01 Kasım 2024
  • İstanbul13°C
  • Diyarbakır8°C
  • Ankara6°C
  • İzmir15°C
  • Berlin13°C

HİZMET, KASET VE ‘PARALEL YAPI’…

Hüseyin Gülerce

08 Ocak 2014 Çarşamba 08:43

Meğer Hizmet hareketi hakkında kimilerinde ne iflah olmaz bir kin, ne önlenemez bir nefret, ne gözleri karartan bir düşmanlık varmış.

Zaten yaşadığımız süreç; savrulmaların, vefanın, dostlukların imtihana girdiği pek yaman bir süreç. Mü’mince duruşu korumanın ve hukukun üstünlüğünü savunmanın dışında yapılabilecek bir şey yok… 

İnsanda iki bakış açısı var: Hüsnüzan (iyi bakma, güzel düşünme), suizan (kötü bakma, art niyet arama.) Hizmet hareketi hakkında suizan besleyenler artık bu insafsız duruşu da aştılar, açıkça düşmanlık yapıyorlar. Bunların içerisinde alnı secde gören, aynı safta namaza durulan insanların olması yürekleri perişan ediyor. Hele, Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi gibi bir insan hakkında yazılanları, söylenenleri duydukça, vicdanlar da mı karardı, insaf da mı bitti diyorum… 

Öyle ki son günlerde, Muhterem Gülen aleyhine kamuoyu oluşturmak için adeta bir yerden düğmeye basılmışçasına; “siyasileri kasetle tehdit etti”, “kaset hazırlayanları biliyor”, hatta daha da ileri gidip “şantaj için kaset hazırlatıyor” türünden uydurulmuş argümanlarla iftira kampanyası başlatıldı. Muhterem Hocaefendi’nin daha önce defalarca aksi yönde bütün açıklamalarına rağmen kasıtlı yorumlar ve çarpıtmalarla kamuoyunda bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Sanki bütün siyasiler hakkında olan ve olacak komplo ve şantaj girişimleri, Muhterem Gülen’e yakın bazı insanlar tarafından yapılıyor ve yaptırılıyor veya mutlaka haberdar olunuyor ve meydana gelmeden önce kendisine haber veriliyor. 

Hâlbuki Hocaefendi’nin sohbetlerinde en fazla üzerinde durduğu konulardan biri insanların ayıplarının, günahlarının peşine düşülmemesidir. “İnsanların ayıplarıyla meşgul olmak katiyen doğru değildir. ‘Mü’min kardeşini bir günahtan dolayı ayıplayan bir insan, o iş başına gelmeden ölmez.’ buyuruyor İnsanlığın İftihar Tablosu. Ayıplarla uğraşmak mü’minin işi değildir.” diyen Hocaefendi’dir… “Hata ve kusur avcılığı yapmak, günahları açığa vurmak ve insanları tahkir etmek dinimizde ahlaksızlık sayılmıştır.” diyen Hocaefendi’dir… “Günümüzün en büyük dertlerindendir suizan ve gıybet. İnsanların hatalarını arama, gizli hallerini araştırma, kabahatlerin izini sürme, dili gıybetle, iftirayla kirletme böylece, çok küçük meseleleri büyütme; bazen bir sözle bir insanı ademe mahkûm etme, bazen de bir başkasının bir anlık haline bakıp onu defterden silme... gibi öyle çirkin günahlar vardır ki, herkes için olmasa bile bazılarımız için bunlar hâlâ bertaraf edilememiştir ve bu günahlar, bir köşede sinsi sinsi bekleyen bir akrep gibi bazı mü’minlerin gönül hayatına zehir akıtmaya devam etmektedir.” diyen Hocaefendi’dir… “Allah Rasûlü (aleyhi ekmelü’t-tehâyâ), ‘Zandan kaçının. Çünkü zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüste bulunmayın, birbirinizin iç yüzünü araştırmayın, birbirinizin sözlerine kulak kabartmayın, birbirinizle rekabete girişmeyin, birbirinizi çekememezlik etmeyin, birbirinize karşı buğzetmeyin ve sırtınızı dönmeyin; ey Allah’ın kulları, kardeşler olun!’ buyurmuştur.” diyen Hocaefendi’dir… 

Haftalardır içimize bir yangın düştüğünü, bu yangının giderek büyüdüğünü feryat ederek yazıyorum. Son mektup da maalesef tartışma konusu yapılarak sulh yolu daraltılıyor. Her şeye rağmen ümidimi kesmiyorum. Sayın Başbakan, “paralel yapı” denilerek gündeme getirilen meselede, hukukî ve idarî tedbirlerle -varsa suç işleyenler- onlar hakkında gereğini yapar. Daha ötesi, yangını büyütecektir…