EN SICAK 1 AY
Serpil Çevikcan
27 Ağustos 2014 Çarşamba 09:18
Çözüm sürecinde yol haritası netleşti.
Bu durum bize her şeyden önce şunu gösteriyor; Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlanana kadar tabiri caizse “askıda tutulan” süreçte yeni cumhurbaşkanı, yeni başbakan ve yeni hükümetle birlikte final dönemine girilmiş oluyor.
Zamanlamanın ortaya koyduğu bir başka gerçek ise 2015 Haziran seçimlerine kadar yeni bir askı sürecinin yaşanmayacağı ve final döneminin adımlarının 2015 Haziran genel seçimine kadar büyük ölçüde atılacağı.
Netleşti dediğim yol haritasının parametreleri belirlenmiş durumda.
Bu çerçevede eylül ayında yaşanacak gelişmeler kritik öneme sahip. Bu süreçte Abdullah Öcalan’ın 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle vereceği mesaj da çözüm sürecinin kat ettiği ve kat edeceği mesafe açısından önem taşıyacak.
Yansıyan bilgiler, süreçte ilk 21 ayda görülmemiş bir temas trafiğinin önümüzdeki bir aya damga vuracağını gösteriyor. Temas trafiğinin bir ayağında HDP, hükümet ve İmralı, diğer ayağında HDP, Kandil ve örgütün Avrupa kanadı yer alıyor.
Bugün Ak Parti kongresinden genel başkan olarak çıkacak olan müstakbel başbakan Ahmet Davutoğlu ile Dışişleri Bakanı sıfatıyla birçok görüşme yapan HDP heyeti, bugünlerde yeniden randevu talep edecek.
Son anda bir değişiklik olmazsa cuma günü, sürecin hükümetteki koordinatörü Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve İçişleri Bakanı Efkan Ala ile HDP heyetinin önemli bir görüşmesi daha olacak. Heyet, önümüzdeki hafta sonu İmralı’ya gitmek için tekrar başvuruda bulunacak. 30 Eylül’e kadar araya Kandil ve Avrupa kanadı da dahil edilerek bu trafik hiç olmadığı kadar sürecek.
Kandil, İmralı ile temas eden heyetin genişlemesini, sembolik değeri olan bazı özel şahsiyetlerin özellikle İmralı’ya gitmesini istiyor. Ayrıca görüşmeleri kayda alacak bir sekreteryanın oluşması Öcalan’ın ısrarlı talebi.
İmralı’nın ve Kandil’in çözüm sürecinin bundan sonraki aşamaları için bir İzleme Kurulu oluşturulması talebi ile sekreterya meselesi aslında bir ölçüde hükümetin yol haritasıyla örtüşüyor.
Bu döneme kadar MİT ağırlıklı giden süreçte, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’nın sisteme dahil olmasıyla hem İzleme Kurulu hem de görüşmelerin tutanak altına alındığı sekreterya işleri, devlet uhdesinde bir programa bağlanmış olacak.
Sürecin daha sağlıklı ilerleyebilmesi için oluşturulacak İzleme Kurulu ve uzman ekiplerin oluşturacağı komisyon, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’nca şekillendirilecek. Komisyonun yapacağı görüşmeler bu sekreterya tarafından kayıt altına alınacak.
Bütün bunlar olurken, hükümetin de örgütten acil olarak karşılamasını istediği koşullar söz konusu.
Bunun başında, PKK’nın ilk seferde beklentileri karşılamayan ve sürecin ruhuna da tam olarak uymayan geri çekilmeyi tamamlaması geliyor.
Hükümet, planını, Türkiye içerisindeki silahlı örgüt mensuplarının tamamen sınır dışına çekileceği takvime göre yapıyor.
Ancak sınır dışına bütünüyle çekilme PKK’nın silah bırakacağı anlamına gelmiyor.
Yansıyan haberler, Öcalan ve Kandil’in, Irak ve Suriye’de yaşanan gelişmeleri, IŞİD’le yürütülen savaşı gerekçe göstererek örgütün bu aşamada silah bırakamayacağını savunduğunu gösteriyor. Silah bırakmanın örgütün gündemine göre ancak buradaki gelişmeler çerçevesinde gündeme gelebileceği belirtiliyor.
Ancak geri çekilmeden sonra yapılacak olası yasal düzenlemeler sayesinde, başta IŞİD baskını sonrasında boşalan Mahmur Kampı’nda kalanlar olmak üzere, silahlı eylemlere katılmayan, Irak’ta örgütün halen sürdürdüğü savaşta yer almayan PKK’lıların Türkiye’ye dönmesi söz konusu olacak.
Yasal düzenlemelerin içerisinde örgüt üyeliğinin tanımının daha köşeli hale getirilmesi, Avrupa’daki grupların Türkiye’ye dönüşü için yasal zemin hazırlanması başta geliyor.
Sohbet ettiğim bir hükümet üyesi, ana çerçeveyi geri çekilme sürecinin başlaması, Mahmur Kampı öncelikli olmak üzere dışarıdakilerin Türkiye içine alınmaları, silahtan tamamen arındırma, bu süreçte yasal düzenlemelerin tamamlanması olarak çiziyor.
Ankara’daki hesaplar bu yönde.
Zor meselelerde evdeki hesap çarşıya her zaman uymaz. Provokasyonlara sonuna kadar açık, kurulmak istenen güven ilişkisinin karşılığını tam olarak vermeyen bir örgüt yapısının hakim olduğu bu süreçte riskler hâlâ büyük. Ancak son dönemde bölgede yaşanan tedirgin edici gelişmelerin hiçbiri çözüm kararlılığını akamete uğratmamış görünüyor.
İşin sırrı zaten burada.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.