23 Kasım 2024
  • İstanbul4°C
  • Diyarbakır17°C
  • Ankara16°C
  • İzmir14°C
  • Berlin4°C

FAVORİ KATİLLER, FAVORİ DİKTATÖRLER

Ceren Kenar

05 Ağustos 2014 Salı 10:23

Orta Doğu'da herkesin bir favori diktatörü, favori mağduru, favori darbesi, favori demokrasisi var.

Batı bloku için İsrail “geri kalmış” Orta Doğu'da parlayan bir demokrasi incisi. İsrail katliam yapmıyor, kendini savunuyor. Hamas terörist ve radikal. Mısır'daki darbe kabul edilebilir. Esad ise katil.

Rusya için İsrail de müttefik, İran da. Esad rejiminin katliamları nefsi müdafaa. Suriyeli muhalifler de terörist, Hamas da. Mısır darbesi, bir darbe değil “radikal İslamcı” Müslüman Kardeşler'e karşı bir halk ayaklanması.

İran için İsrail gayrimeşru ve katil bir devlet, üstüne üstlük bölgede emperyalizm maşası İsrail. Ama Esad rejimi öyle değil. İran'a göre, emperyalist odakların komplosu ile mücadele eden Esad rejimi, radikal “tekfircilere” karşı çoğulculuğun kalesi. Hizbullah bir direniş örgütüyken, Suriye muhalefeti emperyalist güçlerin maşası. Rusya müttefik iken, Amerika şer odağı.

Suudi Arabistan için zor zamanlarda elini uzatacağı bir dost İsrail, Esad rejimi ve İran ise düşman. Hizbullah, Müslüman Kardeşler ve Hamas terör örgütü. Amerika müttefik, Rusya stratejik ortak.

Türkiye'de tüm bu ülkelerin siyasetlerine uygun olarak pozisyon alan gazeteciler ve entelektüeller oldu. İsrail'i kınarken, Esad'a ses çıkarmayan; Hamas'ı överken, Suriye muhalefetini karalayan; Türkiye İsrail ile ilişkilerini derhal kesmelidir derken, Suriye'de Esad'a karşı neden tavır aldık diye soranlar çoktu. Filistin'de 1920 yılından beri 90.000 kişi öldürülmüşken, 2011'den beri Suriye'de en az 172.000 kişinin ölümünün bir değeri yoktu. İsrail-Filistin meselesinde geçerli olan zalim-mazlum bağlamı, Suriye'de geçerli değildi. Filistin direnişi için sarf edilen övgüler, Suriye muhalefetinden esirgeniyordu.

Veya Türkiye İsrail'e karşı sesini yükselttiğinde Amerika'yı karşımıza alırız diyerek parmak sallayan, Türkiye için Batı blokunun bir sınır karakolu işlevinden fazlasını önermeyenler de yok değildi. Askerî vesayet tarafından belirlenen bir dış politika ekseninin, demokratik bir rejimde de sürdürülebileceğini zanneden, inisiyatif almaktan korkan, yeni Orta Doğu dinamiklerini okumaktan kaçanlar da az değildi.

İlginçtir, tüm bu basit hakikati sofistike propaganda yöntemleri ile örtmeye çalışanlara rağmen, Türkiye kamuoyunun dış politika algısı hakkaniyet içeriyor ve gerçeği yansıtıyor. Mart'ta gerçekleşen yerel seçimleri en yakın oranlarda tahmin eden araştırma kuruluşlarından biri olan ORC'nin 2013 yılının Eylül ayında açıklanan anketine göre, Türkiye halkının %82,4'ü Mısır'da yaşanan yönetim değişikliğinin darbe olduğunu düşünüyor, %92,3'ü Orta Doğu'da yaşanan gelişmelerin Türkiye'yi yakından ilgilendirdiğine inanıyor, %76,5'i Suriye'de yaşananları katliam olarak tanımlıyor, %66,4'ü Suriye'de Esad rejiminin derhal sona ermesi gerektiğini söylüyor.

Aynı araştırma şirketinin Mayıs 2014 tarihli anketine göre, Türkiye halkının %53'ü hükümetin dış politikasının doğru olduğuna inanıyor.

Kendi tarihinde favori darbesi ve katili olan entelektüellere aşina olan Türkiye kamuoyu belli ki bu propagandaları iyi tanıyor. Favori diktatörü olan anlatılara pek yüz vermiyor...

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.