HALK İÇİN YÖNETİM YA DA OLİGARŞİ
Tarhan Erdem
12 Nisan 2012 Perşembe 06:48
Hükümet, Kürt sorununda farklı konuları farklı kişilerle konuşmalı mı? Polis kime bağlı olmalı?
Neşe Düzel ile yaptığı söyleşide Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Başkanı Selahattin Demirtaş’ı iddialı gördüm (Taraf, 09, 10 Nisan).
Söyleşideki iki görüşü okuyucularımla paylaşmak istiyorum: Biri, “İradesi olanla görüşürüz” diyen Başbakan’a verdiği cevap, diğeri de ‘öz savunma istekleri’ ile ilgili olarak ‘polisin kime bağlı olacağı’ konusu.
Görüşmenin bütünlüğü
Sayın Demirtaş, Başbakan’a ‘Kürt meselesini kendisiyle, silah bırakmayı Kandil ve Öcalan’la görüşmesi’ gerektiğini tavsiye etmiş.
Böyle bir konu görüşülmeye başlanırken konuların ve muhataplarının ‘bütünlüğü’ korunmalı ve aynı zamanda gündem, usul ve esas gazete sayfalarında konuşulmadan taraflarca belirlenmeli ve uygulanmaya başlanmalıdır.
Başbakan ve Demirtaş’ın, görüşmenin bütünlüğünün korunması ve açıklama hususlarına özensizlikleri, Kürt meselesinin görüşülmesinde mevcut zorluklara yenilerini eklemektedir.
Ayrıca görüşülecek kişinin Kürtlerin tamamını temsil ettiğinden şüphe olmamalıdır. Konulara göre görüşmeci ayrılırsa birinin dediğini öbürü kabul etmeyebilir, temsil sakatlanır, görüşmeler başarısız olur!
Görüşmeci, başta veya görüşmenin devamında, bazı kişiler ve gruplarla tartışıp yetkisini güçlendirme ihtiyacı duyabilir! Konuyu kendi tarafı mensuplarıyla danışmak, hatta tartışmakla görüşmecinin konuya göre değişmesi aynı şey değildir!
Görüşme başlamadan konuların bütünü için görüşmeci görevlendirilmiş olmalı ve özellikle böyle meselelerde görüşmenin sonuna kadar görüşmeci değiştirilmemelidir.
Demirtaş, “Silahların bırakılması Öcalan’la konuşulmalıdır” dedikten sonra “Kandil’le de” diyebiliyor! Bu söz, hükümetin BDP ile görüşmesinde yeni bir belirsizlik unsurunu ortaya koymuştur!
Polis kime bağlı olmalı?
İkinci konu, polisin kime bağlı olacağıdır. Neşe Düzel’in “Öz savunma gücü istiyor musunuz?” sorusunu Demirtaş, “Bu tamamen çarpıtmadır. ... New York polisi, New York Belediye Başkanı’na bağlıdır. Antalya’da ve Diyarbakır’da da böyle, polis İçişleri Bakanlığı’na değil, yerele bağlı olmalıdır. Ulusal sınırları savunan ordu ise Ankara’ya bağlıdır” diyerek cevaplamış.
‘Öz savunma gücü’ konusunun ‘tamamen çarpıtma’ olduğu çok açık! Ancak Demirtaş’ın cevabı da doğru sayılamaz.
Anayasa kural koyma yetkisini hangi organa vermişse o organın, koyduğu kurala uyulup uyulmadığını belirlemek için kendine bağlı olarak örgütlenmesi doğaldır. Bugün de ‘belediye zabıtası’ belediyelerin koyduğu kuralların uygulamasını denetler.
Yeni anayasanın kuracağı yönetim birimleri, anayasanın vereceği yetkilerle koydukları kuralları denetlemek için örgütlerini kuracaklardır. Mahalle, belediye, ilçe, il, bölge ve merkezi yönetim birimlerinden hangileri, yeni anayasada hangi güç ve yetkiyle kurulacaksa, bu yetkilerin kullanılmasının sonucu olarak, birimlerin koyacakları kuralların uygulanmasını da kendilerinin kuracakları örgütler denetleyecektir.
Denetim örgütlerinin adları da her birim düzeyi için anayasada belirlenecektir.
Bugünkü anayasanın kurumları, kuralları ve bunların adlarıyla konuşarak uzlaşılamayacağı açıktır.
Uzlaşmaya oturunca ilk konuşulacak yönetim sistemi, birimler, meclisler ve bunların yetkileridir. Bugünkü gibi merkezde bir yönetim örgütü ve bütün yetkilerin bu örgüte ait olduğu kabul edilerek bunların ne kadarının hangi birime lütfen verileceğini mi; yoksa bireyin oturduğu yerdeki yönetim biriminden başlayan genel yönetim sistemini mi konuşacağız? Hangisi?
Halk için yönetim ya da oligarşi, ‘işte bütün mesele bu’!
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.