan sonraki aşamanın PKK’nın geri çekilmesi olduğu söyleniyor. Doğru mu?
Süreç tabiatıyla Türkiye’deki seçimler yüzünden yavaşladı. Ama seçim süreci bittiğine göre artık bazı cesur adımlar lazım. Türkiye’nin PKK’dan silahı bırakmasını istediği dönemde (Takriben 1 yıl önce, AA) bu olması çok gerçekçi değildi. Bu bir sürecin bir parçası olarak olur ama önkoşul olarak kolay olmazdı. Şimdi muhtemelen atılması gereken ilk adımlardan biri PKK’nın doğrudan iletişimine izin verilmesi.
İmralı ve Kandil arasında mı?
Üç yönlü: İmralı, Kandil ve BDP. Pardon yeni isimleri neydi? HDP. Ama bu 3 taraf doğrudan Türkiye ile iletişimde olmalı.
‘Demirtaş başarılı’
Selahattin Demirtaş’ın kampanyasını izlediniz mi?
Genç bir Kürt siyasetçi olarak büyük kabul ve saygı gördü. Biz de yüzde 10 almasından çok memnun olduk. Bunun sadece Kürtlerin oyu olmadığı da ortada. Gerçekten büyük başarı.
‘IŞİD maalesef askeri olarak bizden güçlü’
Görüyorlar ki bir bir çıkıp size silah yardımı sözü verdiler...
Yardım eden ve destek veren ülkelere teşekkür ediyoruz. Biz gerçekten Ezidiler, Hristiyanlar gibi grupların hayatını kurtarmış ve onlara güvenli bir liman sağlamış olmaktan gurur duyuyoruz. Gerçek şu ki, IŞİD gerçekten gayri Müslümlere karşı bir soykırımı planlıyordu. Yok etmek amacıyla.
Nedir ihtiyacınız? Ağır silahlar mı?
Evet askeri teçhizata ihtiyaç var. Maalesef 2003’den beri Irak merkezi hükümeti dünyanın hiçbir yerinden teçhizat almamıza izin vermiyor. Bağdat bize silah da vermiyor. Peşmergenin maaşını bile ödemiyor. Bu yüzden de IŞİD’le aramızda askeri bir denge yok. Peşmergenin imkânlarıyla IŞİD’inkiler kıyaslanamaz.
‘ABD silahlarına sahipler’
Yani sizden daha güçlüler.
Kesinlikle. En gelişmiş Amerikan silahları var ellerinde. Mesela Irak ordusundan geriye kalan 155 mm’lik Amerikan yapımı çok ileri bir top sistemi... Mesela Hummer ve Humvee’ler. Tank delen el bombaları... Kendi içinde tank vazifesi gören zırhlı araçlar. Hafif silahlar ve ellerindeki paradan söz etmiyorum bile...
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.