24 Kasım 2024
  • İstanbul3°C
  • Diyarbakır9°C
  • Ankara0°C
  • İzmir7°C
  • Berlin3°C

IRAK’TA KURULAN ‘ASLAN SOFRASI’

Ceyda Karan

25 Ağustos 2013 Pazar 08:36

Boşuna dememişler, “Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz” diye... Gidince anladım. Irak başkentine Saddam Hüseyin’ı devirmekten öte neye yaradığı meçhul işgalden 10 yıl sonra; işgalin fiilen sona ermesinden 1.5 yıl sonra nasip oldu görmek...

Allah kimsenin memleketinin başına böylesi işgaller vermesin. İşin ironisi belki de, işgalle demokrasi kuracaklarını zannedenlerin bu ülkede sokakta yürüyemeyecek hale gelmesinde. Yoksa Iraklılar yürüyorlar, her dakika can korkusu eşliğinde... Saddam’ı gönderenlerse şimdilerde ‘10 Saddam gücünde’ bir lider yaratmış olmanın derdinde. 15 Amerikan askeri ve görevlisi hala Bağdat’ın kenarındaki büyükelçilik kalesinde dururken; kör topal siyasi süreçte Şii, Sünni ve Kürtleri dengeleyebilen tek isim olduğu için iki dönemdir başbakanlık koltuğunda oturan Nuri el Maliki’nin ‘milli güvenlik devleti’ hüküm sürüyor. Şimdilerde bir parça da sallantıda...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun partili ve işadamları heyetiyle gittik Bağdat’a. Üç günde Irak’ı şöylesine bir ‘koklama fırsatı’ oldu. Türkiye’den bakıldığında artık alışkanlık haline getirilen ‘mezhep ve etnik hatlı’ Irak okumasını gözden geçirdik.

NUCEYFİ’NİN ASLANI

En dikkat çekici anekdotlardan biri, Kılıçdaroğlu’nun Sünni kökenli Meclis Başkanı Usame Nuceyfi ile temasından çıktı. CHP heyeti Nuceyfi’ye Asurlular’ın aslan avı için kullandıklarını andıran seramikten yapılmış bir araba hediye etti. Nuceyfi, “Bu diyarda bu arabalarla aslan avlarlarmış” dedi. CHP lideri ‘Burada aslan mı avlanıyormuş?” diye sorunca Iraklı liderin yanıtı, “Bir tane var şu anda ve onu avlamaya çalışıyorlar” oldu. Sünni kökenli Irak Meclis Başkanı, ‘aslan’ diyerek Maliki’yi kast etmekte. M.Ö. 600’lü yıllarda hüküm sürmüş Asurbanipal’in ‘öldürdüklerinden biri olup olmayacağını’ henüz bilmiyoruz.

Kaba hesapla yüzde 60-65’i Şiiler’den, yüzde 20’si Sünniler’den, yüzde 15’i Kürtler’den oluşan Irak’ta, mezhepsel ve etnik gruplar kuzeyde Kürt bölgesi ve güneyde Basra dışında içiçe geçmiş.

2010 seçimleri sonrası Maliki’nin ülkenin en köklü Şii siyasi hareketi olan Dava Partisi’nin başını çektiği Şii ve Sünni Araplar’la Türkmenler, bağımsız liderler ve aşiretlerin desteğini alan Hukuk Devleti Koalisyonu var. Mezhepçi ve etnik duruş dışlanıyor, merkeziyetçilik vurgulanıyor. Maddi kaynak dağıtımındaki üstünlük kullanılıyor. Maliki salt başbakan değil, savunma bakanı, merkez bankası başkanı ve başka pek çok mevkiye sahip! Diktatörlükle itham edilmesi boşuna değil!. O ise kendini ülkeyi birarada tutmaya çalıştığını söyleyerek savunuyor, aşırı Şii ve Sünni unsurlarla mücadele ettiğini iddia ediyor.

SADR’IN LÜBNAN MACERALARI

2014’te yeniden sandık kurulacak ve kazan kaynıyor. Soru Maliki’nin üçüncü kez aday olup olmayacağı... Hesaplar kitaplar yapılıyor. 2010 seçimini birkaç koltuk farkla ilk sırada tamamlasa da birleştirici olamamış Ulusal Irak ittifakı’nın laik Şii lider İyad Allavi’nın yarası büyük. Allavi, geçen sene yanına merkezle sorunlu Kürtleri ve aile geleği açısından önemsense de belki de dillere düşen ‘Lübnan maceraları’ sebebiyle kişisel olarak itibar edilemeyen 40 yaşındaki Şii lider Mukteda el Sadr’ın Sadr Hareketi’ni de alıp Maliki’nin Olmadı. Aralarında anlaşamadılar, ABD de destek vermedi.

