GENÇLİĞİN HALKIN GÖZÜNDEKİ İTİBARI
Nabi Yağcı
14 Aralık 2010 Salı 12:06
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) Çanakkale Şubesi’nin düzenlediği “Çokkültürlülük perspektifinde barışın dilini kurmak” konulu panelini bir grup genç sabote etmek istemiş. Konuşma yaparken Taraf yazarı Roni Margulies’e boya ve yumurta atmışlar. “Yetmez ama evet” kampanyası için Roni ile birlikte çıktığımız bir başka panelde de biz konuşmacılara yine boyalı saldırı olmuştu. Gömleğimi o günün hatırası olarak saklıyorum.
Semtin ileri zekâlı bir camcısı küçük çocuklara para verip mahallenin camlarına taş attırırmış ki kendine iş çıksın. Kusura bakmasılar, acaba bu camcıdan akıl almış gömlekçiler mi var sorusu aklıma düşüyor. Böylesi protestolar bizleri korkutamayacağına göre demek epey gömlek harcayacağız bu uğurda. Barış için harcanan gömlekler feda olsun ama halkın gözünde yine gençliğin adı kötüye çıkacak ona yanıyorum.
Geçmişte de böyle olmuştu. Halkın gözünde sistemik biçimde gençliğe kötü imaj kazandırılmıştı. Geçmişe dönüp baktığımda bunun rastgele olmadığını düşünüyorum. Oysa özellikle bizim gibi sınıfsal ayrışmaların billurlaşmamış olduğu ülkelerde gençlik neredeyse başlı başına bir sınıf gibi etkili bir role sahiptir. Gençlik aydın tabakanın en dinamik kesimidir. Batı’dan farklı olarak bizim gibi ülkelerde genç nüfusun oranının hayli yüksek olduğu da düşünülürse gençliğin geniş anlamıyla siyasetteki, ülkenin değişimin ve dönüşümündeki rolü görülebilir. Ancak bu rol gençliğin halkla sıcak bağlar kurabildiği koşullarda mümkün hale gelebilir.
Oysa gençlerin, dün olduğu gibi bugün de, kendilerini halkın gözünde itibarsızlaştıran anlamsız ve saldırgan eylemlere itildiğini görüyoruz. Böyle başlıyor yani önce yumurta, boya, zerzevat atımıyla sonra taşlı sopalı saldırılara dönüşüyor. Daha ötesini söylemek istemiyorum. Üstelik fikirlere tahammülsüzlük gösteren bu gençler bir de “sol” bir kimlik taşıyorlar ki asıl can sıkıcı olan budur. Solun zaten “halkla buluşmak” diye yapısal, aslî bir problemi varken, solun “hâli, ahvali” tartışılıyorken bir kısım solcu gencin bu tür saldırganlıkları, sol adına üzüyor insanı. Roni’ye boya atarak onu susturmaya çalışanlar, çok eminim ki, sonrasında hangi iğreti çatı altından çıkıp gelmişlerse, oraya dönüp akşam seansında yüksek düzeyli “ne olacak solun hali, ne olacak halimiz” tartışmasına katılıyorlardır. Başarılar diliyorum...
Hakikaten ne olacak solun hâli?
Bugün sağ partiler dünden ders çıkardılar, gençlerini uluorta sokağa salmıyorlar. MHP’nin dahi provokasyona gelmemek için kendi gençleri üzerinde ne denli titizlendiğini görüyoruz. Bu gençlerin harıl harıl iletişim teknolojileri, tarih, felsefe, siyaset bilimi, sosyoloji üstüne yarının kadroları olarak hazırlandıklarını biliyoruz. Buna karşılık kendine solcu diyenlerin yine solcu olanları susturmaya çabalamaları ne büyük aymazlıktır, ne büyük paradokstur, ne büyük hüzündür.
Türkiye derin değişim sancıları yaşarken, yeni, genç, parlak fikirlere ülkemizin ihtiyacı varken ve tam da solun kendini yeniden var edebileceği alan tam da buyken fikre tahammülsüzlüğün bu fotoğraflarını görüp de kahrolmamak imkânsız.
Zaten solun içine düştüğü zafiyetin düne dair temel nedeni de buydu. Dünyanın değiştiğinden habersiz eski şablonları durmadan papağan gibi tekrarlamak. Doğru dürüst ne felsefe, ne tarih ne kendi ülkemizin, halkımızın kültürünü bilmeden dünyayı değiştirmeye yeltenmek gibi cehalet örneği vermek. Cehaletin cesaretini devrimci ruh sanmak.
Dün solda bu durumun genel ahval olduğu koşullarda kendimizden emin yaşayıp gidiyorduk. Bugün artık yolda, deniz de bitti. Şimdi yalnızca komik oluyor.
Fakat bugün solun, bu fotoğrafını gördüğümüz fikre tahammülsüz gençlerden ibaret olmadığını da iyi biliyorum.
Umutsuz değilim bu nedenle.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.