29 Nisan 2024
  • İstanbul15°C
  • Diyarbakır29°C
  • Ankara17°C
  • İzmir23°C
  • Berlin17°C

FİDAN OLAYI: DEMEK Kİ DANIŞIKLI DÖVÜŞ DEĞİLMİŞ

Ruşen Çakır

11 Mart 2015 Çarşamba 10:57

HAKAN Fidan olayı, daha önce pek benzerini görmediğimiz devletin zirvesindeki ciddi bir krizdi. Fidan’ın bir ay sonra tekrar MİT’in başına dönmesiyle kriz çözülmüşe benziyor. Yine de bu olayın incelenmesi, hem Türkiye’de siyasetin işleyişini anlama, hem de bundan sonra yaşanabilecekleri öngörebilme açısından bizlere epey ipuçları verebilir. Mesela:

Fidan olayı sayesinde, devletin zirvesinde her zaman ilk sözü olmasa da son sözü büyük ölçüde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediğini gördük.

Fidan olayı, ülkede hukuki olmasa da fiilen “partili bir cumhurbaşkanı” tarafından yönetilen bir başkanlık sistemi olduğunu açık bir şekilde kanıtladı. Zira Erdoğan Saray’dan hem hükümeti, hem de partiyi (AKP) çok yakından kontrol ettiğini bu vesileyle bir kez daha göstermiş oldu.

■ Buna bağlı olarak, Başbakan Davutoğlu’nun bağımsızlık bir yana, özerkliğinin bile hayli sınırlı olduğu ortaya çıktı

ErdoğanKol kırılır yen içinde kalır” tutumu yerine, sorunu medya üzerinden dillendirdi. Bu da doğal olarak devlet yönetimindeki kırılganlığı açığa çıkardı. Bu duruma anlam veremeyenler ise yaşananları “danışıklı dövüş” olarak nitelediler. Halbuki Erdoğan en iyi bildiği şeyi yapıyordu: Yine bir krizi kamuoyuna mal ederek istediği şekilde çözmeye çalışıyordu. Bunda başarılı da oldu.

■ Normal şartlarda siyasi iktidar içinde yaşanan bu türden kritik çekişmelerin muhalefetin elini güçlendirmesi gerekir. Ama muhalefetin önemli bir kısmı, daha bunun sahici bir kriz olduğunu bile kavrayamadı.

■ Eğer muhalefet temsilcileri, Fidan’ın siyasete geçme ısrarının ve Davutoğlu’nun Cumhurbaşkanı’na rağmen Fidan’a onay vermesinin (Onun “Fidan’a siyasette ihtiyacım var” sözünü unutmak mümkün mü?) ardındaki esas nedenleri irdelemeye çalışsaydı süreç bambaşka gelişebilirdi.

■ Muhalefet temsilcileri tarafından alelacele, çaresizlik ve bilgisizlikten yapılan “danışıklı dövüş” tespitleri, Erdoğan’ın otoritesinin mutlaklığını temel alıyordu ve yanlıştı. Bu yanlış tespit sayesinde Erdoğan otoritesindeki zaaflarını örtmeyi ve bu krizden de en az hasarla çıkmayı bildi.

Ruşen Çakır’ın yazısı

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.