22 Kasım 2024
  • İstanbul11°C
  • Diyarbakır10°C
  • Ankara14°C
  • İzmir18°C
  • Berlin2°C

İNSANLIK VAZİFESİ

Nuray Mert

16 Kasım 2015 Pazartesi 09:46

Masum insanları hedef alan her benzer olayda üzülüyoruz, kınıyoruz ve hep aynı şeyleri söylüyoruz, bu insanlık vazifemiz. İşte o insanlık vazifesi bu kadar ile kalmamalı; böylesi acılı zamanlarda dahi acı gerçekleri konuşmak da insanlık vazifesi. Siyasetçilerinin izlediği politikaların bedelini sıradan insanlar ödüyor, doğru ama bu doğru dünyanın başka yerlerinde bedel ödeyen insanlar için de geçerli olmalı.

Paris’te işlenen bir insanlık suçu, ama Suriye’de “rejim değiştireceğiz” diye ülkeyi bu hale sürüklemek de “insanlık suçu” idi. Bu saatten sonra, kimse “Esad diktatördü, Suriye’ye özgürlük getirmek için bu işe giriştik” diyemez, ona bakarsanız Suudi Arabistan’da diktatörlük, Körfez Emirlikleri de öyle, asıl mesele o değildi, hepimiz biliyoruz. Nitekim, nihayet, Irak işgalinin baş savunucusu eski Britanya Başbakanı Tony Blair dahi, ortaya çıkan tablodan sorumlu olduklarını itiraf etmek zorunda kaldı. Benzer pek çok yerde ve en çok bilinen örnek olan Afganistan’da da “özgürlük savaşçısı” diye ilan edilen ve sonra dünyanın dört bir yanından ülkeye sokulan radikal İslamcı gruplar, sonuçta Batı’nın baş düşmanı oldular. Afganistan, Irak ve Somali gibi pek çok ülke hâlâ savaş halinde, buralarda yüzlerce, binlerce sivil, masum insan ölüyor, “yanlışlıkla” düğünler, hastaneler bombalanıyor. Şimdilerde, Suudi liderliğinde Yemen’e askeri müdahale pek çok sivilin ölümüne sebep oluyor, çoğu haber bile olmuyor. Hâlâ, dünyanın Batı’da yaşayan “medeni” insanlarının canı ile diğerlerinin canı aynı değerde sayılmıyor. “Terör” dediğimiz şeyin sebeplerini asıl buralarda aramakta fayda var.

Hedef yaşam tarzı mı?

Tüm suç “Batılı güçlerin” edebiyatından hiç hazzetmeyen biriyim, ama diğer uca savrulmamak şartı ile. Son olayda bir kez daha tekrarlandığı gibi, hedef alınan Fransızlar “yaşam tarzlarından dolayı cezalandırılmış” falan değil, o buzdağının görünen ucu. Diğer taraftan, konu yaşam tarzı ise, “yaşam tarzı”ndan dolayı cezalandırılan pek çok başka insan, daha doğrusu başka yaşam tarzı var. Biliyorum, pek çoğunuz, böyle bir zamanda böyle bir yazıyı münasebetsiz bulacaksınız, ama bence değil. Paris faciasından sadece bir gün önce, Beyrut’ta bir alışveriş merkezi bombalandı ve elli civarında insan öldü, kaçınızın haberi oldu? O insanların hayatı daha mı az değerli? Bombalanan mahalle Şii mahallesi idi, o insanların suçu da Şii olmaktan ibaretti. Hem biliyor musunuz ki, Lübnan’da başını Şii Hizbullah örgütünün çektiği cephenin karşısında, başını Sünni Müstakbel Partisi’nin çektiği cephe, Fransa’nın baş müttefiklerinden. Müstakbel Parti’sinin lideri Hariri ailesinin kalesi Trablus kenti, Suriye’ye giden cihatçıların merkezi olarak biliniyor. Hikâyenin gerisi de var, ama uzatıp sizi daha fazla sıkmayayım.

Kısacası, dünya artık çok küçük, sizden uzak yerlerde destekledikleriniz gelip sizi buluyor, sonuçta biçare insanlar ölüyor. Mevzuyu derinleştirmezsek, bu tür faciaların ardı arkası kesilmeyecek. Suriye’nin bedelini yeni yeni ödemeye başladık, bedelin ağırlaşmaması için “daha fazla savaş” çığlığı atmaktan vazgeçmek lazım. Fransa, Suriye’de diplomatik uzlaşma formülüne en fazla karşı çıkan ülkelerden idi, Paris faciası ardından, “daha fazla savaş” sesleri vermeye başladı, umarım tavrı değişir.

Daha fazla uzlaşı

Oysa dünyanın her yerinde yaşayan insanların daha fazla bedel ödememesi için çözüm, daha fazla uzlaşma, daha fazla diplomasi, daha fazla insan canını merkeze alan siyasetler. Tam da bu nedenle, hafta sonu, Viyana’da ABD ve Rusya arasında, muğlak bir çerçevede de olsa varılan uzlaşmanın altını oymaya çalışmaktan herkes uzak durmalı. Bunların içinde, dünyayı otel kapatmak, TIR’lar dolusu eşya ile dolaşmak, ortalığa para saçmaktan ibaret gören Körfez takımını özellikle zikretmekte fayda var. Müslüman dünyanın geldiği noktada sorun arayanlar, gözlerini radikalizme bulaşmış gariban göçmen çocukları yerine bu takıma dikseler daha anlamlı bir iş yapmış olacaklar, ama tabii onlar büyük silah alıcıları, parası bol yatırımcılar.

Ne diyeyim, umalım ki böyle bir dünya daha fazla kurban vermesin, hayatını kaybedenlerin yakınlarına Allah sabır versin.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.