‘HAYIRDIR İNŞALLAH’ DEMEDEN ÖNCE...
Cafer Solgun
05 Haziran 2014 Perşembe 04:00
Uzun süreden beri ilk defa Başbakan Erdoğan başta olmak üzere hükümet yetkilileri “Çözüm Süreci” üzerine bu kadar çok konuştular. Ne var ki “hayırdır inşallah” demeye kalmadan, bu konuşmalardan “somutı.
“Süreci” koordine etmekle görevli olduğunu bildiğimiz Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, katıldığı bir TV programında yaptığı açıklamalarla, “içeriğine” girmemekle beraber geçtiğimiz 19 Mayıs’ta Erdoğan başkanlığında “son dönemlerin en kritik toplantılarından birini” yaptıklarını, yeni bir “yol haritası” üzerinde çalıştıklarını, sonuca doğru “daha hızlı adımlar” atılmasını kararlaştırdıklarını söyledi.
Bir diğer Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, bakanlar kurulu toplantısının ardından gazetecilerin Atalay’ın sözleriyle ilgili sorusunu “kendisine sorun” diyerek yanıtladı ve devamla “süreç” ile ilgili “yasal bir çalışma hazırlığı” olmadığını söyledi. Arınç, bir başka soru üzerine PKK’ye katılan çocuklarla ilgili Başbakan Erdoğan’ın bahsettiği “B ve C planlarımız var” sözlerini grup toplantısında kendisinin “açık bir şekilde” ifade edeceğini belirtti.
Ancak Başbakan Erdoğan partisinin grubundaki konuşmada bu planlara açıklık getirmedi, topu yine HDP’nin üzerine atmayı tercih etti.
Bu arada İmralı’daki son görüşmeyi gerçekleştiren HDP heyetinde yer alan Sırrı Süreyya Önder, görüşmelerinin içeriğiyle ilgili yaptığı açıklamada, Öcalan’ın sürecin “iyiye gittiğini” söylediğini belirtti ve bir önemli bilgi daha verdi: İmralı’daki görüşmeler devlet bürokrasisinden çıkıp siyasi heyetler üzerinden yürütülmeye başlamıştı... Önder bunu “önemli” bulduğunu da eklemişti sözlerine. Gerçekten de önemliydi tabii. Her ne kadar Bülent Arınç “haberim yok” dese de Beşir Atalay’ın “yeni bir yol haritası” üzerinde çalışıldığını belirtmesiyle de uyumlu görünüyordu bu bilgi.
Önder’in sözleri ve Atalay’ın açıklamalarıyla birlikte bir ara çokça dillendirilen “İmralı’ya başka heyetler de gidecek” gibi beklenti ve yorumlar yeniden yüksek sesle söylenmeye başladı.
Ne var ki “hayırdır inşallah” demek hâlâ kolay değil.
Çünkü Başbakan Erdoğan gazetecilerin sorusu üzerine S. Süreyya Önder’in sözlerini sert bir şekilde yalanladı. “Ham hayal” dedi, “istihbarat” görevlileri dışında görüşme olmadığını söyledi ve bunun dışında “asla” siyasi bir ekip veya basın mensuplarının İmralı’ya gitmesinin sözkonusu olmadığını söyledi. Bir de “ayar” cümlesi sarfetti HDP’ye; “Bu anlayışla yaklaşmaları hâlinde kendi kapılarını da kapatırlar, bunu da açıkça söyleyeyim”. Yeterince açık, evet...
Bu “gelişmeleri” alt alta koyuyorsunuz, kafanız karışıyor. Yan yana getiriyorsunuz, olmuyor.
Öyle görünüyor ki, cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaştıkça haylidir kendi hâline bırakılmış olan “süreçle” ilgili Kürtlerde “bir şeyler oluyor herhalde” algısını yeniden canlandırmak icap ediyor. Ve “süreci” bu taraftan izleyenlerin payına da sanki ilk defa oluyormuş gibi “PKK yol kesti” haberleri ile “çocukları dağa kaçırdılar” manipülasyonu düşüyor. Çocukların dağda olmasını tasvip ediyor değilim; ama dağda 18’ini doldurmamış çok sayıda genç bulunduğunu ve dağa çıkanların sayısının “Çözüm Süreci” ile birlikte azalmadığını herhalde ilgili ve yetkililer benden duyuyor değiller... O çocukların en azından bir kısmı yakında geri yollanır. Somut adım atmadan atıyor gibi yapmak için de olsa hiç değilse çocukları için endişelenen aileler mutlu olur.
İnsanların “barış” duygusuyla, özlemiyle, umuduyla oynamayınız. Kimseyi de aldatmayınız. Bu meselenin iki adet “planı” vardır; biri çoktan ve çok can yakarak iflas etti, diğeri ise sahici bir barıştır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.