22 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Diyarbakır9°C
  • Ankara13°C
  • İzmir18°C
  • Berlin1°C

IŞİD, AMBERİN, CEYDA...

Sezin Öney

23 Ağustos 2014 Cumartesi 08:05

Türkiye’de iç politika odaklı bir yaz mevsimini geride bırakırken; IŞİD, arada belirip kaybolan haberler dışında, pek de önde gelen bir gündem konusu olmadı açıkçası... Başka memleketlerdeki akademisyenlerin, düşünce kuruluşlarının, gazetecilerin ürettiklerine bakınca, bizdeki çalışmalar hem sayıca çok az, hem de, ne yazık ki, içerik kalitesi olarak uluslararası örneklerinin çok gerisinde ve yeni bir katkı/ boyut sunmaktan çok uzak. Bu da çok normal aslında; Türkiye’de IŞİD konusunun vahametine henüz, ne devlet kaynaklarını ne de, “düşünce üreten” kaynakları (medya, akademi, düşünce kuruluşları) yönetenlerin çoğunluğunca varılmış değil. Kaynak ayrılmayınca, sistematik- analitik bir düşünce üretimi oluşmayınca da, arada bir “şok haber” çıkıyor manşetlere, sonra unutulup gidiliyor. 

Forbesdergisine göre IŞİD, günde 1 milyon dolar kârı olan bir örgüt. Gelirden bahsetmiyoruz; net kârdan söz ediyoruz. Petrol parasından... 

Hindistan’da üç genç mühendisin IŞİD’e katılması olay olmuştu. “Doğu’nun Batılı hayalini” gerçekleştirerek, seçkin okullarda okuyan ve “mühendis” çıkan, “çevresi duvarlarla çevrili sitelerde” yaşayan gençlerin, nasıl olup da, yaşamlarını ortaya koyarak, böylesi acımasız bir örgüte katıldığı anlaşılamıyordu. Hindistan’dakine benzer bir kaygıyı, önceden Tunuslu bir arkadaşımdan da duymuştum. Ülkesinde, her kesimden gençlerin, Suriye ve Irak’a savaşmaya gitmesinden duyduğu endişeyi anlatmıştı. Bu gençlerin IŞİD militanı olduğu, ancak cenazeleri Tunus’a dönünce anlaşılabiliyordu. 

Bugünlerde, gazeteci James Foley’in IŞİD tarafından öldürülmesinin son derece görsel ve irkiltici fotoğrafları, sosyal medyada sıkça paylaşılıyor. Foley’in öldürülmesi ve infaz görüntüleri, sembolik olarak “Doğu” ve “Batı” fay hatlarında bir depreme neden oldu. 

Oysa, IŞİD’in, “ilk kafa kesme” vukuatı değil bu... Coğrafyanın da, “kafa kesmeye” çok yabancı olduğu söylenemez. Sadece ağustosta, Suudi Arabistan’da 19 kişi kafası kesilerek idam edildi. 

Batı” ile “Doğu” olarak adlandırılan ve birbirine zıt kutuplar olarak konumlandırılmış “iki dünya” olduğuna yönelik kavramsallaştırmanın tarihe karışması gerekirdi çoktan... Ne var ki, Doğu-Batı çatışması, sürekli kendini yeni şekillerde üretmeye devam ediyor. 

Bu kavramların coğrafyası ötesinde bazı gerçeklikler var; insan haklarını öncelik olarak görmeyen, buna karşı maddi zenginliğe tapınan kitleler, dünyanın her yerinde mevcut. Türkiye de, ilkeler ve değerler olarak “maddiyatı” önemseyen ve insan haklarını, “tali” gören bir yönelimde... 

Bazıları için dindar, bazıları için demokrat, bazıları için de “elit” gözükmeye çalışarak kendini “yüceltme çabası”, aslında ilkesizlikleri perdeleyen bir paravan. 

Geçen ocakta, IŞİD’e katılmak üzere yola çıkacak Britanya vatandaşı, Muhammed Nahin Ahmed ve Yusuf Sarvar, ülkelerinde yakalandıklarında enteresan bir gerçek ortaya çıktı. İnternet ısmarladıkları “rehber eserler”, “Aptallar için Kur’an” ve “Aptallar için İslamiyet” kitaplarıydı. 

“SAMİMİ” OLANA DEĞER VERİLSE... 

Amberin Zamanve Ceyda Karan’a karşı bir linç kampanyasına tanık olmazdık. Amberin ve Ceyda, iki kadın gazeteci olarak, doğru bildiklerini, düşündüklerini dile getirdikleri için hiçbir erkek meslektaşlarının maruz kalmadığı, kalmayacağı derecede ağır hakaretlere uğradılar. Yalnız erkekler de, “suçlu” değil; bu coğrafyada, kadınlar da, en az erkekler kadar saldırgan ve şiddet düşkünü olabiliyor. Kadınlar da, hemcinslerine, “namus”, “kadınlık” üzerinden hakaret edebiliyorlar. Çünkü, egemen düzeni, aynı zamanda “nüfuzdan” ve “güçten istifade edilen” bir asalaklık düzeni.

Amberin ve Ceyda da, gerçekten bağımsız, yalnız başlarına, kimseye dayanmadan güçlü durdukları için özellikle hedefler... Hem kadın, hem erkeklerin hedefindeler... Onur ve gurur kavramlarını kendi hayatında yaşayamayanların, nefret objeleri olarak saldırıya uğruyorlar; çünkü o insanlara, kendi eksikliklerini ve düşkünlüklerini gösteren bir ayna tutuyorlar. O aynadan yansıyan çirkinliği de, maddiyatın hiçbir boyası, yalan dolanlar üzerine kurulu düzenlerin maskeleri de gizleyemiyor.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.