HALAY VE ÖLÜM ARASINDA: NEWROZ
Amberin Zaman
23 Mart 2012 Cuma 06:53
BDP geçen yıl olduğu gibi evet doğru okudunuz geçen yıl olduğu gibi 21 Mart Newroz bayramını Diyarbakır ve İstanbul'da iki gün erken kutlamak istedi. Hafta sonuna denk gelsin, katılım yüksek olsun diye. Geçen yıl itiraz etmeyen devlet ise bu yıl "Hayır" dedi. Resmi gerekçe: Bayramlar günlerinde kutlanır. Gerçek amaç: Hafta içi kutlanırsa memurların, öğrencilerin katılımı az olur, kutlamalar sönük geçer, son zamanlarda pompalanan BDP'nin artık eski cazibesi kalmadı tezi daha güçlenir.
Her halükârda Diyarbakır'da yüz binin üzerinde çocuk, yaşlı, genç, kadın, erkek; polis engelini aşarak, helikopterlerden sıkılan gazlara inat meydanlarda toplandı. Kargaşa arasında ateşler yakıldı, halaylar çekildi ve Abdullah Öcalan lehinde sloganlar atıldı. Devlet Diyarbakır'da sözünü geçiremedi.
BDP ise bol bol moral depoladı.
GAZ CUMHURİYETİ
Bedelsiz olmadı. Özellikle polis engelinin daha etkin olduğu İstanbul'da. Onlarca kişi yaralandı, 135 kişi tutuklandı ve BDP Arnavutköy ilçe yöneticisi 57 yaşındaki Hacı Zengin öldü. BDP'nin iddiasına göre polisin gaz bombalı ve coplu müdahalesinde Zengin yere yığıldı. Fenalaşınca hastaneye kaldırıldı ve öldü. Dün Hükümet Sözcüsü Hüseyin Çelik ise Zengin'in astım hastası olduğunu ve vücudunda herhangi bir darp izi bulunmadığını açıkladı.
Benzer açıklamalar geçen mayıs ayında Hopa olayları sırasında gaz bombası etkisiyle bayılıp ardından ölen öğretmen Metin Lokumcu için yapılmıştı. Trabzon Adli Tıp, Lokumcu'nun kalp hastalığı nedeniyle öldüğünü söyledi. Sonuca itiraz eden Lokumcu'nun ailesi, Türk Tabipleri Birliği'ne başvurdu. Geçtiğimiz ay TTB, "Ölüm ile kimyasal gaza maruz kalma arasında nedensellik ilişkisi olduğu sonucuna varılmıştır" dedi. Gaz kullanımının yasaklanması için çağrıda bulunan Adli Tıp Uzmanı Şebnem Korur Fincancı'ya göre Adli Tıp marifetiyle "pervasızca gaz bombası atabilmek ve bunun üzerini örtebilmek hedefleniyor".
Fincancı'nın sözleri bir yana, şu yaygın algıyı bertaraf edelim. Gaz öyle zararsız, havada dağılan, geçici bir şey değil. Birincisi göz yaşartıcı gaz veya biber gazı diye tanımlanan gazların birçok çeşidi var. Ve gazların konsantrasyon dozuna göre ölüme kadar götürebiliyor. İkincisi, gaz metal kanisterlerle sıkılıyor. Yani gaz, kanisterin içinde sıkıştırılıyor, kanister de silahla fırlatılıyor. Kanister yere temas edince patlayıp gaz saçıyor. Ne var ki kanisterler yere değil zaman zaman göstericilere de isabet ediyor.
Geçtiğimiz 24 Temmuz günü Silopi'de olduğu gibi. Polisin gaz bombası başına isabet eden ve ağır yaralanan 13 yaşındaki Doğan Teyboya kaldırıldığı hastanede can verdi. Bir iddiaya göre 2009 yılında Cizre'de ise emniyet güçlerinin fırlattığı gaz bombası bir eve isabet edince annesinin kucağındaki 18 aylık Mehmet Uytum'un başına düştü. Beyin kanaması geçiren bebek birkaç gün sonra öldü. Yine geçtiğimiz yıl bir gösteri esnasında BDP Batman Milletvekili Ayla Akat'a değen gaz kanisteri genç kadını neredeyse bacağından ediyordu. Kangren olan bacak son anda kurtarıldı.
Batı dünyasında kullanımı gittikçe tartışmalı hale gelen gaz bombaları ve etkilerini merak ediyorsanız TTB'nin hazırladığı son derece çarpıcı broşürünü incelemenizi tavsiye ederim. Rapora bu link üzerinden ulaşabilirsiniz: http://www.ttb.org.tr/kutuphane/bibergazi.pdf
Newroz'a dönecek olursak: Yasaklarla bir yere varılmadığını tekrar gördük. Pazar günü taş atan, araç yakan Kürt gençleri bu yanlış politikaların ürünü. Öfkeleri nasıl diner, topluma nasıl geri kazandırılırlar? BDP saflarında bu konuda kafa yoran görmedik pek. Ancak asıl sorumluluk devlette. Kürtler için Newroz'un neyi temsil ettiğine gelince: Bunu belki en güzel Express Dergisi yazarı Hakkârili İrfan Aktan dün Twitter'da paylaştığı şu sözlerle özetledi: "1993'te Yüksekova'da Newroz'u, bir kibrit kutusunu ateşe vererek kutlamış ve eve koşmuştuk. O ateş bize yetmişti." Dün telefonla ulaştığım Aktan duygularına şöyle açıklık getirdi: "Newroz Kürtler için yıl boyunca yaşadıkları sıkıntıları, baskıları dışa vurabilmek, bir kibrit kutusundan çıkan küçücük bir kıvılcımla dahi olsa yasaklar karşısında 'Biz varız' diyebilmek."
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.