MALİKİ ADAYLIKTA ISRARCI

Şimdi yine bu gruplar hareketli. Sadr da, Sadr hareketinin parçası olduğu Irak İslam Yüksek Konseyi de Maliki’nin üçüncü kez adaylığını istemiyorlar. Büyük Ayetullah Ali Sistani‘nin de Maliki’ye onayı yok. Hukuk Devleti Koalisyonu içinde Maliki’ye ‘kenara çekil’ çağrıları var. Ancak Maliki ısrarcı ve gerekirse Dava Partisi listesiyle yarışa girmekte kararlı. Kimileri bu yüzden Maliki’ye ‘işi bitmiş’ gözüyle baksa bile kimileri ‘bileğinin kolay bükülmeyeceği’ görüşünde. En son bahardaki yerel seçimlerde muhalefet Maliki’ye karşı umut vermemişti.

Irak’ta düzgün işleyen bir devlet yapısı, profesyonel kurumlar yok, partizanlık gibi siyasi gelenekler de eksik değil. Yolsuzluklar, altyapı ve hizmet sorunlarının üstüne şiddet tüy dikiyor. Ahali açısından iş ‘hayatta kalma özgürlüğü’ haline gelince algıları güvenlik belirliyor. Maliki de ‘birleştirici’ unsur halini alabiliyor. Rivayet o ki “Saddam zamanında çok daha iyiydik” diyenlerin bile bulunduğu Irak’ta, aslında şiddetin dinmemesi Maliki’nin kozu haline geliyor. Kaideciler’in saldırıları, Sünni bölgelerdeki isyan girişimleri devlet tekelinin gerekçesi kılınabiliyor.

YANLIŞ BAĞDAT’TAN DÖNER

Irak, liberal müdahaleyle bir ülkeye ‘demokrasi’ taşınamayacağının, ama bir ülkenin toplumsal doku ve devlet yapısının on yıllarca tamiri mümkün olmayacak şekilde bozulabileceğinin en somut sembolü. Hâlâ dışarıdan demokrasi getirmeyi görev bilen Batılı güçler ve onların küçük emperyal hayaller kuran dostları bu komşumuzdan çok şey öğrenebilir. Tabii ki en başta coğrafyayı ve tarihi doğru dürüst ve baştan okumak gerek. Ne de olsa “Yanlış hesap Bağdat’tan dönüyor!” Ne yazık ki Ortadoğu’nun her yeri Bağdat’ oldu!

Sünni ve Şii Türkmenlerle yanyana

CHP Genel Başkanı, Irak temaslarında Sünni-Şii dengesini gözetmeye özen gösterdi. Türkmenlerle görüşmesinde de öyle... Kabinedeki sekiz Türkmen bakanından biri olan Turan Müfti’nin karşıladığı Kılıçdaroğlu, Devlet Konukevi’nde Sünni ve Şii Türkmen liderlerle hep birlikte görüştü. Bu isimler, Irak Türkmen Cephesi’nin geçen baharda Kerkük’teki evinde suikasttan kurtulmuş lideri üyesi ve önemli kanaat önderlerinden olan Telaferli Şeyh Taki Mevla. Kılıçdaroğlu’na Hz. Ali’nin meşhur çiftbaşlı kılıcı Zülfikar’ı temsil eden bir kılıç hediye edildi.

CHP akçeli işlere hiç girişmedi

IRAK’IN Ankara’ya ağır eleştirilerine karşın CHP’nin ‘şikâyete’ başvurmadığını teslim etmeli. Öyle ki, Irak’ın CHP üzerinden işadamlarıyla ‘özel komite’ kurma önerisi ‘akçeli işlere girişme kaygısıyla’ geri çevrildi. Kılıçdaroğlu, hem Şii hem Sünni liderlerle görüştü. Ama ziyaret eksik kaldı, ne Kerkük’e ne de Necef’e gidebildi. Kerkük Türkmen açısından önemliyken, Necef’te çok zor randuvu veren Ayetullah Sistani ile görüşme vardı. Kerkük’ün iptali için Kürt Yönetimi’nin Ankara’nın talebiyle merkeze ağır baskı yaptığı söyleniyor. CHP heyetinde de Necef’e gidilirse ‘Şiici’ görünüleceği kaygısı ağır bastı. Kılıçdaroğlu, Sistani görüşmesinin iptalini, bir gün sonraki Afyon programı için dinlenmek olarak izah ettiyse de tatmin edici bulunmadı. CHP Ortadoğu’ya ‘uzak’ bir portre çizdi. Hızla dönüşen bölgeyi anlayacak genç ve enerjik bir görünüme ihtiyaç olduğu kanaati yarattı. Bir siyasi partinin bu ziyarete girişmesine gelince... Bırakın bir ana muhalefet partisini en küçük partiler bile ‘gölge kabineler’ kurup komşu ülkelere heyetler gönderse yeridir. Belki bu sayede Ortadoğu’da görülmemiş bir şekilde ateşle oynanmasına mani olunur.

