ESAD’DAN SONRA
Ruşen Çakır
02 Ağustos 2012 Perşembe 08:15
Beşşar Esad babası Hafız Esad'ın ölümünün ardından Suriye Devlet Başkanı seçilince Ortadoğu'nun bu kilit ülkesinin demokrasiye doğru evrilebileceği yolunda zayıf da olsa bir umut doğmuştu. Örneğin AKP hükümeti genç Esad'ın reform potansiyeline epey angaje olup Suriye'yi uluslararası topluluğa yeniden kazandırma gibi zorlu ve iddialı bir misyonu üstlenmişti. Ancak içerde ve dışarda ortaya çıkan reform beklentileriyle Baas rejiminin statükoyu koruma kaygıları arasında sıkışıp kalan Esad tercihini ikinciden, yani rejimin bekasından yana yaptı. Aslında bunda şaşıracak bir şey yoktu çünkü meşruiyetini doğrudan halktan değil de babasından alan bir yöneticiye demokratik bir rejimde pek bir iktidar alanı kalmayacağı açıktır. Diğer bir deyişle Beşşar Esad, Baas rejimiyle kendi kaderinin özdeş olduğunun farkına vardı ve reform hayallerini sonlandırıp iktidarını yine baskıyla, silahla, katliamla korumaya yöneldi.
Ama Esad ve Baas rejiminin ayakta kalması imkansız. Ortada dolanan senaryolardan hangisi geçerli olur bilmiyorum ama Suriye rejiminin günlerinin sayılı olduğuna inanıyorum. Rejimin sonu geldikçe Suriye halkının ödeyeceği bedelin de ağırlaşacağını söyleyebiliriz. İşin kötüsü bu bedel ödeme rejim değişikliğinden sonra da devam edecek. Hatta Suriye'yi Esad sonrasında daha kanlı ve korkunç bir dönemin beklediğini bile ileri sürebiliriz. Kuşkusuz bu olasılığa bakıp Baas rejiminin varlığını sürdürmesini istemek son derece yanlış olacaktır. Şunu söylemeye çalışıyorum: Suriye'nin özgür, demokratik bir ülke olması için Baas rejiminin gitmesi şart ancak tek başına Baas rejiminin gitmesiyle özgürlük ve demokrasinin geleceğine inanmak saflık olur.
Kritik sorular
Esad sonrası Suriye'nin geleceğinde şu sorular kritik öneme sahip:
1) Ülke tek parça halinde kalabilecek mi? Burada akla ilk olarak, yıllardır ülke yönetiminde baskın olan Nusayri azınlığın ve Kürtlerin durumu geliyor.
2) Ülke bölünmese bile Lübnan'daki gibi etnisite ve mezhebe dayalı bölgelerin ortaya çıkma ihtimali var mı?
3) Ülkede çoğunluğu oluşturan Sünniler iktidarı ele geçirdikten sonra bunu azınlıklarla paylaşmaya yanaşacaklar mı?
4) Sünniler yılların Baas diktatörlüğünden hesap sormaya gidecek mi? Bu hesap sorma durumunun sivilleri de kapsama ihtimali var mı?
5) Baas rejiminin yerini demokratik bir sistem mi alacak yoksa yeni tür otoriterveya totaliter bir rejim mi inşa edilecek?
6) Baas rejiminin laikliğinin yerini ne alacak? Birçok Arap ülkesinde olduğu gibi İslamcılar iktidarın ana unsuru mu olacak?
7) Bölünmeye yüz tutmuş Irak'taki Sünni Araplarla yeni Suriye yönetimi arasında nasıl bir ilişki ortaya çıkacak?
8) Bölgedeki en önemli müttefikini kaybedecek olan İran'ın buna cevabı ne olacak?
Soruları burada keselim ve tüm Suriyeliler için kansız, acısız bir geçiş süreci ve bunun ucunda çoğulcu demokratik bir sistem temenni edelim. Tabii bunun imkansıza yakın bir zorlukta olduğunuda akıldan çıkarmadan.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.