HARİCİLER-IŞİD VE HZ. ALİ

Bazıları IŞİD'i övmeye, değilse de anlamaya çalışıyor; bu hz. Ali'yi katledenleri övmek, değilse de anlamaya çalışmak demektir...

Harici vurgusunu özellikle yapıyorum... zira takvayı akıl üzere, bilinç üzere inşa edememiş ve hatta aklı veya bilinci hiçleştirmiş kimi Müslümanlarda, IŞİD'in emperyalist uygulamaların bir sonucu olarak doğduğu yaklaşımı hakim...

Halbuki, salt emperyalist uygulamaların sonucunda IŞİD'in bir tepki olarak doğduğunu kabul etmek, hz. Ali'nin emperyal bir uygulayacı olduğunu da kabul etmemizi gerektirir ki Haricilik hareketini izah edebilelim… çünkü Haricilik ile IŞİD arasında çağ farkından başka dikkate değer hiçbir fark bulunmamaktadır...

Emperyal güçler IŞİD'i tetiklemiş olabilir, ama aynı itikadi ve ameli yaklaşımın kökenlerini Hariciler'de de görmek, IŞİD'in bugüne ve salt emperyal uygulamalara has olmadığını kanıtlar...

Yani IŞİD, itikadi ve ameli bakımdan tarihsel bir köke sahiptir; 7. asırda Haricilere kadar giden bu kök, 18 yüz yılda Vehhabilikle revize edilmiştir...

Hem Haricilerin ve hem de el-Kaide konseptiyle genelleyebileceğimiz IŞİD ve benzerlerinin temel dayanağı Harici veya IŞİD olmayan "Müslümanların" düşman olduğudur; ama çok önemli bir farkla, eğer Harici veya IŞİD olmazlarsa veya buyruklarına uymazlarsa mutlaka katledilmeleri gereken bir düşman...

IŞİD, geçmişte hz. Ali'yi katli zorunlu bir kafir olarak kabul eden patolojik itikadi ve ameli geleneğin devamıdır...

Bu itikadi ve ameli gelenek patolojiktir, marazidir, muvakkattır ve ister dünyaya hükmetsinler, marjinaldır... çünkü insan akıl sahibi bir varlıktır; ve akıl sahibi olmayan insanın takva mes'uliyeti yoktur, dolayısıyla akıl dışı takvanın bir anlamı da yoktur...

Hz. Ali dahil, dönemin tüm ravileri Haricilerin takvalı olduğunda hem fikirdir... ama bu yalnızca aklı hiçleştiren bir takvadır...

IŞİD'i anlamaya çalışmak, hele hele haklı bulmak hz. Ali'yi bir kez daha katletmektir...