HÜKÜMETİN REFORMCULUĞUNA ARTIK İNANMIYORUM!
Tarhan Erdem
08 Ocak 2015 Perşembe 13:55
Hükümet, 4 bakanın Yüce Divan’a gönderilmesi konusunu “AK Parti'yi karıştırıp Erdoğan'ı Köşk'ten indirme kumpası” olarak görüyor ve Anayasa Mahkemesine (AYM)’ne güvenmediği için Yüce Divan’a gönderilmeli görüşüne karşı çıkıyor.
Başbakan grup toplantısında, “Türkiye’de demokrasiye, ekonomik kalkınma perspektifine ve Türkiye’nin uluslararası itibarına darbe vurma” amacının devam ettiği görüşünü açıkladı ve AK Parti’nin reform zihniyetinin sürdüğünü söyledi.
Sayın Davutoğlu’nun söylediklerini kendi kelimeleriyle özetleyeyim:
“Her alanda devrimci bir reform zihniyetiyle hareket ettik. AK Parti bir reform hareketidir. Statükoya teslim olmadık. Çizdiğimiz istikamette reformcu adımlarımızı bundan sonra da adım adım uygulayacağız. Her hafta bir reform hamlesini kamuoyumuzla paylaşacağız. Bunun içinde ‘İstihdamın yaygınlaştırılması’, ‘Aile hayatıyla çalışma hayatının uyumlaştırılması’, ‘Kayıt dışı ekonomiyi kontrol altına alma’, ‘Şeffaflık ve yolsuzlukla mücadele’ reform paketi de var, biz tarihi yürüyüş içinde büyük hamlemizin kararlı adımlarına devam edeceğiz”.
Bu sözleri, yeni seçim kazanmış bir partinin genel başkanı söyleseydi ne kadar mutlu olurduk değil mi? Bunlara benzer “Balkon konuşması”na üç kez inanmamış mıydık? Ama artık, inanamıyorum, ne olduğu için değil, ne olmadığı için inanamıyorum, anlatayım:
Benim; demokrasi, yerinden yönetim, reform kelimelerine hassas olduğumu, söyleyene bakmadan, saflık içinde havalara uçtuğumu bütün çevrem bilir.
2012’ye kadar, bu tip sözler karşısında hep heyecanlandım, çocuk gibi sevindim; ama AK Parti’nin “demokrasi”, “yargı paketi”, “demokratikleşme paketi”, “yönetim reformu” sözlerine o günlerden sonra bazen inanmış gibi görünmüş beklemişimdir; ama sonucu görünceye kadar, artık inanmakta mazurum.
Şüphesiz benden daha iyi niyetli olanlar vardır, Sayın Davutoğlu’nun yukarda naklettiğim sözlerini onlara bırakıyorum.
Önceleri, paket sözünü önce bakanlar söylerdi, dediğim gibi sevinirdim, büyük adım atılıyordu! Sonra taslak bakanlar kuruluna gelirdi, ben ve benim gibiler ferahlık içinde gelişmeleri izlerlerdi, toplantıdan sonra sözcü bir şey değişmemiş havasında, “imzaya açıldığını” söylerdi; biz de “bu kez tamam!” derdik. Tasarı Meclis komisyonuna gelir ve komisyon raporu çıkardı, bakardık ki, bir yerde asıl madde tasarıdan çıkmış!
Türkiye’de yüz yıldır beklenen özgürlük, Allahım, kaçıncı kez bir başka bahara kalırdı!
Kim istedi, kim çıkardı, nerede çıkarıldı, bilemem; ama başlarda söylenen maddeler taslaktan çıkmış; yasa eksik kalmış, ifade ve örgütlenme özgürlüğü, yargı, yönetim meselesinde asıl reform yapılmamıştı!
Belki de hiçbir metne konmamıştı, parti yöneticileri ve bakanlar konulmuş gibi konuşmuştu da, bizler anlamamıştık! Ne yapayım, umudumuzu seviyorduk!
Kaç kez aynı süreç yaşandı, oluyor sandık, o maddeler yasalaşmadı!
Yanlış anlaşılmasın, hiçbir şey yapılmadı demiyorum, çok şey yapıldı, ancak atılması gereken esas adım atılamadı veya atılmadı!
Bu arada, yasalaşması beklenen özgürlük maddelerine karşı olan birçok yasa maddesi kanunlaştı ve antidemokratik zihniyet çeşitli biçimlerde serbest yaşamı etkiledi:
Merkezi idare görülmemiş ölçüde kurumlaştı, dinsel kuralların devlet işlemlerinde etkinliği arttı, güvenlik güçleri örgütündeki bağlılıklar değişti, tabii yargı hükümleri geliştiriliyormuş görüntüsü verilirken başka yasalarla gerçekte zayıflatıldı; özel ilişkilerle basın ve televizyon kurumlarının yönetimine müdahale edildi…
Yazdığım gelişmelere, iktidar partisi liderinin, ahlak ve inanç kurallarına dayandırdığı, gerçekte demokrasiye ve insan haklarına karşı söylem ve davranışları da eklenmelidir!
Özetlersem; son beş yıl yaşadıklarım bana, Sayın Davutoğlu’nun, “reformcu adımlarımızı bundan sonra da adım adım uygulayacağız, her hafta bir reform hamlesini kamuoyumuzla paylaşacağız” sözüne inanma cesaretini vermiyor.
Sayın Davutoğlu, reform sözlerine inanmam için, iki adım atmalıdır:
1/Demokrasinin esası olan ifade özgürlüğü ve yerinden yönetim bağlamında yapabileceği yasa metnini açıklayıp Meclise göndermeli ve yasalaşması için samimiyetle çalışmalıdır; 2/ Anayasanın olanak vermediği konularla ilgili hususlarda, partisinin kabul ettiği anayasa değişikliği ilkelerinin belirtildiği değişik anlamlara gelmeyen metni açıklanmalıdır.
Bunları yapabilir mi? Yapılmadan Hükümetin demokrasi yolunda reformcu olacağına ve Yüce Divan konusunda söylediklerine inanmak gerçekten güçtür.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.