ERGENEKON İLELEBET PAYİDAR MI KALSIN
Demiray Oral
15 Aralık 2012 Cumartesi 08:17
Madem en başa döndük ve “Ergenekon diye bir örgüt aslında hiç yoktur” noktasına geldik...
Madem yapılan vahim hak ihlalleri davanın özünü unutturdu...
Madem Ergenekon meselesinin özünü anlatmak isteyenlerin sesleri, “nadir gelişen bir Osasuna atağı” kıvamında cılızlaştı...
O zaman, memleket insanının nisyan ile malul olma bağımlısı hafızaları için bir hatırlatma yapmak şart oldu.
Temel soru, geldiğimiz noktada yine aynı maalesef: Ergenekon diye bir örgüt var mı, yok mu?
Ben (ve benim gibi düşünenler), Ergenekon’un darbe ortamı yaratmak için ortalığı kan gölüne çevirmek amacıyla kurulmuş bir örgüt olduğuna inanıyorum.
“Onlar” muhalefeti hapse tıkmak için AKP’nin ve Fethullahçıların Ergenekon diye bir örgüt uydurduğuna inanıyorlar.
Vaziyet madem böyle, ben ya AKP ile Fethullahçıların kumpasına geliyorum veya genelde inanıldığı gibi AKP’den, Fethullahçılardan, Soros’tan filan cukkalanıp, atı- yatı- katı olan bir hayat sürdüğüm için onların kumpaslarına göz yumuyorum.
Bu cukkalanma muhabbeti çıktığından beri evin her yerini aramama rağmen henüz altı sıfırlı banka hesaplarıma ait banka defterlerini bulabilmiş değilim.
Ama diyelim ki ben paraları elden aldım ve bahçeye gömdüm, onun için de “Ergenekon var” diye tutturuyorum.
Peki, “onlar”, “Ergenekon yoktur” derken neyin ve kimlerin avukatlığını yapıyorlar, dava sürecine geri dönüşler yaparak hatırlayalım.
Eski General Veli Küçük’ü savunuyorlar. Madem Ergenekon örgütü yok o zaman Veli Küçük de suçsuz di mi? Yok, öyle değilmiş, Veli Küçük, Susurluk diye bir örgüte dâhilmiş ve bütün fenalıklarını o zaman yapmış; sonra hiçbir şey yapmamış.
Eski Jandarma Komutanı Şener Eruygur’u savunuyorlar. Hani bizim gazetenin yayımladığı “lahika” adlı vahşi planı hazırlatan komutanı...
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in darbe planlarını ayrıntısıyla anlattığı günlüklerinin gerçek olmadığına inanıyorlar...
Gazeteci Mustafa Balbay’ın günlüklerinin de yalan olduğuna inanıyorlar...
Tıpkı darbe planlarını, krokileri, lahikaları yazdıkları gibi, istediği kişiye ait günlük de yazabiliyor bu AKP’liler ve Fethullahçılar, acayip yetenekliler yani...
Kimi Ergenekon sanığı subayların evlerinden çıkan cephaneler mi dediniz? Herhalde o cephanelikleri de subayların evine çaktırmadan aynı komplocu ekip yerleştirdi. Ya da o subaylar aslında Fethullahçı ama Ergenekoncuymuş rolü oynuyorlar ve bu uğurda dört beş senedir hapisteler...
Peki, Ergenekon’un kolu olan JİTEM’in infaz ettiği Kürtlerin atıldığı kuyuları gösteren tanık ifadeleri var, onlar ne olacak?
Herhalde o Kürtleri de AKP’lilerle Fethullahçılar infaz edip gömdü, tanıklık yapanlar da aslında AKP’liler...
“Onlar”, başka neyi savunuyorlar?
Şeriatçı eylem görüntüsüyle Danıştay’a saldıran Alparslan Arslan ile evinde bombalar bulunan Ergenekon tutuklusu eski asker Muzaffer Tekin arasında yapılan 70 küsur telefon görüşmesini savunuyorlar.
Bedrettin Dalan’ın SAT komandolarına komşu arazisinden çıkan cephanelikleri savunuyorlar...
Fakat bütün bunları zindanlarda unutulan tutukluları, kısıtlanan savunmaları, Şemdin Sakık gibi gizli tanıkları, milletvekili seçilmelerine rağmen hapisten çıkarılmayan isimleri, “sehven” yapılan vahim hak ihlallerini, özel mahkemeleri gerekçe yaparak savunuyorlar.
Bütün bunları savunuyorlar çünkü Ergenekon diye bir örgütün olduğunu aslında en iyi “onlar” biliyorlar. Ve Ergenekon’u eğer kurtarabilip, yeniden devleti yönetmesini sağlarlarsa “görevlerini” başarmış olacaklar.
Bu memleket bu davayla bir dönemi kapatma mücadelesi veriyor.
Neticeye göre Ergenekon diye bir örgüt ya hiç olmayacak, ya da Ergenekon ilelebet payidar kalacak.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.