HÜKÜMETİN ALEVİ SORUNUNU ÇÖZMEKTEN UZAK OLMASININ 5 NEDENİ
Ruşen Çakır
28 Mayıs 2014 Çarşamba 09:05
Başbakan Erdoğan, İstanbul Okmeydanı’nda yaşanan olaylardan hareketle yeniden gündeme gelen Alevi sorunu (ki kendisi kesinlikle böyle bir tanımlama yapmıyor) hakkında Köln dönüşü gazetecilere söylediklerini tartışmaya açmak istiyorum:
- Ali’siz Alevilik
Erdoğan: “Almanya’da gerek bölücü terör örgütü, gerekse ‘Ali’siz Alevilik’ diye acımasız bir çalışma var. Ülkemize de nüfuz etmenin gayreti içindeler. Bunu defaatle Alman yönetimine bildirdik. ‘Hassas olmanızda fayda var’ dedik.”
Erdoğan aynı şikâyeti Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’un Türkiye gezisindeki eleştirileri üzerine de dile getirmişti. Bunun neden yanlış bir yaklaşım olduğunu o tarihte yazmıştım. (http://www.rusencakir.com/Alisiz-Alevilik-meselesi/2650) Kısaca tekrarlayacak olursak: Kuşkusuz Ali’siz bir Alevilik yorumu geliştirmeye çalışanlar var. Ama bunlar Alevi hareketi içinde çok da güçlü değiller. Alevilik içindeki farklı yorumların özgül ağırlıklarını tam hesap etmeden veya bilinçli bir şekilde çarpıtarak bu camia hakkında bazı tasvirler yapmak doğru değil. Hele işin içine yabancıları katarak olayı kriminalize etmeye çalışmaksa çok sakıncalı.
- Devlet içinde Aleviler
Erdoğan: “Şu anda ilgili bakan arkadaşımın Alevi kanaat önderleri ile görüşme yönünde bir çalışması var.”
Erdoğan muhtemelen Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler’i kastediyor. İşler Sünni bir ilahiyatçı ve bugüne kadar ne onun, ne de kabinenin başka bir üyesinin Alevilerin hassasiyet ve beklentilerini gözeten herhangi bir adımını gördük. Normal şartlarda bu tür kriz anlarında Alevi kanaat önderlerine bir Alevi bakanın gitmesi gerekir. Ama tek bir Alevi bakan bile yok. Hatta müsteşar bile olduğunu sanmıyorum. Vali ve il emniyet müdürleri arasında da Alevi kimliğiyle bilinen bir kişi duymadık. Zaten Alevi sorununun temelinde de devletten kaynaklanan bu tür ayrımcılık var.
- Alevi aydınların konumu
Erdoğan: “Alevi aydınlarımızın kararlılığı, birçok şeyi değiştirmeye yetecek.”
“Alevi aydını” tanımını hak edecek çok kişi var ancak bunların bir bölümü Alevi hareketi içindeki yorum farklılıklarına ve tartışmalarına angaje oldukları için zamanla etkilerini yitirdi. Bağımsız duruş sergilemek isteyenlerse gerek farklı Alevi grupları, gerek Gülen cemaati, gerekse devletten kaynaklanan telkin ve baskılar nedeniyle bunda başarılı olamadılar. Dolayısıyla günümüzde Alevi aydınlarının gidişata etkili olabileceğini düşünmek gerçekçi değil. Aynı şekilde, herhangi bir Alevi aydınının AKP hükümetiyle birlikte Alevilere belli projelerle gitmesinde başarı şansı yok.
- Aleviler ve terör
Erdoğan: “Onları terörize etmeye çalışan illegal örgütlere karşı Alevi vatandaşlarımızın duruşu çok önemli. Teröre bulaşanların içinde Sünniler yok mu, var.”
Aleviliğin ve Alevilerin adının her vesileyle terör ile birlikte anılması yanlış ve tehlikeli. Bu nedenle Erdoğan’ın ikinci cümlesiyle bu konuya nokta koymak isabetli olur: “Teröre bulaşanların içinde Sünniler yok mu, var.”
- Cemevlerinin statüsü
Erdoğan: “Mesela dün bir paket getirdiler. Mesela bir grup maaş istiyor, diğeri ‘hayır biz devletten maaş almayız’ diyor. ‘Cemevleri’ diyorlar. Belediyelerimiz onlara arsa tahsis ediyor. Ama tanımlamalar konusunda sıkıntı var. Diyanet ‘Cemevine mabet diyemeyiz’ diyor. Bir bölünmeye zemin hazırlamamak gerek.”
Başbakan’ın ve diğer yöneticilerin Alevi sorununu çözme yolunda adım atmamak için Aleviler arasındaki görüş farklılıklarını bahane etmekten artık vazgeçmeleri gerekiyor. Kaldı ki, önceki gün yazdığımız gibi Alevilerin devletten en büyük beklentisi gölge etmemesi.
Cemevlerine statü tanımama inadına gelince: İnattan eninde sonunda vazgeçilecek. Bu konuda ilk adımı atacak kişi de tarihe geçecek.
Şunu unutmamak lazım: Alevilerin cemevlerine statü tanımak ülkeyi bölmez, tam tersine birleştirir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.