GÜLTAN HANIM'IN AÇTIĞI TARTIŞMA
Tarhan Erdem
14 Nisan 2014 Pazartesi 09:10
Diyarbakır Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın, Mahmut Bozarslan’la yaptığı söyleşi, Elcezire televizyonunun Türkçe sitesinde yayımlandı.
Sayın Kışanak, muhabirin “Bölgede üretilen enerjiden pay alınması gerektiğini savunuyordunuz, bu konuda hazırlığınız var mı?” sorusunu şöyle cevapladı: “Tabii ki kesinlikle pay istiyoruz, yereldeki tüm enerji kaynaklarından, yeraltı, yerüstü zenginliklerinden, ekonomik varlıklardan yerelin pay alması lazım.” (12.04. 2014).
Bu isteği Enerji Bakanı Taner Yıldız Kayseri’den aynı gün cevapladı: “İster TPAO olsun isterse özel sektör olsun bir devlet hakkı alıyoruz. O devlet hakkından ayrı bir devlet hakkı isteniyorsa bu mümkün değil. Böyle bir şey gündemimizde de yok.”
Anayasanın 168’inci maddesinde, “Tabiî servetler ve kaynaklar”ın, 2013 yılında çıkmış bulunan Petrol Kanununda da “Türkiye’deki petrol kaynaklarının Devletin hüküm ve tasarrufu altında” olduğu hükmü yazılıdır. Belediyelerin devletin dışında düşünülemeyeceğine göre, Gültan Hanımın isteğine, yasanın bu maddesinden bahisle karşı çıkılamaz.
Enerji kaynaklarının işletme ve vergileme hukuku da bu kadar basite indirgenemez; devlet kaynaklarının nasıl paylaşılacağını yeniden irdelemeli, tartışmalıyız.
Önce Bakan’ın söylediği petrolden alınan “devlet hakkı” ile Diyarbakır Belediye başkanının yerel idarenin alması gerektiğini söylediği “pay”ın ne olduğu açıklanmalıdır.
Sayın Yıldız’ın hatırlattığı “Devlet hissesi”, 2013 yılında çıkarılan Petrol Kanunu’nun 9’uncu maddesinde yazılı, “petrol arayıcı veya işletmecilerin ödemekle yükümlü oldukları “petrolün sekizde biri tutarındaki devlet hissesi”dir. Sayın Kışanak ise, kaynak ve pay tanımı yapılmadan bölgedeki ekonomik kaynaklardan “pay” istemektedir.
Devlet, işletmelerden değişik zamanlarda ve adlarla vergi alır. Burada söz konusu olan, petrolün çıkarılmasından hemen sonra, satışına veya kullanılışına bakılmaksızın peşin alınan devlet hissesidir. Devlet hissesi, işletmelerin yıllık gelir gider tablolarında görülen kârları karşılığı ödedikleri vergi değildir.
Sayın Kışanak, vergi ve devlet hissesi ayırımı yapmadan, “yerelin ekonomik varlıklarından pay” istemekte; Bakan ise, “İl Özel İdareye gönderdiğimiz birtakım ödenekler var, Sayın Kışanak’ın bu dediğim niyetle söylemiş olduğunu ümit ederim” demektedir; bence istenen gönderilen “ödemeler” veya yol ve diğer yerlerde harcananlarla mahsup edilemeyecek bir paydır.
“Ağabey” tavrıyla, “böyle bir şey gündemimizde yok” diyen Sayın Yıldız “yerleşik merkezi idare anlayışını” seslendirmekte; Diyarbakır Belediye Başkanı ise “yerinden yönetim” sistemini savunmaktadır.
Kışanak’a aceleyle cevap verdiğini sanıyorum sayın bakanın; sadece petrolden değil bütün “ekonomik kaynaklardan” pay istenmektedir. İstenen “pay” ile; maliye bakanlığı gelir idaresinin topladığı vergi gelirleri üzerinden, 5779 sayılı kanuna uygun olarak belediyelere “ayrılacak pay” arasında ciddi fark vardır.
Bakan bu farkı anlayarak, hükümet adına bu isteğe karşı verilecek cevabın yasal zemini üzerinde çalışmalıdır. Bu cevap, yürürlükteki yasalarla sınırlı kalmamalı, hükümetin varsa yeni yönetim anlayışını yansıtmalıdır.
Diyarbakır Başkanı ve herhalde diğer büyükşehir başkanları da, istenilen kaynaklar ve yerel yönetimlere verilmesi gereken payın tanımı, alt kademelere devir kuralları üzerinde ayrıntılı biçimde çalışıp kamuoyuna açıklamalıdırlar.
Bu çalışmalarla tartışma, “istiyoruz” ile “gündemimizde yok” dışına taşınacak; yükseköğretim üyeleri ve ilgililer halka hizmet yoluna girecek, siyasetimiz “didişmeden” biraz olsun çıkacaktır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.