FAŞİZM PROVASI OLARAK CİZRE
Yılmaz Odabaşı
16 Eylül 2015 Çarşamba 14:14
AKP ve onun bağımsız, tarafsız genel Cumhurbaşkanı geçtiğimiz günlerde Cizre’de bir prova yaptı.
Giriş çıkışların ve sokağa çıkmanın günlerce yasaklandığı ilçeyi dünyanın ve bu ülkenin gözü önünde aleni bir laboratuara dönüştürerek terörle mücadele gerekçesiyle dokuz gün boyunca yirmi dört saat taradılar.
Orada bin yıllardır yerleşik halkı megafonlarla “Hepiniz Ermeni’siniz!” diyerek günlerce tahrik ettiler.
Sadece sivillerin katledildiği ve dokuz günün sonunda bir enkaza dönüşen ilçeye, geçici hükümetin bakanları da, milletvekilleri de dokuz gün giremediler.
Hukukçular Cizre’ye giremediler. Hukukçuların giremediği yer, olsa olsa hukukun, adaletin bittiği yerdi ve Cizre, hukuku yerle bir eden AKP iktidarının biraz da Kürtler nezdinde kendini gömdüğü bir yer oldu.
Cizre’de günlerce aç, susuz bekleyen, ölülerini gömemeyen, sağlık hizmeti alamayan insanların yorumuyla İsrail’in Filistinlilere zulmünü aratmayan bu kuşatmanın amacı, hem Türkiye’nin batısından hem diğer Kürt illerinden oluşacak refleksi ölçmek miydi?
AKP’nin çözüm sürecini askıya alan yeni savaş konsepti, Kürt’leri taammüden kaybetmeyi göze alan bu faşizan prova ile neyi amaçlıyordu?
Bir tek PKK’linin ölü ele geçirilmediği fakat 21 sivilin hayatını kaybettiği Cizre kuşatmasıyla AKP, seçim öncesi ve sonrası Kürt illerinde oluşacak reflekse dair gereken doneleri toplayabildi mi?
Elde ettiği donelerle AKP, Cizre’de neyi çözdüğüne dair -topluma değilse de- kendine bir yanıt verebildi mi?
AKP, geçici bir seçim hükümetiyle yangın yerine dönüştürdüğü Türkiye’de oluşturmak istediği kaostan kazançlı çıkacağına emin midir?
AKP’nin Kürtler üzerinde sınayacağı yeni projeler nelerdir?
AKP’nin savaş konsepti
Çözüm sürecini seçim aritmetiğine göre dipfrizde saklayıp çıkaran AKP’nin ilkesiz pragmatizmi, bu gündelik, ucube politikalarla öncelikle Kürt illerindeki oylarının büyük oranını kaybetmiştir.
AKP, bununla kalmamış, bu savaş konseptinin oluşturduğu zulüm iklimiyle Kürt’lerin güvenini de kaybetmiştir.
AKP, aynı zamanda algı operasyonlarıyla başlatılan bir Türk-Kürt çatışmasın da müsebbibidir.
Artık barışın dilinden tamamen uzaklaşarak bir savaş hükümetine dönüşen AKP’ye, Kürt’lerin bir daha yeniden güvenebilmesi söz konusu olmayacaktır.
Cizre’de olup bitenler karşısında HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, HDP tabanına Cizre’ye yürümek dışında barış karşıtı bir pratik önermemesi kuşkusuz sağduyulu bir tutumdu.
Fakat aynı kitlenin her yaptırımda aynı sağduyu ve serinkanlılığı korumaması halinde ortaya çıkacak tabloyu düşünmek bile iç karartıcı.
Yeni savaş konseptiyle Kürt’lerin “özsavunma” dedikleri refleksi ortaya çıkarmaya kasteden AKP’nin ve geçici hükümetinin, bu anlamda ateşle oynadığı ve Türkiye’nin iç barışını tehlikeye attığı görülmektedir.
AKP, hem Türkiye’nin hem seçime hazırlanan geçici hükümetin iç barışa ihtiyaç duyduğunu unutmamakla mükelleftir.
AKP, geçici hükümetin bir icra hükümeti değil, bu ülkeyi seçime götürmek üzere oluşturulmuş bir hükümet olduğunu unutmayarak faşizan savaş çığlıkları atmaktan caymalıdır.
Zira bu ülkenin daha fazla kana, savaşa değil barışa, huzura ve kardeşliğe ihtiyacı var…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.