24 Kasım 2024
  • İstanbul3°C
  • Diyarbakır9°C
  • Ankara1°C
  • İzmir7°C
  • Berlin3°C

HDP, BDP VE SİYASETTE GENİŞLEME

Ayhan Bilgen

12 Ekim 2013 Cumartesi 08:34

Bazıları genişlemeyi savrulma, omurgasızlaşma gibi algılasa da toplumsal mücadelelerde gerçek tam tersidir. Daralmanın nedeni yozlaşma, siyaseti kişisel çıkar zeminine oturtmaktır. Toplumsal öncelikleri olan siyasal çabaların örgütlenme biçimi de, üstlendiğini iddia ettiği misyon gibi özgünlükler taşımalıdır.

İlkeler ve öncelikler, siyasal bir çalışmanın hem yapısını hem vitrinini oluşturur. BDP, Kürtlerin özgürlük mücadelesi için varsa, buna hizmet edebildiği, hızlandırdığı, kolaylaştırdığı ölçüde anlamlıdır. Farklı sosyolojik Kürt gerçekliği söz konusu ise doğal olarak BDP’de bunu kapsayabildiği, temsil edebildiği ölçüde taraftar bulacaktır. Bu anlamda bir genişlemenin önündeki engel ideolojik olmaktan çok kişisel kaygı ve beklentilerdir. İçindeki iktidarcı siyaset güdülerini aşamayanlar için, geleneksel siyaset alışkanlıklarına sığınarak konum koruma refleksi içinde hareket etmek kaçınılmaz hale gelir.

Aslında benzer değerlendirmeleri HDP için de yapmak mümkündür. Ancak kendisine yüklenen anlam dolayısı ile HDK ve HDP’nin bir kurucu parti, kongre partisi özellikleri taşıması beklenmektedir. Türkiye toplumsal muhalefet dinamiklerinin birlikte inşa edeceği bir siyasal öznenin nasıl kitle partisi olabileceği asıl tartışılması gereken sorudur. Projenin önemi ve ihtiyacını tartışmak yerine, bu amaca hizmet edebilecek bir aracın nasıl geliştirilebileceğine odaklanmak gerekir. Bu anlamda diğer partilerden farklı olarak yapması gerekenler olduğu gibi kitle partilerinin yapması gereken zorunlu düzenlemeleri de masaya yatırmak gerekir. Bu açıdan ‘eksik nedir ve nereden başlamalı‘ sorusu cesaretle cevaplanmalıdır.

Örgütler ve aydınlar kitle siyasetinde partiyi topluma taşıyabildiği kadar değerli ve vazgeçilmezdir. Asıl amaç toplumu siyasete katmak ise Türkiye toplumsal yapısında bunu zorlaştıran, engelleyen nedenleri sorgulamak gerekir. Kürt bölgesi dışında, halkın, örgütler ve aydınlara yönelik önyargısı güvensizliği köklü ve yapısal nedenlere dayanmaktadır. Yetmişli yılların özverili mücadelesinin aziz hatırası, politik çevreler dışında belirleyici bir tercih nedeni olmaktan çıkmıştır. Aksine devlet eliyle yürütülen güçlü enformasyon, toplumda, örgütlenme ve örgütlü çevreler aleyhine bir karalama kampanyası olarak karşılık bulmuş, sosyalist hareketler bu kuşatmayı kırmaya güç yetirememiştir. Bu bağlamda sol hareketlerin yaptıkları yanlışlar kadar, yapmadıkları, yapmayı terk ettikleri doğruları da konuşmak gerekir.

HDP zaten bileşeni olan partilerden farklı olarak kitle partisi olmayı hedefliyorsa, topluma hitap edebilmenin, ulaşabilmenin yeni yol ve yöntemlerini göze almalıdır. Bu nokta bilinmeyen değil, cesaret edilemeyen, yeterince içselleştirilemeyen halk siyasetidir. Merkez partilerine oy veren, aday olan toplum kesimleri ile kurulacak iletişimin devrimci örgütlere kadro kazandırmaktan farklı yöntemlere dayanması gerektiği açıktır. Anayasa konusunda liberal demokratik taleplerde bulunup siyasal liberalizmi suçlama argümanı olarak kullanarak toplumun farklı kesimlerini kapsayan bir organizasyon geliştirilemez. Ekonomi politikalarına dair sosyal kaygılar bu durumun aşılmasına engel değildir. Bütün liberalleri vahşi kapitalizm yanlısı sanmak tümüyle önyargıdan ibarettir.

Son yıllarda kısmen aşılmakla birlikte, İslami çevrelerin böyle bir partide sadece dekor olarak bulunmasının muhafazakar çevrelere açılmak için yeterli olmadığı görülmelidir. Türkiye toplumunun ortalaması ve çeşitliliği HDP’nin vitrinine yansıtılmadıkça tarif edilen toplumsal katılımı yakalamak mümkün değildir. Kısacası öncelikle aşılması gereken eski ezberler ve korkulardır. Onlar geliyor da biz mi engelliyoruz gerekçesi de mazeret değildir. Katılımı istenen çevrelerin nasıl bir ortama ve neyi paylaşmak üzere çağrıldıkları son derece önemlidir.

‘Biz bize yeteriz’ rahatlığı içinde hareket etmekten kaçınmak ve kitlede karşılığı olmayan kişi yada grupları korumaya odaklı örgütlenme modellerini aşmak gerekir. Bu bir haksızlık, vefasızlık olarak görülmemelidir. Bir araya gelişin amacına sadakattir. Niyeti hizmet etmek olan için, önde durmak sadece yüktür.

Seçimlerde kendisine dair bir şey olma hesabı yapanlarla büyük iddiaların taşınması mümkün değildir. Siyasette asıl önemli olan, bir şey olmaktan ziyade bir şey yapmaktır. Makamlar bir şey yapmayı kolaylaştırdıkça anlamlıdır. Koltuk için gelen koltuk gidince biter, pozisyon hesabı yapanlar konumlarını yitirince gider.