HÜKÜMET ADIM AT!
Nuray Mert
20 Temmuz 2013 Cumartesi 13:36
Kürt siyasi hareketinden barış sürecinin tıkanma olasılığına dair uyarılar geliyor, kulak verelim. Barış’ı hep birlikte isteyelim!
Sürecin başından itibaren herkes biraz karnından konuşuyor ama böyle olması kaçınılmazdı. Kürt siyasi hareketi, liderleri Öcalan’ın başlattığı süreci tehlikeye düşürecek her şeyden özenle kaçındı. Hatta bu nedenle, bazı sol çevreler tarafından barış adına muhafazakar iktidarla anlaşıp demokrasiden vazgeçmekle itham edildi. BDP’nin Gezi protestolarına mesafeli davranması benzer bir şekilde yorumlandı. Oysa, mesele Kürt siyasi çevrelerinin barış sürecini tehlikeye düşürmekten ve iktidar partisine bu konuda bahane oluşturmaktan özenle kaçınmasıydı. Ben, BDP’nin içinde bulunduğu zor dengeyi samimi bir şekilde izah etme konusunda sorunlu bir uslup tutturduğunu düşünüyorum, ancak bu durum, barış sürecini yönetmenin onlar açısından ne denli zor olduğu gerçeğini görmezden gelmek anlamına gelmemeli.
Dahası, sadece BDP değil, barış sürecini tehlikeye atmamak adına, Kürtlerin özgürlük mücadelesine destek veren pek çoğumuz, sürece dair kaygılarımızı değil, umutlarımızı öne çıkarmaya özen gösterdik. Ben hala doğru olanın, böylesi bir tavır olduğunu düşünüyorum. Şimdi iktidarın sürecin ikinci aşamasına geçmekteki gönülsüzlüğüne dair işaretlere karşı da, Kürtlere destek vermeliyiz. Bunun yolu, yine kaygıları körüklemekten ziyade, iktidarı, üzerine düşeni yapması konusunda zorlamaktan, yani bu yönde taleplerin sesini yükseltmekten geçiyor.
İktidarın demokrasi anlayışının ne denli kıt olduğunu, Gezi protestolarına karşı sergilenen tavır ile bir kez daha gördük. Bu anlayışta olan bir siyasi heyetten, barış sürecinin ilerlemesi için gereken demokratikleşme adımlarını atmasını beklemek hayalcilik olarak görülebilir. Ancak unutmayalım ki, devletler, iktidarlar her zaman akılları, özgürlüklere, demokrasiye yattığı için değil, mecbur kaldıkları için adım atarlar. Kürtler ile barış sürecini tehlikeye atmanın, sadece Kürtler değil, Türkiye’de yaşayan hepimiz için ne denli hayati olduğunu hatırlarsak, Kürtlerin taleplerinin sesini hep birlikte yükseltmenin önemini daha iyi anlamış oluruz. Bu nedenle, BDP’nin başlattığı, ‘Hükümet adım at’ kampanyasına, usulen değil, samimiyetle ve en yaygın şekilde destek vermek çok önemli.
Diğer taraftan, geldiğimiz noktada, barış sürecinin önündeki en büyük engel, iktidarın ‘samimi’ olup olmamasından ziyade ‘gerçekçi’ ve ‘ciddi’ olmaması. Ben, iktidar partisinin Kürt meselesini ve münhasıran Kürt özgürlük mücadelesini hala hakkıyla anlayamadığını veya anlamak istemediğini düşünüyorum. AKP, Cumhuriyet’in katı laiklik ve üniterlik temelli ulus devlet projesini çözmeyi başardı ama, vardığı veya varmak istediği yer ‘demokratik bir cumhuriyet’ değil, bir nevi ‘neo-Osmanlı devleti’. AKP, Kürt meselesini de bu çerçevede görmeye devam ediyor; yani Kürtler’in, kendilerine eskisinden bir adım ötede haklar tanıyan iyi Türklerin abiliği altında yaşamaktan öte talepleri olmadığını düşünüyor. Kürt özgürlük mücadelesini Osmanlıya karşı isyanlar ile, Öcalan’ı, isyan sonunda devletle masaya oturan derebeyleri ile karıştırıyor. Öcalan’ın daha geniş bir odaya çıkarılmasını, ikinci aşamada ilerleme sayan ve büyük stratejistliğe soyunan küçük adamların aklıyla yol alabileceğini hesap ediyor. Bu yol yol değil, bunun sonu felakate varır. Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz, bu iktidarın hepimize barış borcu var. O nedenle hiç olmazsa gerçekçi ve ciddi olması gerekiyor.
BDP’nin ‘hükümet adım at’ kampanyasına vermemiz gereken desteğin bir yönü de, ‘bu iktidar ile barış olmaz’ küskünlüğünden ziyade, iktidara bu gerçekleri bıkmadan, usanmadan, yılmadan hatırlatmaktan geçiyor. Bedeli ne olursa olsun!
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.