22 Kasım 2024
  • İstanbul18°C
  • Diyarbakır14°C
  • Ankara17°C
  • İzmir21°C
  • Berlin3°C

GÜNEY KÜRDİSTAN’I KİM KARIŞTIRIYOR?

Günay Aslan

07 Aralık 2011 Çarşamba 00:29

Bir süredir Güney Kürdistan’da şimdiye dek alışık olmadığımız türden olaylar yaşanıyor.

Önce Süleymaniye’de bölgesel hükümete karşı İslamcıların öncülük ettiği protesto gösterileri yapıldı. Ardından 5 İslamcı militanının öldürüldüğü silahlı çatışmalar yaşandı.

Olaylar geçen Cuma günü de Zaxo’ya sıçradı.

Bazı cami imamlarının öncülüğünde harekete geçen 500 kişilik grup Zaxo’da zengin Kürtlerin devam ettiği masaj salonlarını, lüks otelleri ve içki satan iş yerlerini yaktı.

İslami Birlik Partisi (Yekgirtu) taraftarı grup daha sonra kaymakamlık binasına saldırdı. Güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu dağılan grup arkasında yakılmış iş yerleri ve yaralı insanlarla birlikte birçok soru bıraktı.

Güney Kürdistan’ın istikrar kazanan kurulu düzenini sarsan bu saldırılar elbette şok etkisi ve tepki yarattı.

Kürdistan Demokrat Partisi de yükselen tepkileri arkaladı ve sokağa çıktı. KDP öncülüğündeki göstericiler de Yekgirtu’nun binalarını yaktı. Böylece ortalık daha da karıştı.

Şimdi olayların büyümesinden endişe ediliyor.

Mesud Barzani’nin Zaxo’ya gitmesi ve konuyla ilgili ‘özel komite’ kurulması emrini vermesi endişenin boyutlarını gösteriyor.

Zaxo’da halka hitap eden Barzani, saldırgan grubun hükümetten çok kendisini hedef aldığını belirtti ve “Zaxo benim ruhumdur; ruhumu incittiler” dedi.

Saldırıları “özgür Kürdistan için bedel ödeyen onurlu Zaxo halkının yapmadığını” da belirten Barzani, halkı provokasyonlara karşı ‘uyanık olmaya’ davet etti. KDP’ye de ‘yasa dışı tepkilerden’ kaçınması talimatını verdi.

Her şeyden önce şunu kabul etmek gerekir ki Kürt halkı Kürdistan’da zor koşullarda yaşıyor. Yoksulluk, eşitsizlik, sömürü, rüşvet ve yağma almış başını gidiyor.

Kişisel çıkarlarını halkın çıkarlarının önüne koyan, paradan başka bir derdi olmayan ve her koşulda rant sağlayan güneyin kimi yöneticileri yüzünden Kürdistan’da ciddi manada bir çürüme ve yozlaşma yaşanıyor.

Bu durum –tıpkı Türkiye’de olduğu gibi- İslam’a kayışı tetikliyor. Buna bölgesel düzlemde yaşanan İslami yükselişi de eklemek gerekiyor.

Yekgirtu, yönetimin çok da umursamadığı halkı ciddiye alıyor. Halkın ekonomik ve sosyal sorunlarıyla yakından ilgileniyor. Bu yüzden de zaten giderek güçleniyor.

Parlamentoda 11 milletvekili, kabinede bir bakanı olan Yekgirtu, geçen seçimde yüzde 15 olan oy oranını epey arttırmışa da benziyor. Şimdi üçüncü parti ancak, gelecek seçimlerde ‘ana muhalefet partisi’ olacağı anlaşılıyor. Kürt yönetimi onun yükselen gücünden çekiniyor fakat, bunu önlemenin yolu da halkın ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlarına çözüm bulmaktan geçiyor.

Kürt yönetiminin önünde yoksulluk üreten yolsuzluk düzenini değiştirmekten; halkın refah seviyesini yükseltmekten ve demokratik düzene geçmekten başka bir yol görünmüyor.

Bunun gerçekleşmemesi halinde İslam’ın Kürdistan’da da iktidar olması kaçınılmazdır.

Öte yandan bütün bunlara rağmen; Süleymaniye ve Zaxo olaylarının ardında ekonomik ve sosyal sorunlardan çok başka amaçları ve başka hesapları aramak gerekiyor!

Anlaşıldığı kadarıyla birileri bu sorunları kaşıyor ve kullanıyor. Bu yüzden de zaten Barzani gibi Kürt Hükümeti de saldırıların ‘planlı ve programlı’ olduğunu söylüyor!

Fakat, bu ‘planı ve programı’ kimin yaptığı sorusunu ise yanıtsız bırakıyor. Barzani gibi hükümet de açık bir adres göstermiyor.

Güney liderliği olayların arkasındaki güç ya da güçlerden çekiniyor. Kimileri olayların arkasında Türkiye’nin, kimileriyse İran’ın olduğunu iddia ediyor!

İran ihtimali bana daha yüksek görünüyor. Bunun nedenini de İran-Amerika çekişmesinde aramamız gerekiyor.

Kanımca sorun asıl olarak buradan kaynaklanıyor.

İran, Amerika’nın bölgesel planlarını Suriye’de, Lübnan’da, Filistin’de ve daha birçok yerde olduğu gibi Kürdistan’da da kendi oyununu kurarak bozmaya çalışıyor.

Bölgesel dengeler birçok ülke gibi Kürdistan’ı da İran-ABD çekişmesinin ‘çatışma alanı’ haline getirmiş bulunuyor.

Hatırlayacaksınız; İran, Ortadoğu’da kurulmakta olan yeni dengenin odağı durumundaki Güney Kürdistan’ı kuşatmak ve ortadan kaldırmak amacıyla geçen yaz Türkiye’ye ‘Kandil’e ortak operasyon’ önermişti.

Türkiye’den bir kesim bu fikre sıcak bakıyor, İran’la birlikte PKK’ye ve güneye müdahale etmenin hesaplarını yapıyordu.

Ne var ki bölgesel ve küresel dengeler Kürt karşıtı bir Türk-İran cephesinin açılmasına izin vermedi.

İran’ın hesabı ulusalcı cephenin çabasına rağmen tutmadı. Türkiye, Amerika’yla ‘ikinci bahar’ havasındaki ilişkilerini bozmayı göze alamadı.

Irak işgali sonrası Amerika’yla bozulan ilişkileri binbir emek harcayarak tamir etmiş, bundan olumlu bazı sonuçlar da derlemiş ve Ortadoğu’da hareket alanını genişletmiş Türkiye, İran’a yanaşmadı.

İran, şimdi halkın sorunlarını kaşıyarak iç çatışma çıkarmaya ve kendi oyununu kurmaya çalışıyor.

Türkiye de durumdan vazife çıkarıyor.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.