HDP, SOLCULAR VE DEMOKRATLAR
Erol Katırcıoğlu
22 Nisan 2014 Salı 09:12
“Türkiyelileşmek” önemli bir kavram. Bunu “Türkleşmek” olarak algılamanın tabii ki bir alemi yok. “Türkiyelileşmek” kavramı, Türkiye denilen ulus devlet sınırları içinde yaşayan farklı halkların, farklı etnik ve inanç topluluklarının eşit ve özgür bir biçimde birlikte yaşayabilecekleri bir düzen kurmaları anlamına geliyor. Tabii böylesine siyasi bir terimin ortaya atılabilmesi için, öncelikle olarak işaret ettiği olguların toplumda henüz gerçekleşmediğinin, yani, böyle bir düzenin henüz kurulamamış olduğunun tesbit edilmesini gerektiriyor.
Ama doğrusu Türkiye’de böyle bir tesbitin yapılması da hiç zor değil. Bugün bu topluma dışarıdan bakan hemen herkes görüyor ki Türkiye toplumu doksan yıldır “birlikte” değil “yanyana” yaşayan, bu nedenle de birbirlerini tam olarak tanımamış, tam olarak anlayamamış, bir başka ifadeyle bir türlü “biz” olamamış bir toplumdur.
Böyle bir önerinin siyaset felsefesi açısından ne anlama geldiği konusuna bu yazıda girmeyeceğim. Toplumun birbirine benzeyen bireylerden oluşmasının rahatlatıcılığı ile toplumun kırılganlığı, ya da toplumun farklı bireylerden oluşmasının sıkıntıları ile toplumun sağlamlığı arasında tercih konusu ayrıca tartışılabilecek bir konu. Ama Türkiye’nin doksan yıldır tecrübesi gösteriyor ki bu toplum başlangıçta da “benzer bireylerden” oluşmuyordu, bugün de “benzer bireylerden” oluşmuyor (üstelik de devletin bütün çabalarına rağmen). O nedenle de karşımızdaki sorun daha çok Türkiye’nin farklılıklarıyla birlikte nasıl “birlikte” olacağı, nasıl “birlikte” yaşayacağı sorunudur. Dolayısıyla bu denli hayati olan bu terimi bugün, ne İslami kesimin, ne laik kesimin ve ne de milliyetçi kesimin partilerinde ifade edilmediğinden gidersek Kürt siyasetinin geldiği siyasi olgunluğun da hakkının verilmesi gerektiği kendiliğinden anlaşılır.
“Türkiyelileşmek” kavramı ortaya atıldıktan sonra Kürtler ve çeşitli sol siyasi parti ve gruplarla birlikte önce HDK, yani “Halkların Demokratik Kongresi” ve daha sonra da HDP, yani “Halkların Demokratik Partisi” kuruldu. Bir “seçim partisi” olarak düşünülmüş HDP’nin, bugünlerde BDP’nin milletvekillerinin katılımıyla organik bir partiye dönüşme olasılığı, HDK ve HDP bileşeni olan sol partiler arasında tartışmalara yol açtı. Açılan tartışmalardan da, bir kere daha Türkiye siyasi ortamının ne denli zehirli bir ortam ve Türkiyelileşme önerisinin de ne denli zor bir hedef olduğunu görmek mümkün.
Bir kere daha vurgulamalıyım ki bu ülkede insanların siyasi tercihleri, fikirlerinden ve hatta çıkarlarından çok “aidiyetleri” tarafından belirleniyor. Böyle olunca da “aidiyetini” aşmak, bir başka ifadeyle farklı “aidiyetlerle” etkileşerek “aidiyetsizleşmek” ya da “çok-aidiyetli” hale gelebilmek oldukça zor. Oysa böyle bir zenginleşme en çok da toplumun “mağdur kimlikleri” için anlamlı ve gerekli. Ve en çok da kendini “sol” ve “demokrat” bir yerde tarif edenler arasında mümkün. Ama doğrusu yapılan tartışmalardan bu konuda sıkıntı olduğu anlaşılıyor.
Tabii ki “sol” ve “demokrat” kesimlerin kendi tarihlerini, kendi fikirlerini ve kendi sembollerini bırakmaları ya da reddetmeleri gerekmiyor. Ama anlaşılan yine de geçmiş tartışmaları ve kavgalarının yarattığı “aidiyetlerinden” kopmak yerine kendi gruplarını konsolide etmek eğilimi daha baskın bir duygu. O nedenle de bu sürece bakışları kuşkulu. Oysa bir an durup, bu ülkede son 50-60 yılda, “sol” ve “demokrat” kesimler arasında, ne derlenmeler, ne toparlanmalar, ne birleşmeler, ne çıkışlar gördüğümüzü bir düşünsek. Tabii sonuçlarını da...
Oysa “Türkiyelileşmek” kavramı bütün farklı ve mağdur kimliklere özgürlüğü, eşitliği ve kardeşliği işaret ediyor. Üstelik, yalnızca Türkiye’de ve Ortadoğu’da değil, aynı zamanda küresel dünyada da... “Sol” ve “demokrat” kesimlerin, bu anın tarihi bir an olduğunu da unutmadan, kendi aidiyetlerini, bütün diğer aidiyetlerin taleplerini içeren yeni ve daha demokrat bir aidiyet içinde yeniden kurmayı, yani Türkiyelileşme mücadelesi içinde yer almayı denemeleri gerekiyor.
Tabii herkes için geç olmadan... (Özgür Gündem)
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.