24 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Diyarbakır10°C
  • Ankara3°C
  • İzmir8°C
  • Berlin3°C

HAKİM PARTİ, HAKİM LİDER, SİYASET VE ANAYASA

Ali Bayramoğlu

31 Mart 2016 Perşembe 08:52

Mecliste temsil edilen siyasi partiler yeni bir anayasa hazırlama konusunda birlikte yol alamıyorlar.

MHP ve HDP arasındaki, anayasanın vatandaşlık tanımı gibi kritik hususları içeren toplumsal sözleşme boyutu konusunda çelişkiler çok kolay aşılır türden değil. CHP ile AK Parti arasındaki ilişkiler ise, başkanlık ve parlamenter sistem konusunda keskin görüş ayrılığından hareketle kilitlenmiş durumda.

Malum, bu tablo, CHP'nin tutumunun özel katkısıyla, Meclis Uzlaşma Komisyonunda masanın dağılmasına yol açtı ve gelinen noktada siyasi partiler kendileriyle baş başa kaldılar.

Ve AK Parti özellikle başkanlık rejimini bir an önce hayata geçirme arzusuyla ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ısrarıyla kendi anayasa metnini tek başına hazırlama kararı aldı. Davutoğlu anayasayı hazırlamaları için bir grup aralarında cumhurbaşkanın başdanışmanlarının bulunduğu, onun eğilimlerini temsil eden AK Parti üyesini görevlendirdi. Yazım süreci bu hafta start aldı. Verilen süre ise kısa. Abdülkadir Selvi, bir kaç gün köşesinde Davutoğlu'nun “Nisan ayı sonuna kadar yeni Anayasayı Meclise sunmayı planlıyoruz” sözlerini taşıyordu.

Bu tabloyla farklı katmanlar içeren bir sürecin başladığı söylenebilir.

Elbette anayasa önce siyasi partiler ve eğilimler arası müzakere ve mutabakata dayanır ve iş o noktaya gelecektir.

Ancak anayasanın hangi dengeler üzerine oturacağı ilk aşamada AK Parti içinde tartışılacaktır.

Tartışma kelimesinin altını çizelim. Zira bu tartışmanın farklı görüşler barındıran bir tartışma olması kuvvetle muhtemeldir. Farklılık, özellikle, başkanlık sistemine ilişkin denge ve denetim mekanizmalarının tanzimi açısından ortaya çıkacaktır.

Bu konuda Erdoğan ile Davutoğlu arasında nüansların bulunduğu bir sır değil.

Cumhurbaşkanının geçen hafta aralarında AK Parti'nin anayasa komisyonu üyelerinin de bulunduğu milletvekillerini toplamasını, sadece filli başkanlık uygulamasının anayasayı zorlayan yeni bir hamlesi olarak değil, aynı zamanda bir iç siyaset adımı, doğrudan temas üzerinden siyasete ağırlık koyma adımı olarak da görmek gerekir.

Nüansları anayasa metninin hazırlık süresiyle ilgili görüşler açısından da tespit etmek mümkün. Davutoğlu Nisan sonu meclise sunulacak, 1 ay içinde hazırlanacak bir metinden bahsederken, cumhurbaşkanı hazırlığın zamana yayılmasını istiyor.

Bu farklılığın anlamı ne?

Gözlemimiz odur ki, Erdoğan anayasa ve başkanlık sistemi tartışmalarını kamuoyuna taşımak, kimi fikirleri orada demlendirmek arzusunda. Başka bir ifadeyle, (başkanlık sistemiyle ilgili ayrı bir referandum yapılsın yapılmasın) cumhurbaşkanı toplumsal seferberliği, toplumsal meşruiyeti ve bu meşruiyetin gerekirse sistemin kurumları, siyaset üzerine baskı kurmasını, bunun kendi eliyle olmasını yeni bir yönetim tarzı olarak benimsiyor ve her geçen gün bunun yeni mekanizmalarını üretiyor.

Toplumsal seferberlik, toplumsal meşruiyet, toplumsal çoğunluk, Erdoğan'ın anayasa sınırlarını aşan çerçevede “siyaseten nihai tayin edici” olmasının da kendi açısından keskin formülü.

Başkanlık sistemi konusunda da, “parlamento karşısında toplum”veya “siyasi blokaj karşısında toplumsal çoğunluk” denklemini devreye sokmayı bir kenarda tutuyor. Bu denklemin işlemesi halinde, özellikle komisyon ve meclis çalışmalarında, siyasi pazarlıklarda AK Parti içi dengeleri, AK Parti-MHP ilişkilerini de etkilemesi çok kuvvetli bir ihtimalidir.

Yeni bir anayasa tartışmasının yeni bir faslına ilerliyoruz.

Bu fasıl Haziran-Temmuz ayına kadar sürecek, meclis kapanmadan en sıcak evresine ulaşacaktır.

AK Parti içi tartışmalar, yönetim tarzının tanımı, egemenlik tanımı, toplumsal meşruiyet meselesine ilişkin hüküm ve gerekçeler, yargının statüsü, kuvvetler ayrılığı tartışmaları bu şemsiye altında yapılacaktır.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.