22 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Diyarbakır5°C
  • Ankara10°C
  • İzmir17°C
  • Berlin2°C

İNŞALLAH PKK SİLAH BIRAKIR

Kadri Gürsel

03 Ocak 2013 Perşembe 03:47

Her türlü uğursuz tepkiyi başımdan def etmek için en baştan yazayım şuraya: İnşallah PKK silah bırakır...

İnşallah memlekete barış gelir.
Amin.
Tamam mı?
Peki neye amin diyoruz?
Olmayacak duaya.
Şu duayı denesek ya:

“İnşallah Kürt sorununa ülke bütünlüğü içinde kalıcı bir çözüm bulunur.”

Ama hayır, Ankara’dakiler artık “Kürt sorununa çözüm”ün lafını etmez oldular. Onun yerine “PKK silah bıraksın” diyorlar. İktidarın yeni söylemi bu.

Güzel, PKK (İnşallah) silah bıraksın da, nasıl olacak bu?

Önce “Kürt sorunu çözülsün” der ve buna uygun gerçekçi bir perspektif sunabilirseniz, PKK zaten bu sürecin belirli bir aşamasında silah bırakacaktır. Ama tersi mümkün değildir ve mümkün olamayacağı da görülecektir.

PKK’nın kuruluşundaki mayayı, ideolojisini, siyasi kültürünü, kimliğini bilenler ve hareketin toplumsal tabanı dahil, tüm bu saydıklarımızın yekunu açısından “silah”ın ne ifade ettiğini değerlendirebilenlerin nazarında, başka bir sonucun öngörülmesi olanaksızdır.

Maalesef böyle. Şimdi dereyi görmeden paçaları sıvayıp, bir “Yeni İmralı Süreci” adlandırması yapan “gönüllü sazanlar”dan geçilmeyen bir ortamda, acıtsa da gerçeklerden söz etmek gerekli.

Ve bir de tabii Abdullah Öcalan var.

KCK ve PKK mahpusları, onun tek bir sözüyle, hem de hiçbir talepleri karşılanmadan açlık grevini bırakmışlardı.

Demek ki Öcalan tecritte bile çok önemli.

Zaten Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan da “Öcalan hala en önemli figür; Apo örgütün duygusal varlığında en önemli parça” demiyor mu?

Daha fazlası da söylenebilir. “Apo” Kürt sorununun bölgeselleştiği bir Ortadoğu’da AKP hükümetinin elinde kalmış tek “yerli siyasi sermaye”dir.

Suriye krizi sonrasının Ortadoğu’sunda tarafları yeniden belirlenen Türkiye’nin Kürt sorununda artık Ankara bölgedeki “7 kocalı Hürmüz”dür.

Sayalım: Suriye’de PYD (PKK), Kürt Ulusal Konseyi, Baas rejimi, Kürdistan Bölgesel Hükümeti, Bağdat, İran ve tabii ki Kandil...

Bölgedeki son gelişmeleri dikkatle okuyanlar Türkiye’nin Kürt sorununda oyunun bu aktörler arasında oynandığını görürler. Bu çok taraflı oyun daha fazla karmaşıklaşmadan Ankara dizginleri yeniden ele almak istiyorsa elini çabuk tutmalı.

Nitekim acil durumun kavrandığını seziyoruz.

Hem üstelik vakit azalıyor. 2014’ün martından itibaren peş peşe seçim var. Bu seçimlerin 2009-11 dönemindekiler gibi göreceli şiddetsiz bir ortamda yapılması Erdoğan’ın siyasi beklentilerinin gerçekleşmesi açısından önemli.

Tarihi bir kavşak noktası ve zor bir ikilem.

Kürt sorununu çözüm yoluna sokmadan silah bıraktırmak mümkün değil. Kürt sorunu çözülmek istense bu kez siyasi ikbal hesapları suya düşebilir. Çözülmeden bırakılsa iki yıl sonra Türkiye neye benzer, meçhul.

Ve nihayet anlaşılıyor ki iktidar Öcalan sermayesini kullanmaya karar vermiş. Amenna.

Nasıl olacak bu?

Bir acayiplikle karşı karşıyayız.

Hükümet Öcalan’la konuşacak ama bu arada avukatlarıyla görüşmesine izin verilmeyecek.

Sonra bir bakmışız ki Öcalan, “açlık grevini bitirin” çağrısı yapar gibi Kandil’e “silah bırak” çağrısı yapıyor. Hayal edilen bu mu?

Önüne ikna edici bir çözüm formülü konmadan mümkün mü bu?

Öcalan’ı siyaseten idam etmekle eş anlamlıdır. Hem de sermayeyi kediye yüklemektir.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.