GÜL’ÜN MESAJLARININ ŞİFRELERİ DAVUTOĞLU AÇIKLAMASIYLA MİSİLLEME
Utku Çakırözer
21 Ağustos 2014 Perşembe 08:08
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bir hafta arayla verdiği iki ayrı resepsiyonla Çankaya Köşkü’ne fiilen veda etti. Gül’ün her iki resepsiyonda ama özellikle önceki akşamki son davette doğrudan veya satır aralarında verdiği mesajlar, yeni Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yönetim tarzı ve verdiği mesajlarla kendisininkiler arasındaki temel farkları kamuoyunun önüne sunar mahiyetteydi.
İlk mesaj: Çoğulculuk ve insan hakları
İlk resepsiyondan başlayalım... Gül, Erdoğan’a ‘Seçilmiş Cumhurbaşkanımız’ diye hitap ettiği bu ilk veda resepsiyonundaki konuşmasında, “ulusal refah ve barışın yolu demokratik çoğulculuk, insan haklarına dayalı hukuk devleti ve çağdaş eğitimden geçer” ifadesini kullandı. Yine aynı konuşmada ‘demokratik hayat’ın “eleştiri yoluyla eksiklerin giderilmesini, kusurların düzeltilmesini içerdiği” vurgusu da vardı.
Tarafsızlık vurgusu
Önceki günkü son resepsiyonda bundan çok daha fazlası vardı. Konuklarına yaptığı konuşmada ‘tarafsızlık’ vurgusu yaptı. “Çankaya’nın kapılarını herkese açtım” dedi, “Bütün siyasi partilerin temsil ettikleri belediyeleri ayrım yapmadan ziyaret ettiğini ve teşvik ettiğini” söyledi. Gül gecenin sonunda gazetecilerle görüşürken de yine güçlü bir ‘tarafsızlık’ vurgusu yaparak şu ifadeleri kullandı:
“Cumhurbaşkanı olunca anayasa gereği, anayasaya verdiğim önemden dolayı, siyasi kimliğimi bir tarafa koyup, tarafsızlığımı muhafaza ettim.”
Basın özgürlüğüne destek
Farklılıklara saygı gösterdiğini vurgulayan Gül, “Çeşitliliğimizi ve zenginliğimizi oluşturan bütün mezhep, inanç, düşünce, din ve kimliklere ve onların temsilcilerine daima kapılarımızı açık tuttum” dedi.
Gül basın özgürlüğü konusunda, hükümetten farklı yaklaşımını da “Basın mensuplarının cesaret ve dikkatini her zaman takdir ettim. Onlara her zaman açık davrandım, yeri geldiğinde (onlara) yapılan yanlışlıkları açıkça zikretmekten hiç çekinmedim” sözleriyle ortaya koydu.
‘Ben kral değilim’
Gül’ün satır arası mesajları gecenin sonunda gazetecilerle yaptığı soru - yanıt bölümünde de devam etti. Soruları önceden toplayan Gül, ona yakın soruya toplu yanıt verirken, önceden düşünülmüş olduğu izlenimi veren mesajları dikkat çekti. Türkiye’nin hızla otokratik bir tek adam yönetimine ilerlediği eleştirilerinin yoğunlaştığı şu günlerde Gül, konuşmasının hemen başında “Ben kral değilim” vurgusunu koydu.
Halk ilk defa seçmiyor
Erdoğan ve çevresinin üzerinde önemle durdukları ‘Halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı’ söylemine de Gül ‘ince’ bir yanıt verdi. Kendi seçiminde de halkın rolü olduğunu Gül, “2007 seçimleri aslında halkın Cumhurbaşkanlığına ilk müdahalesidir ve o seçimlerdeki başarımızı da hatırlarsanız, daha sonra da Cumhurbaşkanı oldum” sözleriyle vurguladı.
‘Beraber kurduk’ anımsatması
İktidar partisinin tepesinde gözlenen ‘AKP eşittir Erdoğan’ söylemine karşılık olarak Gül konuşmasında, “AK Parti’nin kurucusuyum. Yenilikçi hareket ile birlikte ilk tohumunu atanım. Partinin ilk programını hazırlayanım. Fikirlerini döşeyen, programını döşeyen, acil eylem planını hazırlayan ikitdarda hep beraber Tayyyip Bey’le ve diğer arkadaşlarla hizmet eden pozisyonlarımız oldu. İşin bu yanına bakmak lazım” hatırlatmasını yapmayı ihmal etmedi.
Kongre tarihine misilleme
AKP yönetimi, ‘Partime dönmek istiyorum’ diyen Gül’ün genel başkanlığının önünü kesmek için AKP Kongresi’nin tarihini, onun görev süresinin bitiminden bir gün önceye belirlemişti. Gül, bundan rahatsızlığını kendisinden hiç beklenmeyecek şaşırtıcı bir ‘misilleme’ ile gösterdi.
Gül tepkisini, AKP’nin bugün toplanacak MYK toplantısında karara bağlanacak genel başkan ve başbakan adayının ismini iki gün önceden açıklayarak gösterdi. Gül bu tavrıyla, partinin yeni genel başkanının kim olacağının parti yönetiminin değil, tek bir kişinin kararı olduğunu da işaret etmiş oldu.
Değerli isimlerden biri
Gül, ismini AKP’nin karar toplantısından 48 saat önce açıkladığı Ahmet Davutoğlu’nu partiye kendisinin kazandırdığının altını çizmeyi de ihmal etmedi. Satır arasında ise Davutoğlu’nun genel başkanlık ve başbakanlığına ilişkin “Bizden sonraki jenerasyonun değerli isimlerinden biri” ifadesini kulanmayı tercih etti.
Saygısız ‘yeniyetmeler’
Abdullah Gül’ün, Erdoğan’ın yakın çevresine en net tepkisi ise iki kez tekrar ettiği “Bizim cenahtan yapılan epeyce saygısızlık gördüm” ifadeleriydi. Gül bu ‘saygısızlıkların’ kimden geldiği konsunda, “Beni bilmeyen, yani bizim cenaha yeni giren veyahut da geçmişi çok iyi bilmeyenler” diye adres gösterdi. Gül’ün tarif ettiği adres ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın bir süre önce ‘yeniyetmeler’ diye eleştirdiği AKP çevrelerinin benzerliği dikkat çekti.
‘Başkanlıkta ‘fren’ lazım’
Erdoğan’ın arzu ettiği başkanlık sistemi konusunda da Gül’ün “Ben parlamenter sistemden yanayım. Başkanlık sistemi de demokratik sistemdir. Ama içinde ‘gerçek anlamda’ denge ve check-balans var” vurgusunu yapması Erdoğan ile farkını ortaya koyan önemli bir mesaj niteliğindeydi.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.