04 Aralık 2024
  • İstanbul8°C
  • Diyarbakır5°C
  • Ankara4°C
  • İzmir11°C
  • Berlin5°C

GECE 24.00’TE GELEN MEKTUP

Serpil Çevikcan

10 Ekim 2014 Cuma 03:28

IŞİD’in Kobani’yi kuşatmasıyla başlayan ve iki günde onlarca insanın ölümüyle sonuçlanan olayların üzerine hükümet kanadından Akdoğan ile HDP kanadından İmralı heyeti çok önemli bir görüşme yaptı. Gece yarısı Öcalan’dan gelen bir sayfalık mektubun ardından gerçekleşen görüşmenin ayrıntıları önemli...

IŞİD saldırılarının düşme noktasına getirdiği Kobani merkezli gelişmelerin Türkiye’de yaktığı ateş onlarca vatandaşın hayatını kaybetmesine yol açtı.

HDP-PYD cephesinin, hükümetin Kobani’ye yardım etmesi, mümkünse bir koridor açılarak her türlü yardımın ulaştırılması konusundaki talebine beklediği karşılığı alamaması üzerine üç gün önce baş gösteren olaylar, Diyarbakır’da yıllar sonra sokağa çıkma yasağı ilan edilmesine kadar varan önlemleri beraberinde getirdi.

Davutoğlu’nun tepkisi

Kobani konusundaki restleşme masasında çözüm sürecinin yer alması ise gerilimi doruk noktasına çıkardı.

 

Dün sabah Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile İmralı heyetinde yer alan üç HDP’li ismin yaptıkları görüşme bu açısından büyük önem taşıyordu.

Öncelikle, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın dün öğlen, Diyarbakır’da düzenlediği basın toplantısına kadar yaşanan gelişmelere ve hükümetin olaylara yaklaşımına odaklanmak gerekiyor.

Her şeyden önce Demirtaş’ın Kobani protestolarını harekete geçiren çağrısının hükümet kanadında çok büyük bir rahatsızlığa yol açtığını belirtelim.

Kaynaklar, Kobani olayları başlamadan önce Demirtaş ile olumlu bir görüşme gerçekleştiren, HDP’nin de ısrarıyla PYD lideri Salih Müslim’le Ankara’da temas edilmesini sağlayan Başbakan Davutoğlu’nun, Demirtaş’ın yaptığı sokağa davet çağrısını bir samimiyet testi olarak gördüğünü belirttiler.

‘Tepkiler demokratik olsun’

Kobani protestoları çerçevesinde başta Güneydoğu olmak üzere Türkiye genelinde yaşanan ve ölümlerle sonuçlanan gelişmelerin ülke güvenliği ve özellikle çözüm sürecine dönük son dönemdeki en ciddi riski oluşturması üzerine alarma geçen hükümet, bir yandan alanda önlemler alırken diğer yandan da sürecin zarar görmemesi için diyalog zeminini diri tutma stratejisini izledi diyebiliriz.

Dün, HDP’li grup başkanvekilleri Pervin Buldan, İdris Baluken ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’la yaptığı görüşme ile Demirtaş’ın basın toplantısını bu stratejinin bir sonucu olarak değerlendirmek yanlış olmaz.

Peki, Akdoğan-İmralı heyeti görüşmesi nasıl ve hangi çerçevede gerçekleşti?

Demirtaş’ın, “Öcalan’la yazıştık” diye özetlediği bir gece yarısı mektubu.

Bir sayfalık bir mektup. Saatler gece yarısını gösterirken Pervin Buldan’a ulaştırılıyor.

Ulaştıran devlet mekanizması. Öcalan’ın el yazısıyla kaleme aldığı mektupta, hükümetle diyaloğun sürmesi, Kobani ve çözüm süreci göz ardı edilmeden diyaloğun devam etmesi ve geliştirilmesi isteniyor.

Öcalan, Kobani ile çözüm sürecinin birbirinin şartı olarak sunulmasını, bazı kesimlerin provokasyonlarına alet edebileceğine işaret ediyor ve diyalog zemininin bu provokasyonlardan zarar görmemesini istiyor. “Tepkiler demokratik zeminde gösterilsin” diyor, provokasyona zemin yaratılmaması gerektiğini vurguluyor.

Kısaca, “çözüme dikkat” diyor.

Önce Buldan’ın okuduğu mektup, heyetin diğer üyeleri ve Demirtaş ile paylaşılıyor. Ardından hükümetle bir telefon trafiği yaşanıyor.

Öcalan’la yazışma yoluyla mesajlaşma uygulamasının ilk kez gerçekleştiği de belirtiliyor.

Hükümetin uyarıları

Sonuçta dün sabah Yalçın Akdoğan’la buluşuluyor. Randevu talebinde bulunan HDP heyeti oluyor.

Görüşmenin çerçevesine gelince...

Akdoğan’ın, Kobani meselesinin çözüm sürecinin ilerlemesinin şartı olarak ileri sürülmesinden duyulan rahatsızlığı ilettiği kesin. Bu konuda HDP cenahından yapılan açıklamaların sürece zarar verdiği vurgulanıyor.

HDP kanadı ise, kimi hükümet yetkililerinin kullandığı yaralayıcı dil ve güvenlik güçlerinin uygulamaları konusundaki rahatsızlığı iletiyor.

