22 Kasım 2024
  • İstanbul8°C
  • Diyarbakır6°C
  • Ankara10°C
  • İzmir17°C
  • Berlin0°C

HDP İLE PKK ARASINDA FARK BIRAKMAMAK

Mücahit Bilici-

01 Ağustos 2015 Cumartesi 19:14

Kürdistan’da birinci parti, Türkiye genelinde milletvekili sayısı itibariyle üçüncü parti, demokratik söylemi itibariyle ana-muhalefet partisi konumunu yakalamış bir parti olan HDP’nin bugün PKK’ye indirgenme çabaları iyi niyetten yoksun manevralardır. HDP Türkiyelileşme’yi ilke edinerek meşru siyaset yürüten bir partidir. İktidar partisinin tek başına iktidarına son verdiği için bugün şeytanlaştırılmaktadır. Amaç, vekâlet aldığı toplumsal coğrafyayı terör korkusu ile tekrar iktidar partisine mülteci hâline getirmektir.

Şiddetten bunalmış toplum kesimlerini gizli- saklı bir “barış” ümidiyle rehin tutmanın vadesi dolunca, aynı kitleler bu sefer “savaş” korkusuyla terbiye edilmeye çalışılıyor. PKK’nin şiddet çağrısına cevaptaki istekliliği bu hamlelerin niyetini gizlemeye yetmiyor. Barışırken de savaşırken de yaptığın insanların acı ve ümitlerini siyaset sermayesi hâline getirmekse, vaesefa!

Bugün Türkiye’deki en önemli mesele Kürdlerin eşitlik ve egemenlik mücadelesinin PKK’nin silahlı yöntemine mecbur veya muhtaç olmaktan çıkarılması ve meşru siyasette ifade bulmasının sağlanmasıdır. HDP’nin bir çözüm zemini olarak görülüp müsbet istikamette teşvik ve takdir edilmesi gerekirken, HDP’yi PKK’ye doğru geri itmek, meşruiyetten soyundurup hedef yapmak ancak kötü niyetle açıklanabilir. İstenen, Meclis’teki HDP ile dağdaki PKK arasında fark bırakmamak. Yoksa ovada meşru siyaset yapan kardeşe “abin gibi dağa git” demenin anlamı nedir?

Hukukta “suçun şahsiliği” olarak bilinen evrensel ilke, Kur’an’da da temel bir prensiptir: ‘birinin hatasıyla başkası mesul olmaz.’ Suçluya cezasından fazlasını vermek zulüm olduğu gibi suçludan dolayı ailesini, akrabasını suçlamak da zulümdür.

Savaşta bile asker olmayan masum sivilleri katleden canidir. Bir sivili öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir. Bir savaşta çocuk, kadın veya erkek savaşmayan insanların kılına bile dokunmak suçtur, zulümdür. Savaş, çirkin bir şeydir. Ancak onun bile kuralları vardır. Karşılıklı olarak birbirlerine savaş deklare etmiş savaşçıların birbirini öldürmesi legaldir. Sana saldırı modundayken öldürmeye hakkın olan insana, sana teslim olunca dokunamıyorsun bile. Öldürebildiğin insanlara hiçbir şekilde işkence edemiyorsun. Arzu edilen barıştır. Ancak kaçınılmaz gördüğün savaşta bile zulüm etmemek asıldır.

Gelelim PKK’ye. PKK bir kısım Kürd’ün ordusudur. Kürdlere karşı sembolik ve fiziki terör uygulamış olanTürkiye Cumhuriyeti devleti ile onun şiddet dilini benimseyerek yıllarca savaşmış, sonra da barış müzakeresi yapmıştır. PKK’nin geçmişte de bugün de sivilleri hedef alan her eylemi savaş kurallarına aykırıdır ve terörizmdir. Barış hayırdır ve asıldır. Gerçek bir barış ancak adaletle mümkündür.

TSK ile PKK arasında karşılıklı savaş sırasında silahlı savaşçıların birbirlerini öldürmeleri kendi iradeleridir.İki tarafın da sivil ve masumlara dokunması ise terörizmdir. Filistin’de İsrail’e savaş deklare etmiş Filistinli veya Lübnanlı savaşçıların İsrail savaşçılarını vurması savaştır, sivil Yahudilere dokunması (şehir meydanında intihar bombacılığıterörizmdirSuriye’de rejime savaş ilan etmiş muhaliflerin savaşması legaldir. Masum ve sivillere dokunulan her yerde yapılan terörizmdir. Masum ve sivillere dokunulmadan yürütülemeyecek her savaş bana göre İslami açıdan gayrimeşrudur.

Bugün barış sürecinin bitirilmesiyle birlikte tekrar bir çatışma dönemine girilmiş görünüyor.Meydanlar, vatanseverlik sığınağına sağanak olup sel gibi akan alçaklardan geçilmiyor (Samuel Johnson isimli zat hakikatin hep hatırlanacak bir teline vaktiyle nasıl da dokunmuş).

Bugün itibariyle Kürdlerin meşru hak arayışında demokratik mücadele kanalları açık hâle gelmiştirve şiddetin miadı dolmuştur. Hangi gerekçeyle olursa olsun PKK’nin şiddete geri dönmesi büyük bir yanlıştır. Kürdlere de Türkiye’ye de zarardır. PKK’nin Türkiye devletiyle bir çözüm yolu araması hakkıdır. Fakat sivil ve siyasi haklar mücadelesi için gerekli meşruiyet ve insan malzemesi PKK’nin toplumsal tabanında bile vardır. Bugün itibariyle, PKK’nin askerî nefsi müdafaa dışındaki (hele ucu masumlara dokunan) her şiddet eylemi terörizmdir ve hem Kürdlerin meşru mücadelesini boğmak için hem de HDP’nin masumiyetine leke sürmek için kullanılacaktır. Dâhili güvenlik memuru olanpolislerin katledilmesi cinayettir. PKK silah kullandıkça Kürdlerin ve Türklerin demokratik mücadele çabası oksijensiz bırakılacaktır. Eğer akıllıysan seni şiddete davet edenle aynı dili konuşmayacaksın. Tek taraflı çatışmasızlık ilan edip, sadece nefsi müdafaa hakkını kullanacaksın. Mazlum olsan da, hattâ savaş yapsan da hiçbir şekilde zalim olmamak zorundasın.

Söz varken silaha sarılan teröristtir. Silahla söze imkân bırakmayan da teröristtir.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.