GELECEK VE CHP
Ahmet Altan-
15 Haziran 2011 Çarşamba 11:45
Bu seçimlerin sonrasındaki Türkiye, geçen seçimlerin sonrasındaki Türkiye’den çok farklı.
22 Temmuz’da darbeciler, Ergenekoncular, onların medyadaki ve yargıdaki uzantıları henüz gereken dersi almamışlardı, gelişmelerin yönünü okumakta aciz kalmışlardı.
Geleceği görmekteki yetersizlikleri, olanları anlamaktaki körlükleri onları “küstahlaştırmıştı”, halkın o büyük cevabına rağmen hâlâ halk iradesiyle iktidara gelmiş olan bir siyasi partiyi yıkabilecekleri yanılgısını taşımak onları pervasızlaştırmıştı.
Halkın büyük desteğine sahip olan AKP’yi devirmeye teşebbüs ettiler.
Darbe planlarıyla yaptılar bunu, lahikalarla, fişlemelerle, cuntalarla, kapatma davalarıyla, yargıyla kurdukları gizli ilişkilerle yaptılar.
İçyüzlerinin belgelerle ortaya çıkması, gözlerden ırak yaptıkları toplantıların kamuya yansıması, darbe planlarının yakalanması, Ergenekon ve Balyoz davalarının sürdürülmesi, bunlara tevessül eden generallerin ve hukukçuların ayıklanması, onlara artık bu işlerin bir daha tekrarlanmayacağını öğretti.
Şimdi ne generaller, ne medya, ne de iş dünyasının gıllıgışlı düzenlere meraklı adamları böyle işlere kalkışabilecek durumda.
Demokrasi dışı unsurların hepsi değilse de büyük bir kısmı temizlendi.
Hukuk dışı oyunlara kalkışacak olanların cezalandırılacağı açıkça anlaşıldı.
Ergenekonvari işlere girişeceklerin paçalarını kurtaramayacağı öğrenildi.
Halkın bu tür rezilliklere bir daha izin vermeyeceği kafalara çakıldı.
Askerî vesayetin geriletilmesinde büyük bir rol oynayan AKP’nin önünde geniş bir siyasi alan açıldı, demokrasiye ve barışa doğru yürüyüşünü engelleyebilecek hiçbir “derin” engel yok artık.
Cesareti, yeteneği, gücü, niyeti ölçüsünde ilerleyecek.
Yeni bir cumhuriyetin kuruculuğunu yapacak.
AKP, zaman zaman rastlanan âni savrulmalarını yaşamazsa, barışa, demokrasiye, huzura erişeceğiz, bütün dünyanın hayranlıkla izlediği bir toplum olacağız.
Milliyetçilik krizlerine, yanlış siyasi hesaplara kapılmazsa Başbakan Erdoğan, sadece Türkiye’nin değil bölgenin de geleceğine mührünü vuracak, tarihe adını yazdıracak.
Çok umutlu bir noktadayız.
Tek sorun, Erdoğan’ı ve AKP’yi, önündeki bu geniş alanı değerlendirirken yapacağı yanlışlarda uyaracak, demokrasi hamlelerinde yavaşladığında onu hızlandıracak ciddi bir entelektüel muhalefetin olmaması.
Medya ikiye bölünmüş halde, ya ona düşman ya da “sen ne yaparsan iyi yaparsın” türünden acınacak bir teslimiyet içinde.
İkisi de güven vermediği gibi bir etkisi de yok.
Siyasetin o kaygan ve iğfalkâr zemininde Erdoğan’ın ve AKP’nin elini tutacak, onu sapacağı yanlış yollardan düşmanlık etmeden çekecek bir entelektüel çabaya, toplumsal vicdanın sesi olacak bir duruşa hem AKP’nin, hem de toplumun ihtiyacı var.
Toplum normalleştikçe, “düşmanlık etmeden eleştirecek” düşünsel bir muhalefetin oluşacağını ummak, sanırım büyük bir yanılgı olmaz.
Esas zor olan, siyaset alanında etkili ve saygıdeğer bir “ana” muhalefet bulmak.
CHP, Türkiye’yi algılamakta büyük zorluklar yaşıyor.
Hâlâ Ergenekon sanıklarından aday yapmanın siyasi bir getirisi olabileceğini, Ergenekon’un varlığını inkâr etmenin halkı inandırabileceğini sanıyor.
Ekonomisi böylesine hızlı ve istikrarlı büyüyen bir toplumda “yoksulluk” üzerinden siyaset yapmaya uğraşıyor, zenginleşmenin sadece cebe giren parayla değil, insanların gittiği hastanelerin kalitesiyle, çocuğunu gönderdiği okulun niteliğiyle, kullandığı yolların düzelmesiyle, evine su, elektrik, doğalgaz bağlanmasıyla ölçülebileceğini kavrayamıyor.
Büyük bir ihtimalle parçalanacak.
Bir parçası “geçmişin” temsilciliğini üstlenip yok olacak.
Diğer parçasının geleceği ise benimseyeceği duruşla belirlenecek, eğer AKP’yi demokrasiye, barışa, hukuka doğru yapılan yolculukta destekleyebilir, doğruların gerçekleşmesine yardımcı olup, yanlışların önüne çıkabilirse, güçlü bir siyasi varlığa dönüşebilir.
Ben, CHP’nin “ilerici” parçasının ilk amacının “iktidar” değil, gerçek bir “ana muhalefet” olmak olduğunu düşünüyorum, muhalefet olamadan iktidar olması imkânsız çünkü.
Eğer, güvenilir, saygıdeğer, ciddiye alınan bir muhalefet partisi olabilirse, AKP’yi geriye doğru değil, ileriye doğru çekebilirse, AKP’nin milliyetçi reflekslerine evrensel değerlerle cevap verebilirse, Türkiye bir ana muhalefete sahip olur.
Bunu CHP beceremezse başka bir parti çıkıp becerecektir.
Şimdilik sadece bir dönemi “kapatmanın” sevincini yaşıyoruz, bir süre sonra “yeniyi” kurmanın heyecanını yaşamaya başlayacağız, o heyecana uygun bir siyasi yapı da CHP’li ya da CHP’siz kurulacak.
Bunun nasıl olacağına da bizzat CHP karar verecek.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.