03 Mayıs 2024
  • İstanbul11°C
  • Diyarbakır13°C
  • Ankara11°C
  • İzmir16°C
  • Berlin14°C

IŞİD PALMİRA’DA

Murat Belge

26 Mayıs 2015 Salı 04:14

IŞİD sonunda Palmira’yı da ele geçirdi. Tabii insan ölümlerinin haberi hemen geldi. Ama sözkonusu olan yer Palmira gibi bir yer olunca, korkunçluk insan hayatlarıyla sınırlı değil: dünya mirasının başına ne geleceği de çok önemli.

Suriye’ye bir kereden fazla gitmişliğim yok, o bir seferde de yolum Palmira’ya düşmedi. Ama tabii hakkında okuduklarım var. İyi korunabilmiş antik kentlerden olduğu için fotoğrafı da çoktur. Tarihi neolitik çağa kadar uzanır: Asur’la, Helenistik çağla birlikte anılır. Roma imparatorluğunda da önemli bir kent olarak varlığını devam ettirdi.

Bu önemin kaynağı coğrafi konumuydu. Suriye çölünün kıyısında, İpek Yolu üzerinde bir kent, bir kavşak noktası. Dolayısıyla çeşitli medeniyetlerin etkilerini alabiliyordu ve nüfusu da buna uygun şekilde, karma bir nüfustu: Aramiler, Araplar, Yunanlar, Romalılar vb.

Peki, şimdi ne olacak?

Kâğıt üstünde baktığımızda IŞİD’in antik kenti yakıp yıkması için bir neden yok. IŞİD’in “teorisyenleri” olabilir mi, tam bilemiyorum, ama İslâm içinde o tür ideolojilere yakın duranların verdiği fetvalara bakılırsa, tarihî eserleri, dinî bir anlam yüklenmemişse, sırf “tarihî eser” olduğu için yok etmek gibi bir amaç olmamalı. Ama, sözgelişi, tanrı heykeli, tapınılan bir nesne… O zaman, “put” olduğunu söyleyerek paramparça ediyorlar. “Evliya kabri” vb. de bu kategoriye girdiği için aynı muameleye uğruyor. Buna göre, Palmira’da böyle tanımlanabilecek nesneleri bulduklarında bunları yok edecekleri belli. Ama kentin, yıkıntıların bütününü parçalamaları gerekmiyor.

Tabii Palmira’nın hayranlık uyandıran antik eserleri arasında, başta “Bel” (bu herhalde daha eski tanrılardan Baal’ın değişmiş şekli olmalı), tapınaklar var. Bu tapınaklar IŞİD’in gazabını çekebilir ve yıkım bunlarla sınırlı kalsa dahi Palmira çok şey kaybeder.

Gelgelelim, bunlar yukarıda söylediğim gibi, kâğıt üstünde bilgilere dayalı yorumlar. Bu Selefi hareketler öğretilerinin neyi gerektirdiği üzerine oldukça kendine özgü değerlendirmeler yapabiliyor.

Şimdi bizler, nefesimizi tutmuş, “ne yapacaklar?” diye bekliyoruz; onlar da, dünyanın nefesini tutmuş, “ne yapacaklar?” diye beklediğini biliyorlar. Dolayısıyla bu “an”ı çeşitli biçimlerde kullanmaya karar verebilirler. Dünyaya inat, herkesin gözünün içine baka baka yıkmaya da karar verebilirler; bununla kendi kafalarında adamlara radikalizmlerini kanıtlamayı düşünebilirler; ya da bunları yapmayarak şaşırtmayı seçebilirler. Yani her şey mümkün.

Ya da, “zaten olan oldu” deseler ona da şaşacak halimiz yok. Böyle bir hareket, böyle bir davranış tarzı karşısında, bir gazetecinin, muhabirin Palmira’ya gidip haber çıkarmasına imkân olamaz. Sonra diri diri yakarlar da adamı. Onun için dolaylı kaynaklardan, değişik kanallardan öğrenmeye çalışıyoruz. Bu son durumda da, “ortalık ceset dolu” deniyor; “herhalde öyledir,” deyip kabul ediyoruz.

Kendilerinin bir şeyler açıklamasının kendilerine göre oluşmuş bir mantığı olduğu da söyleniyor. Örneğin diyelim ki şimdi Palmira’yı ele geçirdiler ve hemen antik kenti yakıp yıkmaya giriştiler. Bunu hemen dünyaya duyurmuyorlarmış: bir yerde işlerinin ters gitmesini, örneğin Kobane’den sürülmeleri gibi bir olayı bekliyor, öyle bir zamanda nasıl yakıp yıktıklarını gösteren görüntüleri ortaya çıkarıyorlarmış. Bir tür “moral takviyesi” gibi bir şey yani.

Bu iş daha epey süre böyle gidecek, anlaşılan. İslâmiyet’in bu IŞİD örneğinde olduğu gibi yorumlanmasına bir son verilecekse, bunun lokomotifinin de İslâm dünyası olması gerekiyor. Ama İslâm dünyasında birçok iktidar merkezinin kendi IŞİD’ine ihtiyacı var; bir yandan bu, bir yandan şiddete her an yakıt yetiştiren genel yoksunluk, aşağılanmışlık psikozu, orada burada, irili ufaklı IŞİD’ler arasında yaşamaya devam edeceğiz.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.