ELENSE ÇEKMEK VE BEKLENTİYİ ÖLDÜRMEK
Ayhan Bilgen
08 Haziran 2014 Pazar 09:08
Kürt sorununun çözüm arayışında gelinen nokta şimdilik güreş öncesi elense çekme düzeyinde seyretse de beklentiyi adım adım öldürüyor.
Toplumsal beklentinin zamana yayılarak çürümeye terk edilmesi en ağır tarihi sorumluluktur. Olgunlaşmış ortak akıl ve vicdanın basıncını siyasal hesaplarla heder etmeye kimsenin hakkı olamaz. Türkiye kısmi de olsa bir anayasa ayıklamasını başkanlık beklentisi ve ısrarı ile boşa harcadı. Bu fırsatı iyi değerlendirememiş olmanın bedelini cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra göreceğiz.
Ucube bir siyasal sistemin sadece kişisel dostluk ilişkisi ile uzun süre taşınması mümkün değildir. Erdoğan cumhurbaşkanlığına çıksa ve partiyi de canı kime istiyorsa ona bıraksa bile krizin yönetilmesi kolay olmayacaktır.
Çatışmasızlık döneminin birkaç önemli kazanımı önümüzdeki dönem siyasetine damgasını vuracaktır. Bunlardan biri MHP içinde kaçınılmaz olarak gelişecek olan siyasal liberal yada evrensel değerlere yakın siyasal eğilimlerdir.
Çatışmacı milliyetçiliği aşabildiği ölçüde farklı kitlelere açılma imkanı bulabilecek olan bir cumhurbaşkanı adayı MHP’nin yeni dönem vizyonunu da şekillendirecektir. Benzer bir durum CHP için de geçerlidir. Eski devlet paradigmasını olduğu gibi tekrarlayan bir CHP’nin içine gireceği tıkanmayı görenler daha demokrat söylemlere yönelme ihtiyacı içinde hareket edecektir.
Hükümetin ağzına bakan muhafazakar medya ve sivil toplum örgütleri açısından da Kürt sorunun çözümü beklentisi oldukça yükselmiştir. Çözüm yöntemi tartışılır olmakla birlikte çözümsüzlüğün yönetilemez hale geldiği açıktır.
Bu tabloda cesur adımlar atmak yerine ipe un seren hesaplarla hareket etmek Erdoğan için bir iç kanamaya dönüşebilecek hayatiyettedir.
Çocukların PKK tarafından kaçırıldığı iddiası üzerinden yürütülen kampanya, masayı dağıtma ile ciddi risk almadan zaman kazanma arasında sıkışan psikolojiyi yansıtmaktadır.
Bir yandan savaşı göze alamayan diğer yandan barışın gereğini yapamayan bir siyasal iktidarın yapabileceği ne varsa onların hepsini deneyecek bir aktör var karşımızda.
Kürt sorunun çözüm konseptinde devlet içinde bir uzlaşma olmadan adım atılamayacağı hepimizin malumudur. Özellikle dış politika ve güvenlik konusunda siyasi iktidarların kendi keyfi tercihleri ile hareket etmesi beklenemez. Bugün, çözüm konusunda söylemi aşan bir fiil doğmuyorsa bundan öncelikle siyasal irade sorumludur.
Tabi cümleyi tersine kurmak da mümkün. Eğer çok stratejik nedenlerle çözüm ve diyalog masasından kolayca kalkılamıyorsa, başbakanlık yada cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacak kişiler değişse de temel tutum değişmeyecektir. Elbette her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır ama artık yoğurt hepimizin eline yüzüne bulaşmış durumda.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber