19 Mayıs 2024
  • İstanbul17°C
  • Diyarbakır23°C
  • Ankara21°C
  • İzmir26°C
  • Berlin19°C

İRAN DAHA FAZLA GÖRÜNÜR HALE GELİRKEN

Nihat Ali Özcan

09 Aralık 2014 Salı 14:44

İran, karşı karşıya olduğu bazı olumsuzluklara rağmen, Ortadoğu’da krizleri avantaja çevirme yeteneklerini sergilemeye devam ediyor. Petrol ve doğalgaz fiyatlarının düşmesi sadece Rusya’yı değil İran’ı da olumsuz etkilemeye devam ediyor. Ekonomisi bu metaların ihracatına bağlı olunca, siyasiler ülkenin geleceği için endişeleniyorlar. Ne de olsa devlet gelirlerinde azalışın olumsuz siyasi ve sosyal çıktıları olacaktır.

Birkaç yıl önce Arap Baharı’nın İran sokaklarını da teslim alacağı beklentisi hâkim iken şimdilerde bu tartışmalardan eser yok. Kaos önleme tecrübesi, siyasi kültürü, otoriter rejimi ve liderlerin kararlılığı sayesinde şimdilik sokağı bastırmayı başardı.

İran’ın talihinin döndüğü anlar

Libya, Mısır, Irak, Yemen ve Suriye’deki siyasi ve askeri gelişmelerin ardından Arap Baharı’nın “demokrasi ve özgürlük” yerine “güvenlik” sorunları ürettiğine hüküm verilmesi İran’ın işine yaradı. ABD, Avrupa ve bazı Körfez ülkelerinin bu kararı İran’ın pozisyonunun güçlendirdi. Özelliklede Sünni IŞİD’in küresel tehdit ilan edilmesi, Şii İran’ı “kötülerin iyisi” yapmaya yetti.

ABD’nin Irak’ta devlet inşa çabalarının fiyaskoyla sonuçlanması da İran’a yeni fırsatlar sundu. Hatta bu fiyaskoda İran’ın örtülü çabaları bile dile getirildi. Bu sayede Irak’ta etkinliğini artırırken ABD ile dolaylı işbirliği kanallarını da açmış oldu. Asıl fırsatı Mısır konusunda Sünni ülkelerin bölünmesi, IŞİD’in Irak ve Suriye’de etkili olması, Batılı rehineleri hunharca öldürmeye, Kürtleri sıkıştırmaya başlamasıyla yakaladı.

IŞİD’in yükselişi bölgede siyasi tabloyu ve ilişkileri de değiştirdi. Yeni ve zımni ittifakların doğuşunu hızlandırdı. Gelişmeleri iyi okuyan İran önüne çıkan fırsatları da çok iyi değerlendirdi. Bu çerçevede Şiiler üzerindeki gücünü Irak’ta yeni hükümetin kuruluşunda kullandı ve ABD’nin işlerini kolaylaştırdı.

Bir taşla birkaç kuş

Bu sayede de bir taşla birden fazla kuş vurmuş oldu. Bir yandan, Şiiler üzerindeki etkisinin pekiştirirken bir yandan da nükleer müzakereler de Batılı siyasetçilere ve kamuoyuna “sempatik” mesajlar gönderdi.

ABD ile IŞİD konusundaki işbirliğinin Suudi Arabistan gibi Sünni Arap ülkelerini mutsuz ettiği bir gerçek. Öte yandan, IŞİD’in bir numaralı düşman olarak tanımlanması, askeri müdahalenin sürmesi kadim müttefiki Esad rejiminin ömrünü uzatmış oldu.

IŞİD saldırısı sürerken, Barzani’ye yaptığı askeri yardımlar ile her durumda oyunda olduğu Kürt sorununda yeniden güven tazeledi ve etkili olmaya başladı. Barzani’ye Türkiye’nin yerini alabilecek bölgesel aktör olduğu mesajını da vermiş oldu. Petrolün Bağdat üzerinden ihracatının kararlaştırılmış olması sayesinde de Kürtlerin doğrudan petrol satış girişimini de akamete uğratmış oldu.

Her ne kadar reddedilse de IŞİD’e karşı karadan ve havadan yürüttüğü operasyonlarla ABD ve Batılı ülkelerle askeri ilişki kurmak zorunda olduğu bilinen bir gerçek. Nitekim aynı hava sahasını, savaş yüküyle kullanan ABD ve İran Hava Kuvvetleri’nin bilgi paylaşımı ve işbirliği olmadan operasyon yürütmeleri mümkün değil.

İran’ın bu kadar etkili ve görünür hale gelmesinin elbette Türkiye bakımından farklı sonuçları olacaktır.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.