28 Nisan 2024
  • İstanbul18°C
  • Diyarbakır30°C
  • Ankara21°C
  • İzmir26°C
  • Berlin24°C

GÜVENLİK VE TOPLUMSAL BARIŞ

Yüksel Taşkın

24 Şubat 2015 Salı 10:43

Türkiye’de bazı meselelere baktığınızda gördüğünüz şeyle, onu bin bir dereden su getirerek çarpıtanların yarattığı karmaşık resim arasındaki fark muazzam açılıyor. Sözgelimi TRT’nin haber bültenlerini dinlediğinizde, Süleyman Şah Operasyonu’nun anlatılış biçimine hayret ediyorsunuz.

Bu olayı ne zafer ne de yenilgi gibi görmeden; basit bir önlem olarak geçiştirmemiz lazımken, koca koca adamlar abarttıkça abartıyorlar. Bu propaganda makinesini çalıştıranlar, kendilerini çok akıllı sanıyorlar belli ki. O her fırsatta yücelttikleri milleti de çok akıllı bulmadıkları anlaşılıyor.

Millet’i basit propagandalarla oyalayabileceklerine bu kadar inanmaları, işte onlar için asıl zayıf halka da bu. Sözkonusu zayıf halkayı kibir ve menfaatperestlik oluşturuyor. Tevfik Fikret’in dediği gibi, “Düşmek etrafı görmemektendir”.

Aynı mesele İç Güvenlik Paketi tartışmalarında da gözlemlenebilir. Davutoğlu’nun birdenbire kucağında bulduğu İç Güvenlik Paketi’ni nasıl meşrulaştırdığına bakın? Bütün konuşmalarında muhalefeti “Molotof kardeşliği” yapmakla eleştirdi. Sıradan insanlara verdiği mesaj şuydu: “Sizin hayatınızı tehlikeye atanlara karşı yaptığımız düzenlemeye vekilleriniz karşı çıkıyorlar.

İnsanların güvenliklerine dair duydukları korkuları kaşımak, siyasal istismar değil midir? Ama sonuçta ne oldu? Davutoğlu’nun çaresizce sarıldığı bu bahaneyi yutmasını beklediği çevreler de yutmadı. O sanıyordu ki MHP’liler bu hapı yutar. MHP’liler, “bu yasa Kürtlere karşı, size ne oluyor?” örtük mesajıyla hemen geri adım atarlar.

MHP’liler bu taktiği boşa çıkardılar. TBMM’deki muhalefeti yalnız bırakmadılar. Onlar böyle yapınca, AK Parti’lilerin asıl niyeti kabak gibi ortaya çıktı. Çözüm Süreci’nin gerektirdiği güven ortamını dahi riske etmeyi göze alarak bu paketi dayatanların esas endişelerinin toplum ve sokak korkusu olduğu açıktır.

Meclis’teki manzara AK Partili vekillerin gelecekte utanç duyacakları hazin bir manzaraydı. Onlara baskı yapıldığı, “Tekrar vekil olmak istiyorsan veya partide etkinliğini sürdürmek arzusundaysan bu paketi geçireceksin” dendiğini anlamak için uzman olmaya gerek yok.

Düşünün, bunca insanın iradesi sürekli hiçe sayılıyor, sürekli kurşun asker olmaları bekleniyor ama itiraz eden yok. AK Parti’liler, bu paketi kamuoyu önünde savunmaktan da vazgeçmişler. Serbest, tarafsız tartışmalarda bu durumu açıklayamayacaklarını onlar da biliyor.

Çünkü aklı başında herkes biliyor ki, bu ülkede güvenliğin en kalıcı ve düşük maliyetli yolu toplumsal barıştan geçiyor. Hani Arınç’ın bahsettiği yüzde 50 var ya, işte onları rahatlatacak adımlar atmaktan geçiyor. Aslında bu yüzde 50 vurgusu da yanlış. Yerel seçimlerdeki yüzde 42 AK Parti oyunu unutturmak adına sürekli bir yüzde 50 vurgusu yapılıyor.

Toplumsal barışın yolu, Çözüm Süreci’ni artık kapalı kapılar ardından topluma doğru taşımaktan ve net bir yol haritası açıklamaktan geçiyor.

Toplumsal barışın yolu, her toplum kesiminin kendisini bu ülkenin eşit vatandaşları hissedecekleri hak ve güvenceleri vermekten geçiyor.

Toplumsal barışın yolu, tek adamlığa saplanacağı aşikâr olan başkanlık sistemi dayatmalarından vazgeçerek, sahici bir yerinden demokratik yönetim reformu yapmaktan geçiyor.

Toplumsal barışın yolu, eğitim sistemini ideolojikleştirerek farklı kesimlere dayatma fırsatçılığından vazgeçmekten geçiyor.

Tüm bunları gücü olduğu hâlde yapmayanlar, kutuplaşma ve istikrarsızlığı kendi elleriyle besliyorlar demektir. Bu daha fazla TOMA satın alarak, halkına insafsızca gaz sıkarak aşılacak bir mesele değildir.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.