Türkiye Bağdat’ta ‘off power’

Irak-Türkiye ilişkilerinde manzara şu: Bırakın günümüzde hiç bir hükmü kalmamış ‘hard power’ (sert güç), yahut ‘akilliği’ gerektiren ancak esamisi okunmayan ‘soft power’ı (yumuşak güç): vaziyet Türkiye açısından ‘off power’ (şalteri kapatmış)...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun partili ve işadamlarından oluşan heyetle çıktığı Bağdat ziyareti bize bunu açıkça gösterdi. Iraklılara göre bunun sebebi, Türkiye’nin ülkelerine ‘üstenci’ bakışı ve belki daha mühimi Irak’ın mezhep ve etnik fay hatlarıyla fazla iştigal etmesi.

TÜRK İŞADAMLARI ‘ADIM ATAMAZ HALDELER’

Türkiye’nin Irak’taki merkezi hükümetle siyasi ilişkileri ve paralelinde ekonomik ilişkileri dibe vurmuş. Türk işadamları artık deyim yerindeyse ‘adım atamaz halde’. Kağıt üzerinde 40 milyar dolarlık yatırımlar var, bunların bir kısmı teslim edilmiş, bir kısmı edilmemiş projeler. Bir kısmının hak edişleri alınamıyor. Petrol zengini olan ama her malı ithal etmesi gereken, yeniden inşa sürecinden geçen Irak’ta iş çok. Ama ticari ilişkiler ‘siyasi krize’ kurban edilmiş.

Siyasi krizin odağında Sünni kökenli Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık el Haşimi’nin ‘terörizm’ ithamlarıyla gıyabında yargılanıp Irak yargısı tarafından idama çarptırılması sürecinde Türkiye’nin ona sahip çıkması. Iraklılar, “Biz Türkiye’deki hukuk süreçlerine böyle müdahale etmeye kalkışsak ne denir?” diye sorguluyor.

‘KAPI AÇIKKEN PENCEREDEN ATLAMAK’

Başbakanlık Güvenlik Müsteşarı Faleh el Fayyad, bu sorgulamayı yapanların başında. Fayyad, Sünni kökenli, Maliki’nin sağ kollarından. Irak’ın askeri alımları, güvenlik ve savunma sorumluluk alanı. Amerikalılar’la sürekli temasta. Hatta Maliki üçüncü kez aday olamazsa başbakanlık için ismi geçiyor.. Fayyad, en fazla da Ankara’nın Irak’taki mezhep farklılıklarına yüksek sesle vurgu yapmasından yakındı. “Irak bir din devleti değildir, medeni bir devlettir. Sürekli ayrılıklarımıza dikkat çekilmemeli” dedi. Fayyad’ın “Türkiye’nin çıkarları için bölgede savaş çıkartmaya ihtiyacı olmadığı” cümlesi Bağdat’taki diğer algıyı yansıtıyor. Zira Türkiye’nin Suriye’de oynadığı rol hiç olumlu bulunmuyor. Maliki’nin, Kılıçdaroğlu ile temasında Esad’ın üç beş ayda gitmeyeceği tezinde haklı çıktıklarını belirttikten sonra el Kaideci, el Nusracı ve diğer cihatçıların yarattığı tehlikelere dikkat çekmesi bundan. Türkiye, bölgedeki aşırı Sünni grupları kullanmakla hatta Irak’ın Sünni bölgelerindeki isyanlarda parmağı olmakla alenen itham ediliyor. Türkiye’nin Mısır ve Suriye’ye çok fazla karıştığı görüşünü de bizzat Maliki dile getirdi. “Irak’ın kapıları Türkiye’ye açık. Ancak Türk hükümeti pencerelerden atlamaya çalışıyor” tekrarlanan cümle.

EL HEKİM’İN İMALI MESAJI

Bu söylem Maliki ekibiyle sınırlı değil. Ilımlı isimlerden Irak İslami Yüksek Konseyi Başkanı Ammar el Hekim, Kılıçdaroğlu ile görüşmesinde şu imalı cümleyi kurdu: “Türkiye bölgede çok önemli bir aktör. Çok pozitif ve çok negatif adımlar atabiliyor. Biz adımlarının pozitif olmasını arzu ediyoruz.”

NOTLAR..

Güvenliğin bezdirdiği şehir!

