23 Kasım 2024
  • İstanbul19°C
  • Diyarbakır10°C
  • Ankara11°C
  • İzmir19°C
  • Berlin2°C

IRKÇILIK TARTIŞMASI VE SIRRI SAKIK

Nuray Mert

06 Şubat 2013 Çarşamba 08:34

Son zamanlarda, ortalık karşılıklı ‘ırkçı’, ‘faşist’ suçlamalarından geçilmiyor. CHP milletvekili Birgül Ayman Güler’in, ‘Türk ulusu ile Kürt milletinin eşit olmadığını’ ileri süren sözleri ardından, geçtiğimiz hafta da, tartışma Meclis’de tüm hızı ile devam etti. Konu döndü, dolaştı, BDP milletvekili Sırrı Sakık’ın, ‘Kafkaslar’dan Boşnaklar’dan gelenler siz bu ülkenin sahibi değilsiniz’ sözlerinin ‘Irkçılık’ ve ‘faşistlik’le suçlanmasına kadar vardı. 

Bu noktada bir çok şey birbirine karışıyor. Bir kere, CHP milletvekili Güler, ‘ırkçı’ değil, devri geçmiş, baskıcılığı iyice su yüzüne çıkmış bir ‘ulusçuluk’ anlayışının inatçı temsilcilerinden. Bu anlayışla, bugünü, Türkiye’yi, Kürt meselesi’ni kavraması söz konusu değil, asıl sorun burada. Erken Cumhuriyet döneminde ulusçuluk ve ırkçılık sınırlarının belirsizleştiği olmuştur, ancak Kemalizm’i belirleyen ırkçılık değil, tekleştirici, baskıcı ulusçuluk anlayışıdır. Dolayısı ile asıl tartışmamız gereken konu budur. 

Sırrı Sakık’ın söylediklerine gelince, ortamın gerginliği ve yanlış anlaşılmaya müsait uslubundan söz edilebilir ama, kimse kusura bakmasın ortada ‘ırkçılık’ ve ‘faşizm’ suçlamasına neden olabilecek hiçbir şey yok. Evet, bu çağda, insanlığın evrensel değerlerinin ulaştığı noktada, değil, yıllar önce bir ülkeye gelip yerleşmiş kavimler, ekonomik göçmenlerin bile yaşadıkları ülkelerdeki hak ve hukuklarını savunuyoruz. Kafkaslar’dan, Balkanlar’dan gelenler veya Türklerin Anadolu’ya gelme tarihlerini söz konusu etmek anlaşılır şeyler değil.

İyi, güzel, bu ülkede tekçi milliyetçiliği tartışırken ve sosyal bilimler çerçevesinde çalışırken, Osmanlı İmparatorluğu’nun çözülüş sürecinde Anadolu’ya göç eden Müslüman halkların, anlaşılır bir psikololji çerçevesinde de olsa, koyu milliyetçi tutumlar benimsediklerini gözleyip, yorumlamıyor muyuz? Kürtlere karşı tutumlarında, ‘burada yaşamanıza izin veriyoruz, daha ne istiyorsunuz?’, o değilse en hafifinden ‘biz hepimiz Türklük çatısında buluşmaya razı olduk size ne oluyor?!’ anlayışı ve tavrı yok mu? Sırrı Sakık, olsa olsa yanlış bir uslupla bu tavra tepki gösterdiğini izah etti. Sakık’ı birazcık tanıyan birinin, ırkçılıkla, ayrımcılıkla işi olmayacağını bilmez mi? Sakık’a yüklenmede başı, kendisini ve görüşlerini yakından tanıyıp, bilen Ahmet Hakan’ın (Hürriyet, 2 Şubat), çekmesi anlaşılır şey midir? 

Ama tabi, şimdilerde, iktidara yarım laf edenin, muhalefete on laf etmesi, iş Kürt siyasetçilere gelince ölçü tanımaması gibi bir ortam hakim. Başbakan daha yeni, Kürtlere ‘insan gibi yaşayacaksanız yaşayın, bu milletin içinde barının yoksa kendinize yaşayacak başka memleket bulun’ demedi mi? Bu sözler Kürt çevreleri dışında pek tepki çekmedi değil mi?. Sıkıysa çeksin! 

Kamuoyu araştırmaları, Kürtlere karşı önyargının Türkler arasında çok yaygın olmasına karşın, Kürtler arasında Türkler ile birlikte yaşama isteğinin çok yüksek olduğunu göstermiyor mu? Kürt siyasal hareketinin milliyetçi bir siyaset gütmediğini gayet iyi bilmiyor muyuz? Bu ülkede birlikte barış içinde yaşamanın yolunu bulmak, Kürt meselesinin çözümüne destek vermek için niyetler halis ve samimi ise gidilecek yol gerçekleri çarpıtıp, Kürt siyasetçilere yüklenmek için bahane aramak olmamalı. Asıl mesele budur. 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.