Sonuçta, diyalog zemininin kopmadan sürdürülmesi ve Kobani konusundaki hassasiyetin göz ardı edilmemesi noktasında buluşuluyor.

Demirtaş’ın görüşmeden birkaç saat sonra yapacağı basın toplantısında kullanacağı dilin önemi de bu görüşmede vurgulanıyor.

Edindiğim bilgilere göre, hükümetle İmralı heyeti arasında bugün de bir görüşme gerçekleşme olasılığı çok yüksek. Muhtemelen yine Akdoğan’la.

Kobani’nin konuşulabilmesi için şiddet olaylarının durması gerektiği mesajında birleşen her iki taraf için bu 24 saat önemli.

Buna karşın HDP cephesinin, Kobani konusunda söz alamamaktan kaynaklanan tepkisinin sürdüğünü belirtelim.

Israrla, “Birçok yöntem ve alternatif var Kobani’ye yardım için. Biz de söyledik, Salih Müslim de söyledi. Kandil’den birçok öneri getirdik, ancak hiçbirine yanaşılmadı” diyorlar.

Bir sonraki görüşmede tarih

Kobani’den bağımsız olarak çözüm sürecinin hangi noktada olduğu da önemli.

Aldığımız bilgilere göre, İzleme Kurulu’nun kurulması ve bir sekretarya oluşturulmasına dönük hazırlık sürüyor. HDP’nin İmralı heyetinin muhtemelen önümüzdeki hafta Öcalan’la yapacağı görüşmeye bir “tarihle” gitmesi mümkün olabilir.

“Şu tarihte bir İzleme Kurulu kurulacak, bir sekretarya oluşacak ve o sekretarya da şu tarihte buraya gelecek” gibi.

Ama ondan önce aynı heyetin Kandil ziyareti gerçekleştireceğini de öğrendik.

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, HDP’li Pervin Buldan, İdris Baluken ve Sırrı Süreyya Önder'den oluşan HDP heyeti ile Başbakanlık'ta görüştü.

Buldan: Provokasyona açık zemin oluştu

Dün her iki taraftan aldığımız bilgiler ışığında Akdoğan’la görüşmeye katılan Pervin Buldan’la da konuştum. Buldan, şunları söyledi:

“Öncelikle aklıselim düşünmek, oturup konuşmak ve tartışmak için bu şiddet olaylarının bir an önce durması lazım. Her türlü şiddeti kastediyorum ve her iki taraf açısından da söylüyorum. Çünkü birçok bilgi alıyoruz, her yerden. Her yerde o yerin özgünlüğüne göre farklı farklı gelişen olaylar çıkarılıyor. Adana’da Araplarla Kürtler arasında, İstanbul’da Romenlerle Kürtler arasında, Iğdır’la Azerilerle Kürtler arasında. Böyle, provokasyona çok açık bir zemin oluştu doğrusu ve bu zemin içinde bizim ne Kobani’yi ne çözüm sürecini konuşacak halimiz kaldı. O yüzden Sayın Öcalan’dan yazılı bir mesaj aldık. Dolayısıyla hemen (dün) sabah itibarıyla Başbakan Yardımcısı Yalçın Bey ile görüşmeyi gerçekleştirdik ve bu tansiyonun bir an önce düşmesi gerektiğini konuştuk. Ancak şunu çok açık, net ifade ediyoruz. Kobani’ye destek anlamında bir geri adım olmayacak bizde. Demokratik tepkiler ortaya konulacak. Şiddete başvurmadan, kırmadan, yıkmadan, kan akıtmadan, demokratik çerçevede insanlar yürüyüşlerini de yapacak, tepkilerini de ortaya koyacaklar. Çünkü bu bir haktır.”

‘Çok sıkıntılı 3 gün geçirdik’

“Kobani meselesi henüz çözülmüş bir mesele değil. Kobani, bizim birinci meselemiz” diyen Buldan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çözüm süreci de bununla bağlantılı bir mesele. O yüzden bu her iki konuyu da çok daha kapsamlı, aklıselim tartışmak için bu şiddet olaylarının durması gerekiyordu. O yüzden çok acil bir görüşme gerçekleştirdik Yalçın Bey’le ve sonra da İçişleri Bakanı ile. Güvenlik güçleri konusunda da bir şeyler yapmaları gerekiyor. Sıkıyönetim benzeri sokağa çıkma yasakları, bunlar 12 Eylül dönemini aratmayan uygulamalar. Bu, Türkiye’ye hiç yakışmayan bir durum. Dil de çok önemli. Bir taraftan PKK ile çözüm süreci konuşuyorsun, bir yandan PYD ile görüşüyorsun, sonra ikisini de IŞİD’le aynı kefeye koyuyorsun. Kabul edilebilir değil. Umarım, Selahattin Bey’in yaptığı açıklama doğrultusunda bir sükûnet sağlanır ve en kısa zamanda normal akışı içine girer süreç. Bununla birlikte Kobani de dâhil olmak üzere çözüm sürecinde de bir ilerleme sağlanır diye umut ediyorum. Umarım bu tür ortamlar bir daha yaşanmaz. Çok gergin ve sıkıntılı üç gün geçirdik hep birlikte, çok üzüldük. Umarım en kısa zamanda sağduyu hâkim olur.”

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.