» IRAK’da güvenlik tüm algıları belirliyor. En büyük özgürlük ‘hayatta kalabilme hakkı’. Başkentin gayrıresmi nüfusu 8 milyona yakın Geniş güvenlik yüzünden korkunç bir trafik sıkıntısı yaşanıyor. » Bağdat Havaalanı’nı şehre bağlayan yollar ve çevre düzenlemesini GAP inşaat yapıyor. Henüz tamamlanmamış.

HAR ÇOK NEM YOK

» Havaalanı yolunda 100 metrede yerleştirilmiş ‘fıskiyeler’ Gezi olaylarının ‘fişkiye’lerini aklımıza düşürdü. Termometrede 48 dereceyi gördük. Geçen yıl 62 derece görülmüş fakat nem olmadığından aşırı sıcaklık ortamlarından daha kolay nefes alındığını teslim etmeli. Nem ne acayip şeymiş!

BENZİNE 40 KURUŞ!

» Irak iki numaralı petrol üreticisi konumunda. Benzinin litresi Türk parasıyla 40 kuruş!

» Bağdat’ta 62. Caddeye giden Kerrade yolu geceleri cıvıl cıvıl. ‘Green Zone’dan (Yeşil Bölge) çıkınca hayata dokunuyorsunuz. Erkekler ve kadınlar akşamları Saddam’ın vaktiyle açtırdığı bulvarların kenarlarındaki yeşillik alanlarda çay ve nargile içiyor.

» Iraklılar sanata özellikle tiyatroya düşkün. Ulusal tiyatro binasının kapalı gişe oynadığı söyleniyor.

YABANCI VE KADIN OLMAK!

» Bağdat’ta hem yabancı hem de kadın olmaz zor! Dicle kıyısında nargile içmenin yolu ancak lüks yerlerden geçebilir. Hıristiyan ve Yahudilerin vaktiyle yaşadıkları nehir kıyısındaki orta halli bahçeler haremlik-selamlık bile değil, tümden selamlık! Yolda bir yabancı olarak başınız açık yahut kapalı yürümeniz çok tehlikeli görülüyor.

DİCLE’YE NAZIR İÇKİ DÜKKANI

» Özellikle Dicle kıyısında ve Kerrade bölgesinde pavyonlar, içki satılan küçük dükkanlar var. Bir tanesinin önünde Tuborg reklamlarını görüyoruz. Efes, tuborg gibi biralar, viski rahat bulunuyor ve çok ucuz. Bize mihmandarlık yapan bir Türk dostumuz Türkiye’de dahi olmayan orijinal coca cola’ların bulunduğunu anlatıyor.

» Bağdat’ta Hıristiyanlar da yaşıyor. Elbette ayrılan çok insan var. Dicle kıyısındaki Ebu Navaz semtindeki iki katlı evlerin çoğu onlara ait ancak evlerin içler acısı bir hali var. Mülklerine ise kimse dokunmuyor.

» Bağdat’ın gay’leri eksik değil. Ama geçen yıl onlarca gay’in öldürüldüğü el Kaide cinayetleri korku saçmış.

» Bombalama saatleri var. Hava çok sıcak olduğundan mesai 2’de sona eriyor. İnsanlar işe çok erken gidiyor. ‘Bomba saati’ de 6.30 civarları. Bu ülkede silah almak iş değil. Bir kalaşnikof 400 dolara cepte.

» Amerikalılar işgalin sembollerinden olan Hummer ciplerini de geride bırakmışlar. Tabi bedavaya değil. Satmışlar. Iraklılar Amerikalıların sıktıkları kurşunların parasını kuruşu kuruşuna aldıklarını söylüyor.

CHECK POINT CHECK POINT

» Yeşil bölgeye girmek ve çıkmak özel izne sahip olsanız da azap. En az 8 kontrol noktasından (check point) geçiyorsunuz. Kimileri 10 metre aralıkla. Birinden geçtikten sonra diğerinde niye durduğunuzun mantıklı bir izahı yok. Çoğunda pasaport kontrolü birisi de araçtan indirilerek köpekli arama. Köpekli kontrolleri binlerce dolar maaş alan Amerikalı özel güvenlikçiler yapıyor.

» Bağdat’tan başka bir şehre gitmek de ayrı ızdırapmış. Program iptali izin vermedi ama 3 saat uzaklıktaki Necef’e gideceksiniz. İkişer saati de şehirden çıkmaya harcamak gerekiyor.

PALMİYELERE ŞEMSİYE

» Bağdat’ta bakımına en özen gösterilen canlılar palmiyeler olsa gerek. Dört yanı palmiyelerle bezeli bu şehirde özellikle küçük boydaki palmiyeler güneşten ‘yeşil şemsiyelerle’ korunuyor.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.