HDP NEYİ TERCİH EDECEK?
Serpil Çevikcan
10 Haziran 2015 Çarşamba 07:43
Kürt siyasi hareketini ana akım muhalefete dönüştürmeyi başaran HDP’nin önünde iki yol bulunuyor.
Ya çözüm sürecinin hedeflenen sonucunu Ak Parti ile birlikte getirebilecek bir yol izlemek ve Ak Parti’yi buna zorlayabilmek ya da bir hüsrana ortak olmak.
Birincisi zor, ikincisi çok kolay.
Birincisini yaparken, seçim gecesinde, alınlar henüz terliyken emanet oylara verilen sözün unutulmaması gerekiyor. İkincisinin adı ise popüler deyimle güç zehirlenmesidir.
Yani HDP’liler Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın, “Madem yüzde 13 oy aldılar. Kandil’e çağrı yapsınlar ve PKK’ya silah bıraktırsınlar” sözünü siyasi bir alerjiyle de yorumlayabilir, yüzde 13’ün omuzlarına yüklediği sorumluluk duygusuyla da.
İkincisini başarabilirlerse Türkiyelileşmek denen zoru çok daha kestirmeden başarabilirler.
HDP olup, İmralı ile Kandil arasında bir yerde durup, emanet edilen oyların hakkını vermek için silahların bıraktırılmasına çalışan cephenin başında yer alabilmek zor iş.
Üstelik bunu seçimden tek başına iktidar olarak çıkamamış, ancak 19 milyon seçmenin oyunu almış bir partiyle yapabilmek... Bu parti, yakın gelecekteki hükümet kombinasyonlarının bir numaralı partisidir.
Krediyi okumak
HDP, son genel seçimdeki oy oranını 7 Haziran’da ikiye katladı.
Kürt siyasi hareketi; dindarıyla, seküleriyle, Alevisi ve Sünnisiyle kemikleşmiş bir Kürt seçmenin yanına işçisi, çiftçisi, köylüsü, öğrencisiyle sol-sosyalist, Atatürkçü, ulusalcı kitleleri ekleyebildi.
Kürt milletvekillerinin enselerinden bastırılarak beyaz toroslara bindirildikleri parlamentoda bugün 80 milletvekili var.
Vatandaş sonuç odaklıdır. Nedenlerden çok sonuçlara bakar.
Bu nedenle HDP’nin çözüm süreci için bundan sonra ne yapacağı seçim öncesine kıyasla çok daha dikkatli izlenecektir.
Yine bu nedenle, mazeretlerin, ağızlara pelesenk edilen, “statükocu devlet” gerekçelerinin kamuoyunda daha az duyulacağı bir döneme giriyoruz.
HDP’ye açılan krediyi sadece Erdoğan karşıtlığı ve CHP ümitsizliği üzerinden okumak yapılabilecek en büyük hata olur.
Bu kredide silahların bir daha ele alınmamak üzere bırakılması konusunda doğan büyük umudun önemli payı var.
HDP ve Selahattin Demirtaş, sürecine ilişkin stratejisini seçim sonuçlarına göre güncellemek zorundadır.
Türkiyelileşme yolu
Kuşkusuz kendi cephelerinde sürecin ağırlıklı belirleyeni olmamak HDP siyasetinin önündeki en büyük problematik.
Devlet aygıtının, “Bizi HDP ve Kandil’den daha iyi anlıyor” dediği Öcalan var.
Ve sandıkta elde edilen başarıyı askeri stratejisinin basamakları yapmaya çalışacağından şüphe duyulmayan Kandil.
HDP ve Demirtaş, bu konumlanmada çözüm sürecinin hükümet karşısındaki ana taşıyıcısına dönüşebilecek mi?
Ak Parti ile aralarındaki makas bu kadar açılmışken, kavgada söylenmeyecek sözler söylenmişken işler yeniden toparlanabilecek mi? HDP, bunu tercih edecek mi?
Yoksa Ak Parti’ye topal ördek diye bakarken, memleketin doğusunu daha KCK, batısını buna daha kör yapma stratejine mi omuz verecek?
Türkiyelileşmek çok ciddi bir iddia. HDP bunu ancak kendisiyle ortaklaşanlara karşı sorumluluğunu aklından hiç çıkarmadan yapabilir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.