23 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Diyarbakır9°C
  • Ankara8°C
  • İzmir9°C
  • Berlin3°C

ERMENİSTAN NEŞTERİ

Ali Bayramoğlu

11 Ekim 2009 Pazar 20:52

Türkiye son dönemlerin en önemli imzalarından birini atacak bugün. Ermenistan'la imzalanacak protokol, daha sonra iki ülke meclislerinin onayıyla atılacak siyasi yakınlaşma adımları ve alınacak kararlar… Hedef şüphe yok ki, sınır kapılarının açılması, ikili diplomatik ilişkilerin kurulması, Karabağ sorununun çözümüne olumlu katkı yapacak bir havanın oluşması.

Ermenistan, sınır kapısının açılmasıyla kapalı dünyadan kurtulacak, Batı'ya pencere açacak, ekonomik olarak canlanacak. Buna karşılık Türkiye sırtındaki tarihsel bagajın hafiflemesi yolunda ilk hamleyi yapmış olacak.

Ama Türkiye açısından daha fazlası var…

Kafkasya'nın enerji konusundaki hayati önemi ortada… Önümüzdeki 30-40 yılın ana güç dengeleri şu andan çizilmekte olan enerji haritasında yatıyor. Açıktır ki, Türkiye için enerji meselesi son derece hayati, bu konuda izlenen aktif ve çok yönlü politika çeşitli gaz hattı anlaşmalarıyla sık sık gündeme geliyor.

Eneri haritasında etkili bir yer alabilmek, Kafkasya'da etkin güç olmayı gerektiriyor. Etkin güç olmanın yolu ise bugün stratejik esneklikten, sakin kuvvet olmaktan, barışçıl bir model oluşturmaktan ve demokratik istikrarı simgelemekten geçiyor. Bunun koşulları, bir bakıma "Davutoğlu koşulları"dır: Komşularla, barışçıl ve iyi ilişkiler, bölgesel sorunların çözümünde etkin rol oynamak, bölgenin büyük ve güçlü ülkesi rolünü demokratik prensiplerle yerine getirmek…

Türkiye'yi Ermenistan'la iyi ilişkilere iten, sınır kapılarını açma, diplomatik ilişki tesis etmeye yönelten ana faktörlerden birisi budur.

Ayrıca bu politikalar Türkiye'nin militarist ve içe kapalı görüntüsünü değiştirme işlevi de üstlenmekte, 1915 hadisesinin küçük de olsa bir "ters ışığı"nı ifade etmekte, belki de biraz bu nedenle üretilmektedir.

Bununla birlikte akış tek yanlı değildir. Türkiye bu adımları sadece dış koşullar ve konjonktür gerektirdiği için atmıyor. Demokratikleşme sadece bu koşulların gerektirdiğinden doğan bir dalga da değil. Türkiye bu tür dış adımları demokratikleşmeye yüz tuttuğu, bu yönde bir değişim geçirdiği için, toplumsal talepler ve hal bu istikamette olduğu için atabiliyor ve yeni bir role soyunabiliyor.

Ermenistan'la ilişkiler, Kafkasya politikası demektir, Kafkasya politikası uluslararası alanda yeni bir Türkiye varlığının önemli bir boyutu demektir. MHP'nin ve CHP'nin çaldığı cılız savaş tamtamları yanında Türkiye'nin Ermenistan politikası toplum tarafından genel bir kabul görüyorsa, bunda o toplumun izlediği yol da çok önemli bir rol oynuyor demektir.

Bu ülkede kimilerini çok kızdıran 1915 tartışmaları yapılmasaydı, ülke aydınları ve kanaat önderleri üzerinden toplum kendisi ve tarihiyle yüzleşme alıştırmasına davet edilmeseydi, Ankara'da memnuniyetsizlik yaratan "Özür Kampanya"sı olmasaydı, toplumsal enerji bu yönde birikmezdi. En önemlisi bu siyasal adımların atılmasını mümkün kılan bir toplumsal zemin oluşmazdı. Sadece bunlar değil, Türkiye son 7 yıldır demokratik reformlar gerçekleştirip, temel hak ve özgürlükler alanını genişletmeseydi, açık toplum olma yolunda ilerlemeseydi, bugün hükümetin izlediği "esnek siyaset" birçok engelle karşılaşırdı.

Hiç soruyor musunuz:

"Asker ne der" diye?..

Hayır…

Yol alıyorsunuz sadece… Onları da peşinize takarak…

Siyasi iradeyi pekiştiren iç dinamiklerdir bunlar…

Çatışmayla, sürtüşmeyle, gerginlik, ülkenin ortak belleğine, ortak ruh haline yol aldırırlar.

İç ve dış rüzgârlar aynı yönde esiyor ve toplumsal olan siyasalı kuşatarak, yönlendiriyor…

Memnun olalım…

Yeni Şafak

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.