23 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Diyarbakır15°C
  • Ankara16°C
  • İzmir13°C
  • Berlin3°C

HA GAYRET ERDOĞAN, BİR ADIM DAHA...

Ali Bayramoğlu

11 Haziran 2010 Cuma 18:03

BM'deki İran oylamasının ve Türkiye'nin alacağı tavrın yeni bir "bağırtı vesilesi" olacağı açıktı.

Ve oldu.

ABD basınında (ilginçtir bizde de) dün pek çok yorum Türkiye'nin Batı'dan uzaklaştığını, sorunlu bir ülke haline geldiğini, İran'a yaklaştığını söylüyordu.

Önce hemen bir kez daha söyleyelim.

Beyhude iddialardır bunlar.

Bu tür yorumlar, daha çok yorumcuların beklenti ve arzularını gösterirler.

Ama gerçekleri yansıtma itibariyle pek anlam taşımazlar.

Türkiye, mevcut siyasal iktidar ilk kez böyle bir suçlamayla karşı karşıya kalmıyor. Irak işgalinde tezkere tartışmalarında, hükümetin Suriye politikasında, İran'la ilişkilerinde de bu tür ithamlarla karşı karşıya kalmıştı.

Ama tezkere konusunda Ankara'nın ne denli doğru tutum aldığı, Suriye'yi elinden tutup Batı düzeniyle temas ettirmesinin ve bir çatışma unsuru olmaktan çıkarmasının değeri zamanla anlaşıldı, Batı'da dahi takdir gördü. İran konusunda izlenen yol da bu konuda tek diyalog ve uyum imkânını sunuyor dünyaya...

Bu tür görüşler kimileri tarafından bir kalemde, "yandaş medya", "yandaş gazeteci" işi ilan ediliyor.

Dün bir Fransız gazeteciden ve o gazetecinin Fransa'nın önde gelen gazetelerinden Liberation'da çıkan makalesinden söz etmiştim...

Geri dönelim o makaleye, bakalım, Batı'nın diğer bir yakasından Türkiye nasıl görülüyormuş...

Türkiye'nin İsrail krizini yürütme biçimi, İran'ın kucağına düşmek dışında başka nasıl yorumlanabilirmiş...

Guetta şöyle diyor yazısında:

"İran'ın nükleer ihtirası ve İsrail'i haritadan silmek çığlıkları uzun süredir radikal sağcılara hizmet ediyor, İsrail seçimlerinde çoğunluğu kazanmalarını sağlıyor. Aynı neden yüzünden, alternatifsizlikten, Avrupa ve Amerika bu Siyonist ve sağcı koalisyonları destekliyor.

Denklem böyleydi.

Derken ortaya Türkiye çıktı, Ortadoğu'nun manzarasını yaptığı tek bir hamleyle değiştirdi.

İsrail'i izole etti. İsrail'deki sağ koalisyonun desteğinin aşınmasına, muhalif seslerin ortaya çıkmasına zemin hazırladı.

Dahası var.

Türkiye Filistinlilere Arap hükümetlerinin hiçbir zaman uzatamadıkları bir eli uzattı.

Sadece İsrail başbakanını savunmaya iterek değil, aynı zamanda dünyanın Gazze'yi tekrar görmesini sağlayarak ve ablukanın kaldırılmasına yönelik bir dünya kamuoyu oluşturarak Arap dünyasına diplomatik ve moral bir başarı hediye etti.

Şiddete gömülmüş Arap örgütlere ve Araplara siyasetin erdemleri ve gücü üzerine bir ders verdi.

10 gündür Ortadoğu'daki Filistinlilerin savunusunu karanlık dili ve niyetleriyle İran diktatörlüğü yapmıyor. Batı karşıtı olmayan, İsrail'le ilişkilerini koparmak istemeyen ve onu Filistin devletinin kabulüne davet eden bir ülke, demokrasi devrede...

10 gündür Netanyahu o denli zayıfladı ki, Obama'nın iki devletli çözüm önerisine itiraz edecek mecali yok.

10 gündür Arap olmayan iki ülkeden, Müslüman ama iki farklı modelden, İran değil, Türkiye öne geçti.

Tüm bunlara rağmen, manzaranın değişmesine, Türkiye'nin önündeki yol bıçak sırtıdır.

Başarılarını sürdüremez, ölçüyü kaçırırsa, Hamas'ın öpücükleriyle kendinden geçerse, politikalarına alkış tutan Ortadoğu'yu, kendisine snobe eden Batı'ya tercih etme gafletine düşerlerse, ipleri ellerinden kaçırır ve şiddet yeniden yükselir...

Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davudoğlu isimlerini tarihe kalıcı biçimde yazdırmak için bir adım daha atmalılar... İslamcıları, Arapları, İranlıları İsrail'in varlığını kabule ikna etmeliler..."

"Ha gayret Erdoğan, bir adım daha..." başlığını taşıyan, siyasetin ve demokrasinin erdeminin altını çizen bu yazı ve analiz önemli...

Dün benzer noktaya işaret ettik.

"Türkiye Ortadoğu denkleminin içine doğru ilerleyecekse, izleyeceği politika bugüne kadar geliştirdiği istikrarı merkeze alan yumuşak güç imajına uygun olmalıdır. Bu İsrail'in fütursuz davranışlarına uluslararası hukuk ve uluslararası siyaset imkânlarıyla sınır koymak kadar, karşı tarafı, yani Filistin'i temsil eden güçler üzerinde etkili olabilmektir. El Fetih ile Hamas arasındaki ilişkilerin kurulması, Hamas'ın "ebedi çatışma" politikalarının gözden geçirilmesi konusunda etkili olabilir Türkiye..." dedik...

Bunun için önce gerginliği düşürmek ve yönetmek gerekir.

Bunun ön koşulu da şudur: Hükümet dış politikayı içeride, iç politikada kullanmaya son vermelidir...

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.