24 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Diyarbakır9°C
  • Ankara1°C
  • İzmir6°C
  • Berlin4°C

GENERALLERİN HELİKOPTERİ NEREYE İNDİ?

Hüseyin Gülerce

08 Kasım 2013 Cuma 08:46

Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ın 22 Ekim 1993’te şehit edilmesiyle ilgili iddianamenin kabulü, Balyoz davasında yeni gelişmeleri tetikliyor. En önemlisi de eski Genelkurmay başkanlarından İlker Başbuğ’un durumunu daha bir netleştiriyor. 

Bahtiyar Aydın suikastında Başbuğ’un adı, iddianamenin kabulüne kadar hiç duyulmadı. Şimdi ise Başbuğ’un ismi kilit isim haline geldi. Başbuğ, Genelkurmay başkanı iken, Tuğg. Bahtiyar Aydın’ın PKK tarafından şehit edildiğine dair açıklama yaptırmıştı. Bu da pek dikkat çekici değildi. Zira 1993’te olaydan sonra tutulan askerî tutanaklarda da böyle yazıyordu. Lice’ye PKK çok sayıda militanı ile baskın yapmış, yakıp yıkmış, 14 sivil vatandaş ölmüş ve Tuğg. Aydın da şehit edilmişti. Ama iddianamede öyle denmiyordu. Lice’ye o gün hiç PKK’lı gelmemişti. Kaymakam üç gün hükümet konağından çıkamamış, 12 gün boyunca Başbakan Çiller dâhil Lice’ye kimse sokulmamıştı. PKK’lılar gelmemişti ama o gün Lice’ye bir helikopter inmişti. Helikopterde iki general vardı; İlker Başbuğ ve Hasan Kundakçı. İddianamede tanık ifadelerine göre, Tuğg. Aydın’ı taşıyan helikopter Lice’ye indiğinde olay yoktu. Vurulduğunda, Jandarma Bölük Komutanlığı’nın ön tarafında açık alanda emir subayıyla sohbet halindeydi. Ve tabur içinden açılan ateş sonucu şehit edilmişti. Suikast duyurulmadan önce ikinci helikopterle bölgeye gelen Başbuğ ve Kundakçı, suikastı PKK’nın üzerine yıkan tutanaklar hazırlanırken oradaydı. 

Konuyla ilgili iki hafta önce yazdığım yazıda “Vatansever Başbuğ konuşmalı…” çağrısını yapmıştım. Bu yazıdan sonra Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer, Bahtiyar Aydın’ın Lice’ye gitmesi emrini İlker Başbuğ’un vermediğini söyledi. Hâlbuki “Vatansever Başbuğ konuşmalı” derken, Başbuğ’un Lice’ye Kundakçı ile birlikte gidip gitmediği, düzmece olduğu iddia olunan askerî raporun tutulmasında rolünün olup olmadığı, PKK’nın baskın yapmadığı gerçeğinin üstünü örtüp örtmediğini soruyordum. Bunların cevabını alamadık. Şimdi yeni bir durum daha var. Başbuğ’un avukatı Sezer, “Olay günü (22 Ekim 1993) Kundakçı ile Başbuğ’un helikopteri, yoğun ateş nedeniyle komando bölüğünün bulunduğu yere inememiştir. Bunun üzerine, helikopter ateş altında iç güvenlik taburunun bulunduğu bölgeye güçlükle inmiştir. Helikopterden inen Kundakçı ve müvekkilim, ateş altında sıçrayarak en yakındaki mevzilere girmişlerdir…” diyor. 

Helikopterdeki ikinci general, Korgeneral Hasan Kundakçı ise; “Güneydoğuda Unutulmayanlar” isimli kitabında şöyle diyor: “Helikopter, Diyarbakır’ın Lice ilçesi üzerine gelip alçalmaya başladığında, aşağıdaki şiddetli çatışma sürüyordu. Helikopter, 55 yaralı ve hasta askerin bulunduğu okulun bahçesine indiğinde, ayağından vurulmuş bir üsteğmen karşıladı komutanları. Kundakçı, okulun bir tarafına kendisi geçti, diğer iki tarafı ise Tümgeneral Başbuğ ve emir subayına verdi.” Dikkat, iki general bir helikopterle Lice’ye iniyor. Biri, “İç güvenlik taburunun bulunduğu bölgeye güçlükle inilmiştir.” diyor. Diğeri, okulun bahçesine indiklerini söylüyor… Biri, sıçrayarak mevzilere girdiklerini, diğeri, okulun bir tarafına ve diğer tarafına geçildiğini söylüyor. Onlar Lice’de iken askerî bir rapor hazırlanıyor ve “Lice’yi PKK bastı” diye yazılıyor… 

Generallerimiz galiba giderek köşeye sıkışıyor. Merak ettiğimiz bir helikopter daha var: Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopterini kim indirdi?