İKİ CEPHENİN DEMOKRASİYE KARŞI ÇIKIŞI!
Tarhan Erdem
26 Aralık 2011 Pazartesi 00:12
AK Parti, MHP ve KCK'nın görüşlerinin bir arada kayda geçmesini yararlı gördüm..
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, geçen çarşamba günü bütçe genel görüşmelerinde, muhalefetin eleştirilerini hükümet adına cevapladı. Konuşmanın bir bölümü Kürt meselesinin yönetim ve parasal kısmı dışındaki kimlik ve toplumsal konularına ayrılmıştı. 2009’daki Kürt açılımından sonra bu konuşma, hükümetin yeni bir dönemi başlatma kararını yansıtıyor gibiydi.
Bu konuşmayı, Meclis’teki oylamadan iki tam gün geçtikten sonra, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve KCK (Koma Civaken Kürdistan) Yürütme Konseyi Başkanlığı yazılı açıklamalarla cevapladılar. Açıklamaların geldiği gün Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay partisinin seçim çevresi kongresinde, ‘yeni bir demokratikleştirme paketi üzerinde çalışıldığını’ söyledi. ANF Ajansı aynı gün akşamüstü de Atalay’a cevap yayımladı.
Yorumunu okuyucularıma bırakarak, bu konuşma ve açıklama özetlerinin bir arada bulunmasının yararlı olacağını düşündüm:
Bülent Arınç’ın konuşması:
“Türkiye’de yaşayan bir insan ‘Ben Kürt’üm ve bu kimliğimle iftihar ediyorum, benim bu gerçeğimle tanınmamı istiyorum’ dediği zaman bizim buna saygı göstermemiz, bunu kabul etmemiz gerekir. Geçmiş dönemlerde inkârcı ve asimilasyoncu bir inanç böyle yapmamış olabilir. Onların da Türkiye’nin bugün başına neler açtığını hepimiz çok iyi biliyoruz.
Kürtlerin varlığı en az bin seneden beri bir gerçektir, bunu inkâr edemezsiniz. Bunu inkâr ederseniz 80 öncesine döneriz, 80 sonrasına döneriz.
O kimliğe saygı duyacağız, o kimliğin bütün kültürel haklarını, anayasal haklarını vereceğiz, tanıyacağız, diline saygı duyacağız, hepsi böyle olacak.
Kürtçe konuşmanın yasak olduğu günlerden cezaevinde işlenen işkencelere ve sonrasındaki faili meçhul cinayetlere, ölüm listeleri yapılmasına kadar bütün bunlar bir kimliğin inkâr edilmesiyle ortaya çıkmış kötü sonuçlardır. Hayır, inkâr etmeyeceğiz.
‘Ben Kürt’üm’ diyen bir insanın bu ülkede hepimiz kadar, en az hepimiz kadar hayat hakkı, bilgi hakkı, eğitim hakkı, dil hakkı, kültür hakkı, kimlik hakkı ne varsa vereceğiz!
Türk kimlikli bir siyasetçi ile Kürt kimlikli bir siyasetçi aynı partide birlikte çalışabiliyorlar. İftihar etmemiz lazım, ben seviniyorum, bundan daha güzel bir şey olabilir mi?” (21.12.2011, TBMM Tutanak Dergisi)
KCK Yürütme Konseyi’nin yazılı açıklaması:
“... Eğer Bülent Arınç’ın sözleri bir cambazlık değilse neden pratik adımlar atılmamakta ve tam tezat pratik adımlarla Kürdistan’da katliam süreci derinleştirilmektedir? Eğer ortalıkta sömürgeci bir ikiyüzlülük ve hinlik yoksa önce önder Apo üzerindeki psikolojik işkenceye son versinler; Kürt siyasetçilerini, ... Kürt gazetecilerini bıraksınlar. ... Bir taraftan Kürt halkının önderliği, gerillası ..., bütün bunlar en alçakça yöntemlerle yapılırken, öbür taraftan ortaya çıkıp ‘Biz Kürtlerin haklarını vereceğiz’ demektedirler. Bunun, yaptıkları ve yapacakları alçakça katliamların üstünü örtmek ve Kürt halkı üzerindeki kirli amaçlarını gerçekleştirmek için bir sömürgeci manevradan başka bir şey olmadığı açıkça ortadadır.
Bütün Kürdistan halkını ... AKP’nin geliştirdiği bu katliamcı ve Kürt halkının her şeyini hedefleyen, özgür Kürt çizgisini yok etmeyi önüne koyan bu soykırımcı politikalarına karşı duyarlı davranmaya, sessiz kalmamaya çağırıyoruz. ...” (ANF; 24.12.2011; 11.09)
Devlet Bahçeli’nin Arınç’a cevabı: “Şahsi fikirlerinden ziyade mensubu olduğu AK Parti hükümetine ait, haddi, eşiği ve sınırı aşan, son zamanların en vahim beyanları arasında yer alan sözler, şayet şuursuzca seslendirilen bir görüş değilse hıyanetin adım adım ilerletilmesi olarak değerlendirilecektir. Başbakan Erdoğan sonrasıyla ilgili beklenti içine giren Arınç, Türkiye üzerinde hesap yapan malum çevrelere peşinen taahhütte bulunmaktadır.
PKK’nın görüşleri ve kanlı yüzlerin zorlamaları AKP tarafından sahiplenilmiş, İmralı, Kandil ve AKP’den oluşan sacayak, Türkiye’yi Büyük Ortadoğu Projesi’nin izdüşümüne dönüştürmek isteyerek açıkça anayasa suçu işlemektedir.
MHP var olduğu sürece, hiç kimse vatan topraklarından pay alamayacak, federasyon ve demokratik özerklik özlemlerine ulaşamayacak, milli ve üniter devlet yapısını bozamayacak, aziz milletimizi dağıtamayacak ve Türkiye’yi yabancıların insafına terk edemeyecektir.” (www.mhp.org.tr; 24.12.2011)
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.